Mesajı Okuyun
Old 18-11-2006, 00:14   #4
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Sayın Yücel Kocabaş,

Olayda; zarar görenin murisi adına kayıtlı arazi, devletin idari bir tasarrufu ile (kadastro çalışmasıyla) hazine adına kayıt edilmiştir. Oysa alıntıladığınız kararlar; devletin tapu sicilinin tutulmasıyla ilgili kusursuz sorumluluğuna ve kadastro çalışmasının, tapu sicilinin tutulması kapsamına girip-giremeyeceğine ilişkin kararlardır.

Ancak olayda tapu sicilinin tutulması olarak değerlendirilmese bile (bence öyle de değerlendirilebilir esasında) devletin idari tasarrufundan kaynaklı bir haksız fiili ve bundan doğan zarar vardır. Bu haliyle de haksız fiilden kaynaklı kusur sorumluluğu vardır. Aksi hem mülkiyet hakkına ve hem de hukuk devleti ilkesine terstir.

Ancak zor olmakla birlikte; bir de kadastro tutanaklarına 1 aylık itiraz süresinde itiraz edilmemesi ve itiraz süresinin kaçırılması halinde ilanın kesinleşmesinden itibaren işlemeye başlayacak 1 ve 10 yıllık süreler konusunda; mağdur olan kişinin yurtdışında yaşamış olması, kadastrodan, ilanlardan hiçbir şekilde haberinin olmaması, hakkının fahiş surette haleldar olması vs. etkenler ilanen tebligatı geçersiz bırakabilir mi, bu konuda bir şeyler yaparak kadastroya itiraz davası açma imkanı hasıl olabilir mi? Bildiğim kadarıyla tapu reformunu gerçekleştirmek amacıyla, 1 ve 10 yıllık sürelerin uygulanmasında devlet çok kati davranmış ve haksızlıklar oluşsa bile yine de istikrar sağlanması düşüncesine öncelik tanımış idi. Bir de fahiş orandaki hakkaniyete aykırı durumlar nedeniyle, sanırım 1983 yılında hak düşürücü süreler bakımından bir af yasası çıkarılıp, bir defaya mahsus tekrar dava açma imkanı (şartlarını hatırlamıyorum) verilmişti. Araştırılmasında fayda vardır.

Daha olmadı (zaten devlet adına kayıtlı ama idare, dava yoluyla bedeli ödemek zorunda kalacağından) devlete burayı kamulaştırması teklif edilebilir mi? Veya kamulaştırmasız el atma düşünülebilir mi?

Saygılarımla.