Mesajı Okuyun
Old 26-10-2007, 18:22   #3
Gülümse

 
Varsayılan

Burada durup biraz valizler hakkında konuşmak isterim. Nedense alışveriş mağazalarına gittiğimizde en kalitelisinden en kalitesizine kadar tüm valizlerin dış görünüşleri aynı.. Sanırsınız ki hepimiz bir araya gelip aynı mağazalardan aynı indirimlerden almış gibi valiz seçmişiz. O yüzden dönüp duran valiz kalabalığı içinde yoklayıp yoklayıp bırakılan aynı valizler bantların üstünde döner dururlar. Tabi birbirinden ayrılması yanlışlıkla başkasının sizin valizinizi almasını engellemek adına renkli kurdele, büyük çıkartmalar yöntemi de iyi bir ayıraç. Biz ise gerçekten sık seyehat eden bir aile olduğumuz için iki sene önce oradan oraya atılması yüzünden yıpranan valizleri değiştirirken değişik valiz alma yoluna gittim. Sonunda yeşilli kırmızılı alaca bulacalı garip renkleri olan valiz çeşitleri seçtim. Böylece ailece bir yere gittiğimizde valizlerimizi seçmekte bir zorluk çekmiyoruz. Nerede renkli değişik valiz varsa bilin ki bizim ki.. Fransızlar ise çocuklarının valizlerin üzerine büyük çıkartmalar yapıştararak bunu halletmişler..

Beni bekleyen elinde nasıl olduysa ismimi doğru yazmış ama soyadımı kafadan atmış limuzin şirketinin bekleyeni ile buluştum. 20 yaşında Davn senromu olan bir kızı olduğu ve kızının burada ki olanaklardan faydalanması için ny de yaşayan ama green kart bile alamamış bir malatyalıydı.. Burada gerçekten hesaplı Türklerin çalıştıkları kampaniler var.. Eğer yolunun NY ye düşürse seve seve sizinle bu bilgilerimi paylaşabilirim. Oradan da otelime gittiğimde artık hava kararmıştı. Bana yolda katılmış olan oğlum ile otelle vardığımda alkolden düşmek üzere olan bir Türk rezervasyon müdürü ile karşılaştım.

Uçakda asla yemek yemem. Daha doğrusu mümkün olduğunca yemek yemekten kaçınırım. Her seferinde bana keşke daha önceden söyleseydiniz size ona göre yemek hazırlardık demelerine karşılık da hep cevabım aynıdır. Haklısınız ama son dakikada yolculuk kararı aldım. Yağsız tuzsuz ve etsiz yemeği kim durup duruken bulundurur ki.. O yüzden karnım bayağı aç.. Oğlum ile italyan lokantasına gidiyoruz. Burada lokantaya gitmek hem kabus hem de çok zevkli.. Kabus kısmı insanların devamlı yüksek sesle konuşması. O yüzden müzik falan yok. Buranın italyan lokansı olması ika kat daha gürültülü olmasını sağlıyor. Birde ilginç bir geceyi seçmişiz sanırım. 20 masadan 8 inin doğum günü.. Garsonlar da italyan hepsi operadan kaçıp sanki burada çalışıyorlarmış gibi haykıra haykıra doğum günü şarkısı söylüyorlar. Bense önüme konulmuş koca susamla kaplanmış olan tuna balığıma bakıyorum. Ne kadar aç olursam olayım şu amerikaliların yemek porsiyonlarını asla bitiremiyecegim galiba