Mesajı Okuyun
Old 08-06-2007, 15:21   #4
gülten efe

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım, yargılama bitti ama hakim gerekçeli kararı yazmadı henüz. Ama işime yarayan bir Yargıtay kararını gönderiyorum,sizin de işinize yarar umarım.Başarılar.. T.C.
YARGITAY
HUKUK DAİRESİ 14

Esas No. 2006/284
Karar No. 2006/1790
Tarihi 21.02.2006

4721-TÜRK MEDENİ KANUNU (MK)/718/724



TEMLİKEN TESCİL

ÖZET
DAVA KONUSU BİNANIN DAVALININ RIZASI İLE DAVACI EVLENDİĞİNDE OTURMASI İÇİN BİRLİKTE YAPILMIŞ OLMASI, DAVACININ EVİN YAPIMINDA MASRAF VE EMEK HARCAMIŞ OLMASI, BİNANIN ARSASININ MÜLKİYETİNİN DE DEVREDİLDİĞİ SONUCUNU DOĞURMAZ. DAVACI ANCAK İNŞAATIN YAPIMINDA KATKIDA BULUNDUĞUNU İDDİA ETTİĞİ MALZEME BEDELİNİ İSTEYEBİLİR

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 09.05.2003 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 07.09.2005 günlü hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
Davacı, davalı babasına ait 547 parselde onun rızası ve onayı ile iyi niyetli olarak ve ileride mülkiyeti kendisine verileceği inancı ile bina yaptığını, babasının şimdi evden çıkartmak istediğini, MK. 724 vd. maddesi gereğince evin bulunduğu arsanın tapusunun iptali ile adına tescilini istemiştir.
Davalı ise inşaata davacı askerde iken başladığını ve zemin katı tamamladığını, daha sonra askerden dönen davacının kendisine yardım amacı ile inşaat ile ilgilenip yardım ettiğini, tüm masrafların kendisi tarafından yapıldığını ve oğlu davacı evlenince oturmasına izin verdiğini, ne evi ne de arsasını davacıya bağışlamadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkeme, yörede geleneksel olarak evlilik çağına gelen çocuklar için ev yaptırıldığını, davalının da davacı oğlunun evlilik öncesi ev yapmasına yardımcı olduğunu, inşaatın yapımına rıza gösterdiğini bu nedenle davacının inşaata başladığını ve iyi niyetli olduğunu, binanın değerinin de arsa değerinden fazla olduğunu belirterek davanın kabulüne karar vermiştir.
Hükmü davalı vekili temyize getirmiştir.
Dava, Medeni Kanun'un 724. maddesi uyarınca açılan temliken tescil isteğine ilişkindir.
Medeni Kanun'un 718/2. maddesine göre, arazi üzerindeki mülkiyetin kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer. Medeni Kanun'un 724. maddesinde bu kuralın istisnalarından birisi düzenlenmiş olup, zemin ile üzerindeki yapı arasındaki bağlantı kesilmiş ve aşağıdaki koşulların oluşmas; halinde ise, yapı sahibine üzerinde bulunduğu taşınmaza malik olabilme olanağı tanınmıştır. Bunun için bu yapıyı kendi malzemesi ile yapan kişinin, inşaatın başlangıcından bitimine kadar iyi niyetli olması, diğer bir anlatımla zeminin kendisine ait olduğu, ya da 05.07.1944 tarihli 12/26 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtildiği gibi mülkiyetin ileride kendisine geçirileceği inancıyla hareket etmesi gereklidir, ( sübjektif koşul ) Somut olayda toplanan tüm deliller değerlendirildiğinde, dava konusu binanın davacı oğul ve davalı baba tarafından birlikte yapıldığı anlaşılmaktadır.
Ancak, davacı binanın arsasının mülkiyetinin davalı tarafından kendisine verildiğine ya da verileceğine dair delil ibraz edememiştir. Dava konusu binanın, davalının rızası ile davacı evlendiğinde oturması için birlikte yapılmış olması, davacının evin yapımında masraf ve emek harcamış olması, binanın arsasının mülkiyetinin de devredildiği sonucunu doğurmaz. Çaplı taşınmazda mülkiyetin ne şekilde devredileceği kanun tarafından belirlenmiştir. Bu nedenle davacı ancak inşaatın yapımında katkıda bulunduğunu iddia ettiği malzeme bedelini isteyebilir, mülkiyetin devrini isteyemez.
Diğer taraftan yapının bulunduğu arazi parçası davalıya ait taşınmazın bir kısmını kapsıyor ise, tescile konu olacak yer, inşaat alanı ile zorunlu kullanım alanını kapsar. Mahkemece iptal ve tescile karar verebilmek için de bu kısmın ana taşınmazdan ifrazının mümkün olması gereklidir. Dava konusu binanın bulunduğu ve bilirkişi tarafından zorunlu kullanım alanı ile birlikte belirlenen 385 m2 yerin 547 parselden ifrazının mümkün olmadığı, Mersin Büyükşehir Belediyesi İmar Daire Başkanlığınca bildirilmiş olduğundan ifrazen tescile karar verilmesi de doğru değildir. Mahkemece bütün bu yönler gözetilerek davanın reddi yerine dosyada toplanan deliller hatalı değerlendirilerek istemin hüküm altına alınması doğru olmadığından karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına ( BOZULMASINA ), peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine, 21.02.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi.