Mesajı Okuyun
Old 21-01-2008, 12:00   #9
juris-tr

 
Varsayılan

Amerika Birleşik Devletleri'nde hukuk fakültesi öğrencilerine psikoloji dersi de verilmektedir. "NLP", "kişisel gelişim" gibi kavramlar Türk hukuk fakültelerindeki çoğu akademisyen için gereksiz kavramlardır. Bir akademisyenden duyuduğum sözü aynen aktarmak isterim: "Bu laflar (!), insanları dolduruşa getirmekten (!) başka bir işe yaramaz"

Hukuk fakültelerimiz sadece kanunları öğretmektedir. Hukuk muhakemesi, hukukla bağlantılı diğer sosyal bilimler laf olsun, ders programı dolu gözüksün diye konulmaktadır. Ne bu dersin hocaları, ne de öğrenciler bu derslerden memnunlardır.

Üniversitelerin geleceğin aydınlarını, hukukçularını yetiştirdiğinin hiç farkında varmadık. Fakülteler öğrencilerin kişisel gelişimini hiçbir zaman ciddiye almadılar. Belki hocalarımız kendi kişisel gelişimlerinin bile farkında değillerdi. Öğrencilere bir şey vermek isteyen, fakülteleri bilim yuvası haline getirmek isteyen, iş yapmayı dileyen nice yabancı ve Türk hocalar üniversitelerden kaçırılmıştır.

Dekanın odasına girmeyi bir maharet sayan öğrencilere mi, onlara bunu hissettiren dekanlara mı kızmak gerekir? Kaç dekan, öğrencileriyle toplantı yapmıştır? Hangi dekan, fakültesi bünyesinde farklı dersler, seminerler düzenleyerek öğrencilerinin kültür, siyaset, kişisel gelişim gibi alanlarda bilgi edinmesini sağlamıştır? İtiraf etmek gerekir ki, bu projeler ortaya atıldığında bıyık altından gülen dekanlar bulunmaktadır.

Türkiye'de dekan ve rektörlerin çoğunun liderlik vasfı bulunmamaktadır. Bu bir gerçektir. Kimse yadsıyamaz. Ancak hocalarımız bilene de sormazlar. Ya da yurtdışında bu faaliyetlerin nasıl yürütüldüğünü merak ederek araştırma yapmazlarlar. Herhangi bir öneriyi de kendi iktidarlarını sarsacak tehlikeli girişim olarak algılarlar. Belki birkaç istisna vardır. Ama Zeus Tapınağı'ndan bakıp aşağıdaki yangını görmeyen, görünce umursamayan, umursasa bile bir kova suyu yangının üzerine boşaltıp etrafı harabeye çeviren dekanların iktidarından ne hayır beklenebilir?

Konudan saptığımı düşünebilirsiniz. Basit (!) bir başarı mesajı için çok mu ağır oldu dersiniz? Ama bu, bir bütün değil mi? Yaklaşım farkının, kültür farkının, akademik gelişimin basit bir yansımasıdır bu mektup.