Mesajı Okuyun
Old 08-01-2010, 10:44   #47
Derya DEMİR

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Muzaffer ERDOĞAN
Olaya sanırım tek yanlı bakılıyor. Herkes kendi yanından.

Ben de staj yaptım. Staj yaptığım avukatın yanına çok az gittim. Sadece imzalarını aldım. Başka bir avukatın yanında ücretli olarak çalıştım. Staj yaptığım bürodan bir şey öğrenmedim. Çalıştığım büro da sadece icra işleri ile ilgilenirdi ve ben çalışmaya başlayana kadar hiç itirazın iptali davası açmamış veya bu konuda duruşmaya girmemiş bir avukattı. Onun adına icra hakimliklerinde duruşmalara ben girdim. Bir defasında hakim avukatın adını vererek nihayet sizxinle tanışmak şerefine nail olduk dedi, ben de ben onun stajyeriyim dedim.

Bana teorik olarak hiç bir şey vermedi. Ama pratiği öğrendim. Koridor avukatlığının nasıl yapılacağını öğrendim. Kavga etmeyi, hakkımı korumayı öğrendim. Bana ortaklık teklif etti kabul etmedim. Hiç bir kırgınlığım yok ve hiç bir müvekkilnin işini de almadım. Adliye koridorunun tozunu solumadan iyi bir uygulayıcı avukat olamazsınız.

Stajyerlerimde oldu. Yaklaşık 10 civarında hakim savcı, bir o kadar da avukat. Son ikisi hariç hepsine para verdim. Uygun miktar olup olmadığı tartışılabilir. Benim işim de iyi değildi. Bir tanesi (Yasemin) benden para almak istemediği için büroya gelip gitmek koşulu ile istifa etti.

Stajyerlerime hep meslektaşım diye hitap ettim. Öyle davrandım. Geldiklerinde önlerine birer dosya atıp yaz bakalım dedim. Ben yazmıştım ama onun nasıl yazacağını görmek istedim.

Dava açmayı bilmek bir avukatın ilk öğrenmesi gereken şeylerdendir. Stajyer sadece büroda oturup dosya inceleyecek ise iyi bir avukat olamaz. Evet. Kalemle kavga etmesini de bilecek, davanın nereden havale edilip nasıl açılacağını da bilecek.

Bu günlerde sık karşılaşıyorum. Avukat gidip icra memuruna bu işlemi nasıl yapacağını soruyor. İyi de hukuk kurallarını, yasaları yönetmelikleri bilmek zorunda olan sensin. Neden bilmiyorsun? Bu nedenle stajyerlerin pratik işlerde (adliyede) çalışması zorunludur. Eğer danışman avukat olarak işleri hazır değil ise koridor avukatı olacak ise bunları öğrenmek zorundadır.

Sayın Demirel'in belittiği gibi stajyer yanında staj yapacağı avukatı kendi seçer. Ben hiç bir baronun buna engel olduğunu varsaymıyorum. Doğal ki diğer baroların işleyişini bilmiyorum Ankara barosu bu konuda ciddi bir sınav uyguluyor. Avukatın da sorumluluğundan söz ediyorlardı. Konuşma. Uygulamada nasıl bilmiyorum.

Burada gözönünde tutulması gereken diğer bir konu avukatın stajyerine nasıl baktığıdır.

Yanında staj yaptığınız avukat size bir rakip gözü ile bakıyorsa size bilgilerini aktarmaz. Bu doğaldır. Çünkü yanında staj yaptığınız avukat mesleği sadece kazanç kapısı olarak görmektedir. Bir eğitmen gözü ile bakıyorsa davranışları farklı olacaktır. Burada yakınan arkadaşlara bir soru sormak gerekir. Neden yakındığınız avukatı seçtiniz?

Sonuç olarak:
Bütün kusur avukatlarda mı?
Nazımın bir şiiri vardı, tam anımsayamadım;
Şöyle anımsıyorum:

Şarabımı vermek için üzüm gibi eziliyorsam
bütün kusur gbende mi

Saygılar




Şiir belki de bir çok duruma uygun bir şiir olduğundan bir kısmını daha altta yazdım.

Çok uzun tartışmalara konu olacak bir konu aslında! Problemin kaynağına bakılmalı.
Üniversiteyi bitiren bir çok insan para kazanma kaygısıyla bakıyor hayata - çoğunlukla da- bakmak zorunda kalıyor. Dolayısıyla, zaten üniversiteyi zar zor,bir sürü sıkıntılarla bitiren birine, tutup da "1 yıl daha sıkıntı çek işte o kadar yıl dayandın" demek gerçekten büyük bir acımasızlıktır. Birincisi artık öğrenci değilsindir,
ikincisi artık öğrenci ortamında değilsindir.
Üçüncüsü, stajyer de olsan avukatsındır ve giyim kuşamından tut da nerede yemek yediğine kadar göze batarsın! ( Çok ince ince laf işittiğim oldu mesela benim)

Gördüğün muamele gerçekten de kötüdür.

Ben staj konusunda şanslıydım, stajımı yanında yaptığım avukatlar inanılmaz paylaşımcı insanlardı. Dilekçelerle boğuştum stajım boyunca ama yazın sıcağında burnumun sıcaktan sürekli kanayacağını bildiğim halde de oradan oraya koşturdum Hep çok sevdim bu mesleği, kışın soğuktan üşüdüğüm, yağmur altında sırılsıklam olduğum halde sözü geçen "ayak işini" yaptığımda da, güzel bir dava dilekçesi yazdığımda da.
Ama bu şikayet etmeme engel değildi sistemden.
Sudan çıkmış balıktan ne farkımız vardı. Desteğe ihtiyacımız vardı hem de öyle böyle değil maddi anlamda artık ailemize yük olmayacağımız bir desteğe ihtiyacımız vardı. Oysa tek başımızaydık
Kimseden destek yoktu. Belki iyi bir staj dönemi geçiriyorduk avukatımız çok iyiydi bir sürü şey öğreniyorduk ama ya hayatın diğer yüzü. Paraya ihtiyacımız vardı artık ve ailemiz gerçekten de bize yetmeyebiliyordu. Bu durumda meslekten soğuyan, çok başarılı bir avukat olacağına inandığım ancak başka arayışlara girmek zorunda kalan bir çok arkadaşım oldu.

Etrafımıza baktığımızda bizimle aynı sorunu yaşayan arkadaşımız dahil bizden daha önce o sorunları yaşamış olan herkes susuyordu. Bu sorunu çözmek için kimse hiçbir şey yapmıyordu.

İşte yukarıda dizesini paylaştığınız şiir de tam onu anlatmaya çalışıyor.

"Bu Dünyada, Bu Zulüm
senin Sayende.
ve Açsak, Yorgunsak, Alkan İçindeysek Eğer
ve Hâlâ Şarabımızı Vermek İçin Üzüm Gibi Eziliyorsak
kabahat Senin,
— Demeğe De Dilim Varmıyor Ama —
kabahatın Çoğu Senin, Canım Kardeşim!"


Hakim ve savcılık sınavlarına katılım gün geçtikçe artıyor. "Neden?" sorusunun cevabının altında inanın ki ekonomik kaygılar yatıyor. Ekonomik nedenlerle, ayın belli bir günü belli ve doyurucu bir maaş hesabına yatsın diye hakim savcı olmak isteyen kişilerden iyi yargıç ya da savcı olur mu bilemem? Ama bildiğim şu ki; birilerinin şikayet ettiği şeyleri değiştirmek için artık harekete geçmesi lazım. Stajyerler ve genç avukatlar başladı diye duydum umarım gerisi gelir.