Mesajı Okuyun
Old 23-12-2009, 19:03   #9
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
4.Hukuk Dairesi

Esas: 2002/2607
Karar: 2002/3489
Karar Tarihi: 25.03.2002

MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT DAVASI - TRAFİK KAZASINDAN DOĞAN TAZMİNAT TALEBİ - CEZA DAVASINDA SANIĞIN BERAAT ETMİŞ OLMASI - CEZA DAVASINDAKİ KUSUR ORANI İNCELEMESİNİN HUKUK HAKİMİNİ BAĞLAMAMASI

ÖZET: Ceza Mahkemesi kararı, kusurun takdiri ve oranının belirlenmesi açısından hukuk hakimini bağlamaz. Gerek trafik kaza tutanağı, gerekse hazırlıkta olay yeri görülerek düzenlenen raporda, davalının kendi hızını, yolun durumuna göre ayarlamasının kazada etkili olduğu belirlenmiştir. Adli Tıp raporunda ise yol durumu, davalının aracının 14 metrekarelik fren izi karşısında mevcut hızı olayın oluş şekli irdelenmeden salt davalının beyanı esas alınarak kusur belirlenmiştir.

(818 S. K. m. 41, 47, 49) (2918 S. K. m. 52)

Dava: Davacılar Veli D. ve arkadaşları vekili Avukat Cemalettin Şık tarafından, davalılar EGO İşl. Genel Müdürlüğü ve İsmail D. aleyhine 18.7.1988 gününde verilen dilekçe ile trafik kazasından doğan maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 20.11.1989 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

Karar: Dava, trafik kazasından doğan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davalıların olayda kusursuz oldukları belirtilerek dava reddedilmiştir.

Davalıların sürücü ve işleteni oldukları belediye otobüsü, şehir içinde seyrettiği sırada, karşı yönden gelen ve plakası tespit edilemeyen bir aracın izlemesi gereken şeritten çıkması üzerine, davalı sürücünün 14 metre fren yaptıktan sonra direksiyonu sağa kırdığı ve yoldan çıkarak bankete savrulduğu ve banket üzerindeki yayaya çarparak ölümüne neden olduğu dosyadaki bilgilerden anlaşılmaktadır.

Olayla ilgili düzenlenen 11.4.1988 tarihli kaza tutanağında davalı sürücü İsmail D.'in "olay yerinin özelliğini gözetmeden meskûn mahal ve hafif virajlı bir kesim oluşunu dikkate almadan taşıtını ani tehlikelere karşı her an duruşa geçirebilecek şekilde seyretmesi gerekirken aksine hareketle, karşıdan gelen bir araçtan sağa doğru kaçmak istediği esnada sağ bankette duran yayaya 14 metre fren yaptıktan sonra çarpması olayında 2918 sayılı Trafik Yasası'nın 52/b maddesini ihlal ettiği" belirtilmiştir. Yine hazırlık aşamasında düzenlenen 12.4.1988 tarihli bilirkişi raporunda <davalı sürücü İsmail Deniz'in kendi seyir hızını yolun geometrik yapısına göre ayarlamamasının kazayı hazırlayan birinci faktör olduğu ve Trafik Yasası'nın 52/b maddesini ihlal suretiyle 8/8 kusurlu olduğu> tespit edilmiştir. Ceza yargılaması sırasında olay yerinde keşif uygulanmamış dosya üzerinden Adli Tıp Raporu aldırılmıştır. 23.9.1988 günlü Adli Tıp raporunda <İsmail D.'in karşı yönden gelen araç nedeniyle sağa kaçtığından bu aracın İsmail D.'in aracını ne kadar sıkıştırdığı hakkında bir veri olmadığına göre, durum sanık lehine mütalaa edilerek kusursuz olduğu kanaatine varıldığı> açıklanmıştır. Bu son rapor esas alınarak davalı, ceza mahkemesinde beraat etmiş, karar temyiz edilmeden kesinleşmiştir.

Eldeki davada ise; davacı tarafın olay yerinde keşif yapılarak yeniden kusur araştırılması yapılması talebi hakkında bir işlem ve kusur yönünden bir araştırma yapılmadan ceza dosyasındaki Adli Tıp raporu esas alınarak dava reddedilmiştir.

Ceza Mahkemesi kararı, kusurun takdiri ve oranının belirlenmesi açısından hukuk hakimini bağlamaz. Gerek trafik kaza tutanağı, gerekse hazırlıkta olay yeri görülerek düzenlenen raporda, davalının <kendi hızını, yolun durumuna göre ayarlamasının kazada etkili olduğu> belirlenmiştir. Adli Tıp raporunda ise yol durumu, davalının aracının 14 metrekarelik fren izi karşısında mevcut hızı olayın oluş şekli irdelenmeden salt davalının beyanı esas alınarak kusur belirlenmiştir. Mahkemece dosyadaki bu çelişkili raporlar karşısında yerinde gerekli inceleme ve keşif yapılarak tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi ve uzman bilirkişilerden alınacak rapora göre bir karar vermek gerekirken eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna göre karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 25.3.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.(¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları