Mesajı Okuyun
Old 01-10-2006, 23:06   #1
Burhan Sezer

 
Varsayılan Vergi yargısında dava açma sürelerinde karmaşa

Vergi yargısında dava açma sürelerinde karmaşa

HUKUKA GÖRE / Dr. A. Bumin Doğrusöz
Adli tatil bitti ve yeni adli yıl başladı. Yargının, yargı mensuplarının, avukatların sorunları aynen devam ediyor. Davalarının daha kısa sürede sonuçlanmasına, dosyaların daha iyi tetkik olunmasına, kararların daha adil olmasını sağlamaya yönelik fazlaca bir gelişme yok. İşin mevzuat yönü daha da kötü. Mevzuatta köklü değişiklikler var, uygulamacıların uyumu tam değil. Kimsenin yeni mevzuat kümelerini izleyebilecek durumu yok. Son birkaç yılda, Medeni Kanun değişmiş, İş Kanunu değişmiş, Ceza Kanunu değişmiş, ceza usul hukuku değişmiş. Bu yıl Ticaret Kanunu'nun, Borçlar Kanunu'nun, Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun değişmesi bekleniyor. Zaten idari düzenlemeler itibariyle izlenemez durumda olan vergi mevzuatı, bu defa temel kanunları itibariyle değişmeye başladı.
Torba kanunları izlemek başlıbaşına bir sorun. Yasama organının gündeminde 3 maddelik bir kanun var. Diğer kanunlardaki ceza hükümleri ile Ceza Kanunu arasında uyum kurmaya yönelik bu kanunun 1. maddesi ile yüzlerce kanun değişiyor. Değişenlerin bir kısmı, Vergi Kanunu.
Adalet Bakanlığı'nca, Avrupa Birliği uyum süreci içerisinde 9. Uyum Paketi hazırlanıyor. Bu paketle değişecek kanunlardan birisi de, İdari Yargılama Usulü Kanunu.
İdari Yargılama Usulü Kanunu değişiklikleri oluşturulurken, belki bir uyum konusu yapılır diye, vergi yargısında dava açma sürelerindeki karmaşayı gözler önüne serelim istedik.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nda, vergi mahkemelerinde dava açma süresi otuz gün olarak belirlenmiştir. Dolayısıyla genel süre, otuz gündür. ikmalen, re'sen veya idarece yapılacak tarhiyatlarla, idarece düzeltme yoluyla re'sen yapılan tarhiyatlara, ihtirazi kayıtla yapılan beyanlara veya tahakkuklara yahut kesilen cezalara karşı açılacak davalarda bu süre uygulanır.
2577 sayılı kanun, vergi mahkemelerinde açılacak davalarda süreyi belirlerken özek kanunlarda yer alan düzenlemeleri saklı tutmuştur. Nitekim pek çok kanunda konumuzu ilgilendiren sürelere rastlamak mümkündür.
6183 sayılı kanunda ödeme emrine karşı açılacak davalar, 7 günlük süreye tabi tutulmuştur. Bu süre ile ilgili eleştirilerimizi geçenlerde yazmıştık.
Yine 6183 sayılı kanunda, haklarında ihtiyati haciz uygulanan kişilerin ihtiyati hacze, haklarında ihtiyati tahakkuk uygulanan kişilerin ihtiyati tahakkuka karşı açacakları davalarda 7 günlük süreye tabidir.
Vergi borcundan dolayı haklarında yurtdışı çıkma işlemi uygulanan kişilerin dava açma süreleri ise 60 gündür. Çünkü bu davalarda görevli mahkeme, idare mahkemesidir. (Ancak bazen idare mahkemelerinin kendilerini görevsiz görerek dosyayı vergi mahkemelerine gönderdikleri de görülmektedir. Bu gibi durumlarda vergi mahkemeleri davanın kendileri ile ilgili 30 günlük sürede açılıp açılmadığına bakmaktadır. Bu nedenle bu davaların 30 gün içerisinde açılması, hak kaybolmaması için en garantili yoldur.)
Emlâk vergisi ile ilgili olarak takdir komisyonlarınca belirlenen arsa ve arazi değerlerine karşı ilgili kurum ve kuruluşlarla mahalle ve köy muhtarlıklarına dava açma hakkı tanınmıştır. Takdir Komisyonu kararlarına karşı açılacak iptal davalarında dava açma süresi 15 gündür. (Vergi Usul Kanunu -VUK.- mük. md. 49).
Aleyhlerine tarhiyat yapılanların uzlaşma yoluna gitmeleri ve uzlaşmanın vaki olmaması halinde, uzlaşmanın vaki olmadığına dair tutanağın kendilerine tebliğinden itibaren dava açabilirler. Burada dava açma süresi, uzlaşmaya konu olan ihbarnamenin tebliğinden itibaren uzlaşmaya müracaat için harcanan gün sayısının düşülmesi suretiyle hesaplanır. Ancak bu sürenin 15 günden az kalması halinde, uzlaşmanın vaki olmaması üzerine açılacak davalarda dava açma süresi olarak 15 gün esas alınır (VUK. ek madde 7).
Dava açma süresi içerisinde dava açmak yerine -koşulları varsa- düzeltme talep eden mükelleflerin, düzeltme taleplerinin açıkça veya 60 günlük sürede cevap verilmemek suretiyle zımnen reddedilmesi halinde dava açma süresi, 30 günlük dava açma süresinden düzeltme talep etmek için harcanan gün sayısının düşülmesi suretiyle hesaplanır. Örneğin 1 Mart günü tebliğ edilen bir vergi-ceza ihbarnamesine karşı 28 Mart'ta düzeltme talep eden mükellefin talebinin reddedilmesi halinde, dava açma süresi sadece 2 gündür.
Dava açma süresi içerisinde dava açmak yerine, dava açma süresi de geçtikten sonra -koşulları varsa- düzeltme talep eden mükelleflerin, düzeltme taleplerinin açıkça veya 60 günlük sürede cevap verilmemek suretiyle zımnen reddedilmesi halinde, doğrudan dava açma hakları yoktur. Bu mükelleflerin ret işlemine karşı şikayet yolu ile Maliye Bakanlığı'na müracaat etmeleri gerekmektedir. Talebin Maliye Bakanlığı'nca da açıkça veya 60 günlük sürede cevap verilmemek suretiyle zımnen reddedilmesi halinde dava hakkı doğar. Düzeltme talebinin reddi dolayısıyla açılacak bu gibi davalarda dava açma süresi 30 gündür.
Vergi hukuku ile ilgili Bakanlar Kurulu kararı veya Genel Tebliğ gibi genel düzenleyici işlemlere karşı doğrudan açılacak davalarda görevli mahkeme, Danıştay'dır. (Danıştay Kanunu md. 24) Danıştay'ın ilgili dairesi bu gibi davalara ilk derece mahkemesi sıfatıyla bakar. Bu tür soyut veya objektif iptal davalarında dava açma süresi ise 60 gündür. (İYUK md. 6)
Bu sürelerin son gün, resmi tatil gününe denk gelirse süre, tatili izleyen ilk iş gününün mesai saati bitimine kadar uzar.
Bu sürelerin son günün adli tatile rastgelmesi halinde, İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 6. maddesi ile belirlenmiş olanlarında süre, ara vermenin sona erdiği günü izleyen tarihten itibaren yedi gün uzamış sayılır (İYUK md.8/3). Diğer kanunlarda yazılı süreler ise uzamaz. Ancak aksi yönde içtihatlar da vardır.
Bu sürelerin son günün idari tatil veya idari izin olarak adlandırılan günlere gelmesi halinde ise, sürenin tatili izleyen ilk iş günü mesai saati bitimine kadar uzayıp uzamayacağı net değildir. Her iki yönde de içtihatlar mevcuttur.
Görüldüğü gibi basit bir süre konusunu dahi mevzuatta ne kadar karmaşık hale getirmişiz.
Bu süreler, hak düşürücü sürelerdir. Kişilerin bu süreleri kaçırması halinde hem dava hakları ortadan kalkmakta ve aleyhlerine yapılan işlemler kesinleşmekte, hem de idare üzerinde yargı denetimi bu yüzden kurulamamış olmaktadır.
Görüldüğü gibi, vergi hukukunda tek karmaşa beyan sürelerinde değildir. Dava açma sürelerinin de gözen geçirilmesi, basitleştirilmesi (standartlaştırılması) ve duraksama konularının giderilmesi gerekmektedir.
Umarım yeni paketle birlikte bu süreler de akılda kalıcı şekilde standartlaştırılır