Mesajı Okuyun
Old 02-06-2009, 10:06   #7
rıza

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.arpay
6.6.2008 değişikliği 6183 sayılı kanunda yapılmıştır. Aynı kanunda daha önce 1998 yılında yine bir değişiklik yapılmıştı.1998 yılı değişikliği uygulamada dahi geçmişe yönelik olarak uygulanmazken 2008 değişikliği neden uygulanabilsin ki? Geçici 1. madde vergide hukuki güvenlik ilkesine aykırıdır.

Sayın Av.Arpay;

Yapılan değişiklikle;

1- Eski kanun metni ile tüzel kişiliğe ait amme alacağı borcunun varlığı halinde, bu borcun döneminde ortak olan kişi hisse devrini yasal olarak devr ettiğinde, devri olan ortak sermaye oranı ile borçtan sorumlu tutulmaktadır.

Yeni uygulama ile amme alacağının olduğu döneme ait ortak ile ortaklığı devr alan yeni ortak müteselsil sorumlu tutulmaktadır.

Bu kanun uygulama tarihi ise 06.06.2008 dir. Daha önceki metnimde belirttiğim üzere, Geçici birinci maddede tahsil edilmemiş borç kavramı ile tahakkuk verilen bir borcun vadesinde tahsil edilememesi durumunda bu yeni kanun hükmünde işlem yapılması kanun maddesindeki maksattır. Çünkü verilen tahakkuk ile borç tahsil aşamasına geçmiştir. Vadesinde ödenmeyen bir borç ise tahsil edilememiştir.

2- Eski kanun metniyle 6183 sayılı kanun Mük. 35. maddesiyle ödenmeyen amme alacağının kanuni temsilcinden takibi mümkün bulunmamaktadır. VUK. 10 maddesine göre takibi yapılması gereklidir. Yüksek yargının kararları bu yöndedir. Bu anlatımla 6183 sayılı kanunla takip edilen kanun temsilcinin takibi yasal bulunmamaktadır. Amme borcun oluştuğu dönemdeki kanuni temsilci bu borçtan tüm mal varlığı ile sorumlu bulunmaktadır. Bu takibin ise VUK. 10. maddesine göre yapılması yargı kararlarına göre zorunludur.

Yeni uygulama ile tüzel kişiliğin amme borcuna ait dönemdeki kanuni temsilcisi ve yeni bir kanuni temsilci var ise o kişi ile birilkte 6183 sayılı kanun Mük 35. maddesi ile takibine izin vermektedir.

Yine bu kanun uygulama tarihi 06.06.2008 dir. Bu kanun çıkmadan önce yukarda izah ettiğim üzere tahakkuk verilmiş vadesinde ödenmemiş borçlar yeni uygulama ile takibe geçilecektir.

Peki sorun nedir ?

1-Benim 2000 yılında şirkette kanuni temsilciliğim bulunmaktadır. O dönemde şirketin amme borcu bulunmaktadır. Kanuni temsilciliğim 2005 yılında son buldu. 06.06.2008 tarihinde kanun değişti. Borçtan kurtuldum mu?

Cevap Hayır. Yapılan değişikliğin sizinle bir ilgisi bulunmamaktadır.

2-Benim 2000 yılında şirkette ortaklığım bulunmaktadır. O dönemde şirketin amme borcu bulunmaktadır. Ortaklığım 2005 yılında son buldu. 06.06.2008 tarihinde kanun değişti. Borçtan kurtuldum mu?

Cevap Evet. Kanun değişmese bile siz borçtan sorumlu değilsiniz. Ortaklık yasal olarak son bulmuş ise şirketi devr alan yeni ortak, ortaklığı şirketteki tüm aktif ve pasifi ile aldığı kabul edilerek bu borçtan da sorumlu tutulur. Yüksek yargının kararları bu yöndedir.

3- Benim Şirkette ortaklığım veya kanuni temsilciliğim bulunmaktadır. 2008 Mayıs ayı KDV’si tahakkuku 01.06.2008 tarihinde verilmiştir. Benim şirketteki ortaklığım veya kanuni temsilciliğim 05.06.2008 tarihinde son buldu. Kanun 06.06.2008 tarihinde yürürlüğe girdi. Borçtan sorumlu muyum?

Cevap Sorumlusunuz. Bu borçtan kurulamazsınız. Eski ve yeni ortak ( Sermaye oranında ) veya kanuni temsilcisi bu borçtan müteselsil sorumludur.

İşte Can NOKTA !

4- Benim şirkette 2006 yılında kanuni temsilciliğim veya ortaklığım vardır. Şirketteki kanuni temsilciliğim veya ortaklığım 2007 yılında son buldu. Şirketin 2006 yılı faaliyeti 2009 yılında incelendi. Amme borcu ortaya çıktı. Bu borçtan sorumlu muyum?

Cevap ortak olarak sorumlu değilsiniz. Kanuni temsilci olarak sorumluluğunuz bulunmaktadır. Şirketin yeni ortağı sermaye oran ile sorumludur. Yeni kanuni temsilcinin bir sorumluluğu olamaz.

Karşıt görüş ( Amme Alacaklısı ) : 2006 yılının herhangi bir döneminde örneğin Haziran ayında KDV si Temmuz ayı içersinde yasada belirtilen tarih de beyan edilir ve ödenir. Bu dönem içersinde vadesi içersinde ödenmeyen vergiler tahsil edilmemiş sayılır. Bu neden ile kanun 06.06.2008 tarihinde değiştiği için ben o dönemdeki şirket ortak veya kanuni temsilciler ile ondan sonraki tüm ortak veya kanuni temsilcileri müteselsil sorumlu tutarım.

Hukuki görüş: Burada önemli olan tahakkuk işleminin veriliş tarihidir. Verilen tarih yeni şirket temsilcinin dönemine ait olsa bile normal vadesinde ödenmeyen bir borcun varlığı vardır. Normal vadesinde ödenmeyen borçlar için faaliyet dönemindeki kanunların geçerli olacağı ise tartışmazdır. Konuyu bir örnekle netleştirir isek; İnceleme döneminde KDV oranı 18 olan fakat faaliyet yılında 8 olan bir mal veya hizmete 18 oranında KDV uygulanmasının yasal olması mümkün değildir. Kanun koyucunun tahsil edilmemiş borçları da kapsar şekildeki ifadesini lafzi yorumla olaya bakarak geriye doğru hak elde etmek yasal değildir.

ÖZET:

Kanun koyucun maksadı aşılarak amme alacaklısının kanunu geriye doğru işletme çabasında bir yasallık yoktur.
Kanun koyucu sözü edilen tümceyi kanun metnine koymasının nedeni kanun yasallaşma süresi içersinde kötü niyetli insanların önüne geçilmesidir.
Kanunda bir sakatlık yoktur. Ancak amme alacaklısının görüşü sakattır. Nitekim uygulayıcıda odur. Bu konuda henüz bir yargı kararı da mevcut değildir.

Burada önemli olan böyle bir uygulama geçiren kişilerin, ödeme emri veya haciz işlemleri sırasında vergi kanunlarında çok önemli olan yasal hakkını kullanma süresini zamanında kullanmasıdır. Esası sağlam ama usulü sağlam olmayan bir başvuru başına dert açabilir.

Herkese sağlık ve mutluluk dilerim.

Yazım hataları için özür dilerim çok hızlı yazdım.