Mesajı Okuyun
Old 20-03-2014, 18:55   #1
MAHMUT MAVİGÜL

 
Varsayılan Zorunlu Avukatlik Sistemi Için Gerekli Olan Yasal Değişiklikler Ile çözümleri

DEĞERLİ MESLEKTAŞLARIM;

“Zorunlu Avukatlık Sistemi” nin yaşama entegre olması için izlenecek adımların neler olacağı veya olabileceği hususu, yaptığım araştırmalar neticesinde şekillenerek inceleme altına alınmıştır.Şöyle ki;
ÇÖZÜMDE,birinci adımın öncelikle “GENEL HUKUK SİGORTASI” veya “HUKUK SİGORTASI” sistemi ile sağlanabileceğidir.Örneğin Almanya devleti tarafından, kişilerin hukuksal haklarının yargı mercilerinde rahatlıkla arayabilmelerinin teminatı olarak “Hukuk Sigortası” sistemi getirilmiştir. Sağlık sigortası gibi, kişilerin hukuki yaralarının çözümünde hukuk sigortası teminatı sağlanmıştır.Nitekim bu tür uygulamaların neredeyse tüm Avrupa ülkelerinde yaygın olduğu bilinen bir durumdur.
“Hukuk sigortası” ; kişileri taraf olduğu hak ve yükümlülükleriyle ilgisi olan hukuksal uyuşmazlıkların, sulh yahut ilgili yargılama usulleri çerçevesinde giderilme- sinde hukuksal çıkarlarının korunması için yapılması gereken gider ve diğer edimleri üstlenen sigorta olarak tanımlanmıştır.Poliçe içerik itibariyle sadece avukatlık ücretine dair ödemeleri değil, bununla birlikte dava harç ve giderlerini (avanslarını da) de karşılamaktadır.
Nitekim,uygulamadaki bireysel emeklilik sigortası,DASK sigortası,Sağlık sigortası,Araç Kasko sigortası,Ferdi Kaza Sigortası,Mesleki sorumluluk ve risk sigortaları vb gibi vatandaşlara getirilecek olan hukuk sigortası da, pratikte bireylerin hukuki anlamda hak aramalarını kolaylaştıracak ve teşvik edici olacaktır.Örneğin, bir hukuksuzlukla karşı karşıya kalan X birey, gider avanslarının yüksek olması nedeniyle hakkını arayamayacağını düşünür iken,böyle bir hukuk sigortası teminatının olması durumunda, hukuk sigortası X bireyin bu gereksinimlerini karşılayacaktır.Tıpkı, kaza yapan aracın ekonomik sıkıntı nedeniyle kazalı bir şekilde olay mahallinde ve başka bir yerde bekletilmesi yerine, kasko sigortasından dolayı ilgili firmanın araç ile ilgili her türlü değişimini ve onarımını yaparak bunu kaskosundan karşılayıp, sigortalısına teslim etmesi gibidir…
Ayrıca, bu tür hukuk sigortası sisteminin yaşama geçmesi demek,maddi anlamda da Devlet’imize gelir olarak büyük bir hacim kazandıracaktır. Vatandaşlarımızca bunun tercih edilebilir olması için de, tüm Baro’ların katkıları ve desteği ile Türkiye Barolar Birliği tarafından kitlesel iletişim araç ve gereçleri ile reklam ve tanıtımı yapılabilecektir.
HMK’nun 114/g maddesi ve uygulama dayanağı olan HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU GİDER AVANSI TARİFESİ’nin “Gider avansı” başlıklı 3.maddesinde; “ Davacı, bu Tarifede gösterilen gider avansını dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. Gider avansı her türlü tebligat ve posta ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderleri kapsar.” hükmüyle birlikte, bu giderlerin ne olduğunu belirleyen “Gider avansı” başlıklı 4.maddesinde ; “ (1) Davacı; a) Taraf sayısının beş katı tutarında tebligat gideri, b) Dava dilekçesinde tanık deliline dayanılmış ve tanık sayısı belirlenmiş ise tanık sayısınca tanık asgari ücreti ve tebligat gideri; tanık sayısı belirtilmemiş ise en az üç tanık asgari ücreti ve tebligat gideri, c) Dava dilekçesinde keşif deliline dayanılmış ise keşif harcı avansı ile birlikte 75 TL ulaşım gideri, ç) Dava dilekçesinde bilirkişi deliline dayanılmış ise Bilirkişi Ücret Tarifesinde davanın açıldığı mahkeme için öngörülen bilirkişi ücreti, d) Diğer iş ve işlemler için 50 TL,toplamını avans olarak öder.” hükmüne yer verilmiştir.
Özellikle; avukat vekalet ücreti “YARGILAMA GİDERLERİ” kapsamında olan giderdir.
Gider avansı; her türlü tebliğat ve posta +keşif+bilirkişi+tanık ücretleri gibi
ücretleri ihtiva ederken, 28.12.2013 gün ve 28865 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 2014 YILI AVUKATLIK ASGARİ UCRET TARİFESİ’ ndeki ücretlerin gider avansı olarak kabul edilmemesindeki mantık anlaşılamamıştır. Avukatın tarifeyle belirlenen ücretinin, bir tebliğat pulu kadar değerli
olamamasındaki yasal dayanak ve çıkarım nedir? Veya avukatın mahkeme neticesine göre belirlenecek vekalet ücretinin davacı veya davalı asilden tahsil edilip-edilmemesi ihtimalinin neden riske edildiğinin cevabı yoktur.Söz konusu tarife Adalet Bakanlığı’nın
talimatıyla Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmektedir.Yani, işi özü yasal ve
zorunludur.O halde, yasal ve zorunluluk olarak betimlenen “AVUKATLIK ASGARİ UCRET TARİFESİ” hükümlerinin, HMK’nun 114/g maddesi ve uygulama dayanağı olan HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU GİDER AVANSI TARİFESİ’nin ilgili
3 ve 4.maddelerinde yer almamasının yasal ve haklı gerekçelerinin sorgulanması gerekmektedir. Bilirkişinin ücreti gider avansı olarak 114/g maddesi gereğince dava şartı olarak kabul görürken, avukat vekalet ücretinin HMK’nun 114/g ve ilgili uygulama tarifesinin 3 ve 4.maddelerinin kapsamı dışında adeta bir üvey evlat muamelesi görmesi, demokratik hukuk devleti anlayışında kara bir lekedir.
Özellikle ve önemine binaen,toplumsal yaşamın önemli bir türevi ve gerçeği hukuk ise, bu nev’i bir hayatın yaşam sıvısı ve kanı avukatlardır.Bu yaşam sıvısının, köle olmayan bizlerin iradesi dışında başkalarına akıtılmasına,nakline veya kullanılmasına müsaade etmeyeceğiz. H.M.K.’nun ilgili 114/g maddesi ile uygulama dayanağı olan söz konusu tarifenin 3 ve 4.maddelerinde yer almayan avukatlık ücretinin biz avukatlara verdiği mesajı şudur.O da, yönetenlerin; bir meslek grubu olan avukatları ve bağlı oldukları Baroları ve yasal genel temsilcisi T.B.B. ‘nin mensuplarını bir köle gibi algılamasıdır.Bu temelsiz algıya en güzel cevap ta, ünlü düşünürün öz deyişi gibi “avukatlar efendi olmadılar ancak,köle de olmadılar” karşılığı olacaktır.
Avukatlık ücretinin, “Gider avansı” kapsamında dava şartı olarak H.M.K.’nun ilgili 114/g maddesi ile uygulama dayanağı olan söz konusu tarifenin 3 ve 4.maddelerinde yer almasının çok zor yasal bir çalışma getirmeyeceği açıktır.Bunun için “çalıştay” yapmaya gerek bile yoktur.Yapılacak eylemsel,sözsel,medyasal ve mitingsel,magazinsel ( mesleki dergi ve yayınlar ) çaba ve hareketlerin neticesinde, birilerinin bu konuya sıcak bakacağını özellikle, maliye boyutu itibariyle de kayıt dışılığın önüne geçilmesi noktasında dikkati çekilecek bir yönü bulunmaktadır. Bireylerin hakkının savunulması ne denli kutsi ise, mesleki haklarımızı korumak, kollamak ve bu uğurda mücadele etmek te o denli kutsidir.
ÇÖZÜMDE ikinci adımın; H.M.K.’nun DAVA ŞARTLARI başlıklı 114.maddesinin “g” bendi kapsamında belirtilen “GİDER AVANSI” sına; uygulama alanı olan “ Tarife”nin 3.maddesinin ikinci cümlesine eklenecek örneğin;
“Gider avansı her türlü tebligat ve posta ücretleri, keşif giderleri, avukatlık ücreti ile bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderleri kapsar.” ile birlikte,
Yine H.M.K.’nun DAVA ŞARTLARI başlıklı 114.maddesinin “g” bendi kapsamında belirtilen “GİDER AVANSI” sına; uygulama alanı olan “ Tarife”nin 4.maddesine “ e” bendi eklenerek örneğin;
“-Davayı takip edecek vekile, Avukatlık Ücret Tarifesinde, davanın açıldığı mahkeme için öngörülen avukatlık ücreti, avukatın bağlı bulunduğu baroya yatırıldığına ilişkin belgenin dava açılırken dilekçe ekinde sunulması ” şeklinde açıklama yapılabilmesi ile atılacağıdır.
Avukatlık ücretinin mahkeme veznesine mi, yoksa Baro’larca görevlendirilen personelleri aracılığı oluşturulacak veznelere mi yatıralacağı içsel ve kurumsal bir olgudur.
Ancak, çözümsel olarak; “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi”nde belirlenen avukatlık ücretinin asgari tutarının avukatın bağlı bulunduğu baroya yatırıldığına ilişkin belgenin dava açılırken dilekçe ekinde sunulmasının dava şartı haline getirilmesi, bu belgenin sunulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi, Baroya yatırılan asgari ücretler üzerinden %10 tutarında bir kesintinin avukatlar arasında dağıtılmak üzere oluşturulacak bir havuz hesabına aktarılması, kesinti yapıldıktan sonra kalan miktarın en geç 15 gün içerisinde ilgili avukatın hesabına yatırılması, bu havuz hesabının kuruluş ve işleyişi ile ilgili Yönetmelik’in TBB tarafından hazırlanması gerektiği kanaatindeyim.
Yukarıda belirtilen ikinci adıma ilişkin çözümün destekleyici eleman- larından birisi de,izah edildiği üzere birinci adım olan “ hukuk sigortası” sistemidir. Zira,halen avukatlar için örneğin; 50.000,00-TL lık mesleki risk sigortasının sigorta ücreti yaklaşık 500,00-TL olup,9 aylık sürece dağılan aylık ücreti de 56,00-TL gibi prim ücretidir.Oysa “hukuk sigortası” nda müvekkilin riski sadece ödenecek harç+gider avansı olacaktır.Bunun miktarının da ( gerçek kişiler için) en fazla 10.000-TL olduğunu varsayalım, bunun hukuk sigorta ücreti de 100,00-TL olup, 9 aylık sürece dağılan aylık ücreti de 12,00-TL olacaktır.
1136 sayılı Avukatlık Yasası gereğince avukata ödenen ücret, hizmetlerinin karşılığıdır.Bu ilkeden hareketle,keşfe giden yetkili hakim’in verdiği hizmet,bilirkişinin sunmuş olduğu hizmet nasıl ki, H. M.K.nın GİDER AVANSI TARİFESİ’nin 3.maddesi ile “yargılama giderleri” olarak telaki edilerek karşılığı peşin ödenmişse,aynı şekilde avukatlık hizmetini sunan vekile de, yargılama giderleri kapsamında,tarife gereği hizmet bedeli peşin olarak ödenmelidir.
Yukarıda izah edildiği üzere; H.M.K.’nun DAVA ŞARTLARI başlıklı 114.maddesinin “g” bendi kapsamında belirtilen “GİDER AVANSI” sının uygulama alanını gösteren 3. ve 4.maddelerinin tadili halinde, ileriki aşama ve adımlarda zorunlu avukatlık sisteminin yaşama dahil edileceği kanaatindeyim.
Zorunlu avukatlık sisteminin yaşama dahil edilebilmesi için de, H.M.K.’nun DAVA ŞARTLARI başlıklı 114.maddesinin “f” bendinin tadili ile mümkün olabilecektir.Bunun için anılan Yasa’nın 114.maddesinin “ f “ bendinin;
“Tüm davaların vekille takibi zorunlu olup, vekilin davaya vekâlet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekâletnamesinin bulunması” şeklinde tadiline gidilebilinir.
Mahmut MAVİGÜL
İZMİR BAROSU AVUKATLARINDAN