Mesajı Okuyun
Old 19-01-2009, 17:21   #2
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
7. HUKUK DAİRESİ
E. 2006/717
K. 2006/622
T. 7.3.2006
• AİDİYETİN TESPİTİ DAVASI ( Tespit Davasına Özgü Koşullar Mahkemece Re'sen Gözetilmesi Gereği - Hukuki Yararın Dava Şartı Olduğu )
• TESPİT DAVASI ( Konusunu Ancak Hukuki İlişki Oluşturabildiği/Hukuki İlişkinin Mevcut Olup Olmadığının Hemen Tespitinde Hukuki Yarar Bulunması Gereği - Eda Davası Açılmasının Mümkün Olduğu Hallerde Tespit Davası Açılmasında Hukuki Yarar Bulunmadığı )
• HUKUKİ YARAR ( Aidiyetin Tespiti Davası/Tespit Davasına Özgü Koşullar Mahkemece Re'sen Gözetilmesi Gereği - Hukuki Yararın Dava Şartı Olduğu )
ÖZET : Kural olarak tespit davalarının dinlenebilmesi için genel dava şartlarından başka iki özel koşula daha ihtiyaç vardır. Özel koşulların ilki, tespit davasının konusunu ancak hukuki ilişki oluşturabilir. İkincisi ise, hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığının hemen tespitinde hukuki yarar bulunmasıdır. Kural olarak eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. Genel dava şartlarından ayrık olmak üzere tespit davasına özgü koşulların mahkemece re 'sen gözetilmesi zorunludur. Hukuki yarar, dava koşuludur.

DAVA : Taraflar arasında aidiyetin tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla, dosya incelendi, dosyadaki belgeler okundu. Tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi. Gereği görüşüldü:

KARAR : İddia ve savunmaya, mahkemece toplanıp değerlendirilen deliller ile duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere göre dava niteliği ve içeriği itibariyle Hazine adına kayıtlı bulunan 101 ada 1 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan muhtesatın aidiyetinin tespitine ilişkindir.

Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

Saptanan dava niteliği ve dosya içeriğine göre davacı tarafın dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı belirlenmiştir. Kural olarak tespit davasının dinlenebilmesi için genel dava şartlarından başka iki özel koşula daha ihtiyaç vardır. Gerçekten sözü edilen ve aşağıda açıklanan koşulların öğretide ve yerleşik Yargıtay uygulamasında "TESBİT DAVASININ KENDİNE ÖZGÜ KOŞULLARI OLARAK NİTELENDİRİLMEKTEDİR."

Sözü edilen özel koşullara gelince;

1- Özel koşulların ilki, tespit davasının konusunu ancak bir hukuki ilişkinin oluşturabileceği tartışmasızdır. Gerçekten, tespit hükmü, hak ve alacakların doğduğu hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığını tespit etmekte olup, miktarları hakkında bir şey içermez. Bu nedenle uygulamada, konusu yalnızca maddi vakıa ya da vakıalar olan tespit davaların dinlenemeyeceği sonucuna varılmıştır. Kural olarak maddi vakıa ya da vakıalar ancak hukuki bir ilişki ile birlikte tespit davasına konu olabilirler.

2- Davacının sözünü, ettiği açık bir anlatımla öne sürdüğü hukuki ilişkinin, mevcut olup olmadığının hemen tespitinde hukuki bir yaran bulunmalıdır. Hukuki yarar koşulu, tespit davasını hükme bağlayan tüm yasalarda, öğretide ve uygulamada kararlılıkla aranmaktadır.

Öte yandan, bir hukuki ilişkinin, hemen tespitinde, hukuki yararın varlığının kabul edilebilmesi için, üç koşulun birlikte olması zorunludur. Sözü edilen üç koşulu hemen açıklamak gerekirse;

A ) Davacının bir hakkı veya hukuki durumunun halihazır bir tehlike ile ciddi biçimde tehdit edilmiş olması ve sözü edilen TEHLİKENİN YAKIN VE TEHDİDİN CİDDİ OLMASI GEREKİR.

B ) Bu ciddi tehdit sebebiyle davacının hukuki durumunun tereddüt ya da belirsizlik içinde olması, bu hususun davacı için bir zararı meydana getirebilecek nitelikte bulunması gerekir. Tehdit, objektif olarak değerlendirildiğinde, bir zarar doğurabilecek nitelikte olmalıdır.

C ) Yalnızca koşulları usulün 237. maddesi hükmünde tanımlanan biçimde kesin hükmün sonuçlarını meydana getiren, cebri-icraya yetki vermeyen bir başka deyişle icra ve infaz kabiliyeti bulunmayan TESBİT HÜKMÜNÜN BU TEHLİKEYİ ORTADAN KALDIRACAK NİTELİKTE OLMASI ZORUNLU OLDUĞU GİBİ, DAVACININ, HUKUKEN KORUNMA İHTİYACI DA HALİHAZIRDA BULUNMALIDIR. ÖZELLİKLE HUKUKİ YARAR KOŞULU TESBİT DAVASININ AÇILDIĞI GÜNDE MEVCUT OLMALI VE HÜKÜM VERİLENE DEĞİN VARLIĞINI DA SÜRDÜRMESİ ZORUNLUDUR. Açıklanan nedenle davacının, hukuki korunma ( himaye ) ihtiyacını, başka bir vasıta ile tamamen tatmin edebilmesinin mümkün olduğu hallerde, hukuki ilişkinin mücerret tespitinde, hukuki yararının bulunmadığı bu nedenle tespit davası açamayacağı kuşkusuzdur.

Kaldı ki, aidiyetinin tespiti istenen muhdesatın 101 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tutanağının beyanlar hanesinde gösterilen muhdesat olmadığı, tutanağın beyanlar hanesinde gösterilen muhdesatın yıkılarak 2002 yılında dava ve temyize konu muhdesatın meydana getirildiği, 101 ada 1 parsel sayılı taşınmaz hakkında görülmekte olan derdest ortaklığın giderilmesi davasının da bulunmadığı, sözü edilen taşınmazın yetkili idari merciiler tarafından kamulaştırılmadığı dikkate alındığında davacı tarafın dava açmakta hukuksal yararının bulunmadığı kuşkusuzdur.

Kural olarak, öğretide ve yerleşik Yargıtay uygulamasında "EDA DAVASI" açılmasının mümkün olduğu hallerde tespit davası açılmasında hukuki bir yararın bulunmadığı kabul edilmiştir.

Sözü edilen kuralın aynk hali olarak "eda davası" ile elde edilecek tespit hükmünün kapsamı, tespit davası ile elde edilecek tespit hükmünün kapsamından daha dar ise, "eda davası" açılması mümkün olmasına rağmen, eda davasından bağımsız olarak ayrıbir tespit davası açılabileceği de öğretide ve uygulamada kararlılık kazanmıştır.

Az yukarıda genel dava şartlarından ayrık olmak üzere tespit davasına özgü koşulların mahkemece resen gözetilmesi zorunludur. Bu hukuksal olguların ışığı altında duraksamasız belirtmek gerekirse HUKUKİ YARAR, DAVA KOŞULUDUR.

SONUÇ : Mahkemece bu olgular göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi usulün 74. maddesi hükmüne aykırı biçimde dava dışına çıkılarak hüküm kurulması dahi isabetsiz, davalı Hazine'nin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 07.03.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.

yarx