Mesajı Okuyun
Old 01-11-2020, 12:29   #3
Av.mehmet.av

 
Acil

Alıntı:
Yazan Av.şükrü söğüt
Sayın meslektaşım kolay gelsin.
1-sizinde bildiğiniz gibi mirasçılık belgesi verilmesi talebi ve mahkemece de mirasçılık belgesi verilmesi işlemi terekereye ilişkin bir tedbir işlemi olup bu tür davalarda hasımsız olarak açıldığından ve mahkemece de çekişmesiz yargılamaya göre sonuçlandırıldığından hiç kimse için
Kesin hüküm teşkil etmez.yasal veya iradi mirasçı olup terekede hak sahibi olduğunu ileri süren her ilgili kendisinin bu mirasçılık belgesinde gözükmediğini ileri sürerek her zaman mirasçılık belgesinin iptali ile yeni bir mirasçılık belgesi verilmesini isteyebilir.Sonuç olarak her yasal veya iradi mirasçı bu mirasçılık belgesinde yanlışlık yapılabileceğini (örneğin bazı kişilerin gerçekte mirasçı olmadığı halde mirasçılık belgesinde mirasçı olarak gözüktüğünü veya gerçekte yasal veya iradi mirasçı olmasına rağmen mirasçılık belgesinde yer almadığını veya terekedeki miras paylarının yanlış gösterildiğini vs..) mirasçılık belgesinin hukuki niteliğini dikkate alarak her zaman düşünmeli ve öngörmelidir.
2-miras taksimi sözleşmesi de çok taraflı bir hukuki işlem olup pay durumu ne olursa olsun bütün yasal veya iradi mirasçıların katılması ile ve yazılı olarak yapılmalıdır.sözleşmenin geçerliliği için bütün mirasçıların katılımı ve yazılılık unsuru asli unsurlar olduğundan taksime katılan her mirasçı bu sözleşmenin asli unsurlardan birinin yokluğu bir tarafa hata,hile,tehdit,cebir gabin kamu düzenine ve ahlaka aykırılık,ifa imkansızlığı vb.gibi nedenlerle sözleşmenin iptalinin istenebileceğini düşünmelidir.
Özetle miras taksimine katılan her mirasçı bu olgularla karşılaşabileceğini her zaman düşünmeli ve öngörmelidir.
4-sorunuzda kardeşlerden badegülün de öldüğünü söylemişsiniz. Sorunuzun içeriğinden terekenin gerçekte Ayşegül Fatmagül ve badegülün üst soyundan (yani muhtemelen anne,baba veya dede veya anneanne veya babaanneden) geldiğini anlıyorum.ayşegül ve Fatmagül murislerinin ölümü ile birlikte kardeşleri badegül ile hemen miras taksimi yoluna gitmemişler ve badegülün ölümüne kadar herhangi bir işlemde yapmamışlardır. Ancak kardeşleri badegülün ölümünden sonra miras taksimine kalkışmışlardır ki ben kendilerinin uzunca bir süre taksim konusunda hareketsiz kaldıklarını düşünüyorum.
5-miras taksim sözleşmesi ve dolayısıyla iptali talebi bütün mirasçıları yakından ilgilendirdiğinden Ayşegül ve Fatmagüle de dava açılması doğru bir işlemdir.
6-özetle Ayşegül ile fatmagülün suçu, mirasçılık belgesinin hukuki mahiyetini tam olarak anlayamamaları, miras taksim sözleşmesinin iptal olabileceğini düşünmemeleri ve kardeşleri badegülün sağlığında miras taksimini vakit geçirmeksizin bir an evvel yapıp miras ortaklığını tasfiye etmemeleridir.saygılarımla.
Teşekkür ederim meslektaşım,
Olayımızda ikinci bir husus daha var acaba o Ayşegül ve Fatmagül'ü kurtarabilir mi?(Belittiğiniz gibi miras bu kardeşlerin anne-babasından kalma)
Badegül, 1970li yıllarda Ayşegül ve Fatmagül ile bir KÖY SENEDİ düzenleyerek babasından kalan hissesini diğer kardeşlere satıyor.(Henüz kadastro yok iken)
Hatta Badegül 1990lı yılların başında noterden diğer kardeşleri ile satış vaadi sözleşmesi yapıyor bu hisseler için.
Ancak satın alınan bu taşınmazlar Ayşegül ve Fatmagül üzerine değil önce Badegül'e, Badegül'ün vefatı ile intikaln mirasçılarına geçiyor.(Davacı çocuk hariç)
Burada köy senedi veya satış vaadine rağmen hisseler tapuda Ayşegül ve Fatmagül'ün üzerine geçmediği için işimize yaramaz diye düşünmüştüm ama şimdi bir acaba diyorum. Sizin düşünceniz nedir? Bir de davanın kaybı halinde köy senedi ile satışta verilen parayı Badegül'ün mirasçılarından talep edebilir miyiz? Zamanaşımı ne zaman başlar tam emin olamadım.