Mesajı Okuyun
Old 22-11-2010, 11:00   #9
Adalet1969

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Türk oğlu Türk
Saygı değer Adalet 1969, müvekkillerimden sadece bir tanesinin Turizm İşletme Belgesi var. O müvekkilde problem yok. Ancak diğer müvekkil şirketler ise dediğim gibi, otel bar restaurant olarak işletilen sıradan ve turizm amaçlı tesisler. Şİmdi davalı idare önce kanımızca hukuka aykırı "hiçbir somut delil olmayan ve buna dayandırılamayan" karar veriyor, sonra bu kararı ödeme emri ile aynı sayfada, aynı kağıtta tebliğ ediyor. daha sonra aradan bir ay geçince bir ödeme emri daha tebliğ ediyor... Buna ilişkin görüşleriniz nedir? Ayrıca değerli yanıtınız için çok teşekkür ederim.


Sayın Türk oğlu Türk,
Gerçekten de sadece sizin müvekkilleriniz değil birçok işletmeci ülke genelinde benzer problemler yaşamakta.

Belediyelere verilen yetkiler birçok yerde hazmedilememiştir. Asıl görevleri düzen sağlamakken yetkilerini gelir elde etmede ve hatta işletmecilerin mülkiyetine son vermeye varan yöntemlere kadar dayandırabilmekte bazen de seçim öncesi rakipleri ve siyasi görüşüne ters işletmeleri imha amaçlı kullanmaktadırlar.
Hakimlerin, Cumhuriyet Savcılarının bile yetkileri sınırlandırılmaktadır. Ağır cezaların ve işlemlerin hatasız yapılabilmesi için Mahkeme başkanlıkları kurulmakta heyet halinde görev yapmaktadır. Ancak 2 zabıta memurunun attığı imzaların sonucu verilecek Milyonlarca Tl delilden yoksun cezayı; onların konumlarıyla örtüştürmek mümkün değildir ve unutulmamalıdır ki Belediyeler yönetim ve icra kadrolarının en önemli bölümü siyasi secimle işbaşına gelen yerel yönetim birimleridir.

Muhtemelen müvekkillerinize tutulan tutanaklarda imzadan imtina etti şeklinde not düşülmüştür. Savunmanızda eğer birincide itiraz, imtina var ise neden ikinci sefer yapılan işlemde 2010 yılı teknolojik gerekleri ve imkanları yerine getirilip kamera ve herşeyden önemlisi gürültünün teknik cihazlarla tesbiti yaptırılmamıştır. İdarenin görevi, cezası katlanarak milyonları bulan işlemlerde yeterli derecede güvenilir ve şüphe götürmeyen delilleri toplamak değil midir? İdare sadece kaynak olarak gördüğü işletmelerden aldığı vergi ve harçlarla onlara adil hizmete yardımcı olacak araç ve gereçleri temin etmek zorundadır.

Saat 24.00 dan önce her tür sesi neredeyse canlı müzik tanımına sokarken amac şüphesizki çevreye ve müşterilere verilen rahatsızlığın önlenmesi değil midir? Kanun amacına aykırı kullanıldığının en güzel göstergesi teknik cihazlarla yapılmamış olan tespitlerdir.

Yakında bu sayfalarda, güzel bir haber alıp türkü söyleyen büfeciye yada dükkanı temizlerken teybin sesini açan garsondan dolayı da canlı müzik yapmaktan dolayı işlem yapıldığını duyarsak şaşırmayalım. Bu idari suçu da oluşturan maddi ve manevi unsurları olması ve ilgili yönetmelikte açıklanması gerekmez mi?

İnsanın herşeyini elinden alacak derecedeki bu yetki verilirken neden hukukun gereği olan delillendirme yapılmamaktadır. Hız cezası radarla yapılan kontrolü müteakip, alkollü araç kullanma cezası ise teknik cihazlarla üfleyerek yada kan aldırmak suretiyle yapılmakta ve hatta ölçüme itiraz ederek ikinci bir ölçüm isteme hakkı verilmektedir. Cezası 1000 Tl yi bulmayan bu suçlarda genel kolluğa kanaat yetkisi vermeyen sistemimiz milyonlarca lirayı 2 Belediye zabıta memurunun kanaatine bırakılmıştır. İdari mahkemelerimiz araçlara yazılan park cezasını araç sahibinin yüzüne yazılmadığı için iptal etmekte sedece fotoğraf tesbiti yapılmış park cezaları onaylanmaktadır. 3-5 liralık trafik cezalarındaki idari yargı mantığı belediyelerin fiillerinde neden işletilmemektedir.

Gelinen durumu da aşağıdaki sözler en güzel şekilde ifade etmekte.

Saygılarımla

“Anayasal Devlet İlkesi, siyasal gücü elinde bulunduran kimselerin bu güçlerini kötüye kullanabileceklerinin varsayılmasını şart koşar.”
John Stuart Mill

“Güç yozlaşma doğurur. Mutlak güç, mutlak yozlaşma demektir.”
Lord Acton

“Her gücü kendi sınırları içinde tutabilecek bir düzenleyici güce gerek duyulur.”
Montesquieu