Mesajı Okuyun
Old 12-04-2011, 13:12   #9
av.kadirpolat

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan M.SERDAR DEMİRTAŞ
Son üç yıldır eşler bir araya gelmemiş ve dolayısıyla aralarında tazminata konu olabilecek yeni olaylar da husule gelmemişse ve önceki tazminat talepleri reddedilip red kararı kesinleşmişse ; eski olaylara dayanılıp talep edilen tazminatın reddedilmesi gerekir diye düşünüyorum.

Sayın meslektaşım,
Bu konuda sizinle tamamen ters düşünce içerisindeyim. Öncelikli olarak şunu bilmek gerekiyor, eğer ilk davayı açmadan davacının biraz da olsa haklı sebebi olsa idi, zaten dava kabul edilirdi. Demekki tamamen kusurlu yada haklılık derecesini ispatlayamamış. Bu durumda 166/4 maddeye dayalı olarak 3 yıllık süreye dayanarak boşanma davası açılıyor. Burada sebep yeni olay mıdır? Tabiki hayır. Sadece ilk davanın kesinleşmesinden itibaren 3 yıllık sürede taraflar ortak yaşam kuramamıştır. Davacının iddiası bu. Tamam da buna sebebiyet veren kişi kim? Reddedilen ilk davaya göre davacının kendisi. Demekki bu evliliğin bu noktaya gelmesinde davacının kusuru söz konusu. Ozaman evlilik birliğinin bitmesinde kusuru daha az olan taraf TMK 174/1 ve 2.maddeleri uyarınca tazminat hakkı kazanmış.

Hadi söylemlerimi destekleyecek bir de içtihat ekleyeyim. Umarım bu konuda hem fikir oluruz.

T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
Esas No: 2008-20282
Karar No. 2010/3216
Davacı tarafından açılan ve retle sonuçlanan ilk boşanma davası, Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiştir. Kesinleşen bu kararla, davalının evlilik birliğini temelinden sarsacak derecede bir kusurunun bulunmadığı hükmen belirlenmiştir. Ret kararının kesinleşmesinden sonra geçen üç yıllık süre zarfında da davalının bir kusuru kanıtlanamamıştır. Boşanma sebebi bulunmadığı halde retle sonuçlanan davayı açarak, boşanma sebebi (TMK. m. 166/4) yaratan davacı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tamamen kusurludur.
Tarafların tesbit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran davalı yararına hükmolunan maddi tazminat azdır. Türk Medeni Kanunun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Borçlar Kanununun 42. ve devamı maddeleri hükmü nazara alınarak daha uygun miktarda maddi tazminat (TMK. md. 174/1) takdiri gerekirken yazılı şeklide hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.

Saygılarımla...,