Mesajı Okuyun
Old 16-03-2007, 16:24   #1
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan Sözleşmenin Tali Edimlerinde Temerrüt ve Akdin Feshi

Değerli Üyeler,

Bk.106. maddede düzenlenen "Akdin Feshi" hükmü dairesinde;

1) Akdin tali edimleri bakımından temerrüdün neden temerrüt nedeni sayılmadığını,
2) Akdin Tali edimlerine aykırı davranışın neden "Akdin feshi" nedeni sayılmadığını

irdelemek ve tartışmak istiyorum.

Bilindiği üzere YHGK.’nun 06.03.1963 gün ve 1963/6-13 E., 1963/23 K. nda Kira akdinin asli edim borcu dışında kalan tali edimlerine aykırılığın BK:106. madde kapsamında Akdin feshi nedeni olamayacağı şu gerekçelerle kabul edilmektedir:

Alıntı:
"Nihayet, Borçlar Kanununun 106. maddesinin uygulanmasıyla aktin feshi ve kiracının çıkartılması yoluna da gidilemez; zira, 106. madde karşılıklı borçları kapsayan yani birisi öbürünün karşılığı olan borçlardan meydana gelen akitlerde taraflardan birisinin bu karşılıklı borçlardan birisini yerine getirmemesi halinde, belli şartlar altında, diğer tarafın akti feshedebilmesini öngörmektedir. Buna göre, akitten doğan ve fakat biri öbürünün karşılığı bulunan borçlardan başka olan bir borç, yerine getirilmezse bu durum, 106. madde gereğince aktin feshi hakkını vermez. Borçlar Kanununun 248. maddesinde ( adi kira bir akittir ki, kiralayan, onunla kiracıya ücret mukabilinde bir şeyin kullanılmasını terketmeyi iltizam eder ) diye tarif edilen kira aktinde birbirinin karşılığı olan borçlar, kira parasını ödenmesi borçluyla kiralanan malın kullanılmasını kiracıya bırakılması borcudur. Kapıcı parası ödenmesi borcu, az yukarıda belirtildiği gibi, kira ödeme borcu olmadığı gibi kiralananı kullanmayı bırakan borcu da değildir. Bu açıklamalardan anlaşılıyor ki, kapıcı parasını ödeme borcu yerine getirilmezse, bundan dolayı kira aktinin feshiyle kiracının çıkartılması istenilemez. Bu görüş, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 6/7 E., 8 K. sayılı ve 15/02/1961 günlü kararıyla benimsendiği üzere, kiracını akit gereğince kiralayana ödemeyi yüklendiği aydınlatma ve temizleme resimlerinin 6570 sayılı Kanunun 7. maddesinin E bendinde anılan kira parası kapsamına girmediğinden dolayı, kiracının çıkartılmasını istenemeyeceği yollu görüşe de uygundur. Gerçekten, kapıcı parasının kiralanana ödenmesi borcu üzerinde az önce yürütülen bütün düşünceler, çöp ve fener resimlerini kiralayana ödenmesi boru için dahi, olduğu gibi, doğrudur.

3 - Borçlar Kanunu, ancak aktin esas borçları bakımından aktin feshini kabul etmiş, 6570 sayılı kanunda da bunlar dışında kalan kiracı çıkartma sebeplerini ve bunların şartlarını kesin hükümlerle belli etmiştir. Bu hükümler bir bütün olarak incelenirse, ikinci derecedeki borçlardan dolayı kira aktinin bozulması esasının kabul edilmediği ve kanun koyucunun birbirine aykırı çıkarları uzlaştırmak için bu yolu tuttuğu açıkça anlaşılır. O halde Medeni Kanunu 1. maddesi uyarınca hakim tarafından durdurulması gerekli bir boşluk söz konusu edilemez. "

Ben bu görüşün hukuka uygun sonuç doğuramayacağını şu nedenlerle düşünüyorum:

Alıntı:
BK.106. maddesinde, “karşılıklı taahhütleri havi bir sözleşmede iki taraftan birisi temerrüde düştüğü takdirde…” hükmü ile BK.101. maddede düzenlenen temerrüde atıf yapılmıştır. Atıf yapılan BK.101. madde ise, aynen:”Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla mütemerrit olur.” Şeklindedir. Bir sözleşme ile taraflar karşılıklı olarak borç ve haklar tanzim edebilirler. Sözleşmede imza altına alınan hususlar ve özellikle yükümlülükler imza anından itibaren üstlenen taraf için sözleşmesel bir borç niteliğine bürünür. Bu durum hukukun genel prensiplerindendir. Bu hesapla sözleşme ile açıkça yazılı olarak yükümlenilen hususların ihtara rağmen yerine getirilmemesi borcun yerine getirilmemesi olarak nitelendirilir ve bu temelde BK.101. maddenin aradığı temerrüt doğmuş olur. Başka bir ifadeyle; taraflar arasında sadece akdin ana edimlerinde anlaşılması ve diğer tali koşulların tanzim edilmemesi hali ile, yazılı olarak hem asli edimlerin hem de tali edimlerin açıkça yükümlenilmesi hallerini aynı değerde değerlendirmek adil olamaz. Çünkü ilkinde, tali edimler hususunda tarafların açıkça üstlendiği bir borç söz konusu değilken, somut olayımızda olduğu gibi tali yükümlülükler açıkça ve yazılı olarak sözleşmede üstlenilmiş ise, bu durumda tüm yükümlülükler tali mükellefiyet olmaktan çıkar ve her biri birer sözleşmesel asli borç haline gelir. O halde somut olayda yazılı kira sözleşmesi ile kiracının üstlendiği depozitoyu ödeme yükümlülüğü BK.1 ve temerrüt anlamında BK.101. madde kapsamında bir borçtur ve ihtara rağmen borcun ifa edilmemesi temerrüde nedendir. Temerrüdün olduğu bir sözleşmenin ise BK.106. madde temelinde haklı nedenle feshi her zaman için mümkündür ve yasaldır. Aksi durumun kabulü halinde sözleşmenin asli edim borcu dışındaki hususlarda, tarafların yazılı borç yükümlülüklerinin bir anlamının olmadığı benimsenmiş olacağı gibi, sözleşmede açıkça yükümlenilen hususların yerine getirilmemesi “akde uygun davranış” kabul edilmek zorunda kalınır ki bunun hukuka uygun sonuç olduğunu iddia etmek mümkün olamaz.


Bu gün bu konuda bir Temyiz Dilekçesi hazırladım ve gerekçemi özetle yukarıdaki şekilde izah etmeye çalıştım. Bu konuda fikirlerinizi almak ve tartışmak istiyorum.

Saygılarımla.