Mesajı Okuyun
Old 23-02-2007, 14:55   #3
arzaplı

 
Varsayılan

Kusura bakmayın mesajınızı biraz geç gördüm
OLAY 1:
a)olay medeni kanunun 3.maddesindeki iyiniyetle ilgilidir.İyiniyet birşeyi bilmemek veya bilmesinin de gerekli olamyan durumları ifade eder. iyiniyet kşilerin bazı hakları kazanmasını sağlar.EĞER kişi bir olayda iyiniyetli hareket ederse onun iyiniyetli olmadığını karşı taraf ispat edecektir.Fakat kişide somut olayda dürüst,orta zekalı bir insanın düşünmesi gerken şeyleri düünüp yapması gerekenleri yapmak zorundadır.Aksi taktirde iyiniyet iddasında bulananmaz.

b)Bir kişinin bir mal üzerinde tasarruf işlemlerni yapması için öncelikle o mal üzerinde tasarruf yetkisine sahip olmalıdır.Taşınırlarda zilyetliği,taşınmazlarda mülkiyeti elinde bulundurmalıdır.Burada kişi cüzdanını düşürmüştür.yani iradesinin dışında gerçekleşen bir durumdur.Bunu bulan kimsede fiili olarak malın zilyetliğini elinde bulundursa da "emin sıfatıyla zilyet" değildir.Dolayısıyla genel kural para kiimn elindeyse malın gerçek sahibi bunu herzaman alma hakkına sahip.Fakat bunun istisnası;eğer parayı elinde bulundurn kişi iyiniyetlise 5 yıl(Kazandırıcı zamanaşımı M.K777)İiçinde taşınır davası açılmazsa malın maliki olur.Burada B nin iyiniyetli olduğu söylenemez.Çünkü parayı bulmuştur dolayısıyla malın bir başkasına ait olduğunu bilmektedir.Malın sahibini bulmak için bir çaba göstermeli veya kayıp eşya büroları gibi yerlere bunu teslim etmelidir.Hiçbir zaman malın maliki olamaz.Kardeşinin iyiniyetli olup olmadığını somut olayda değerlendirmek gerekir.Sonuçta parayı veren kardeşidirr,kardeşler arasında olabilecek durumlardır.

c)Buradada kanunun iyiniyete bağladığı bir durum vardır.M.K 989/2 ye göre bir kişi bir taşınırı iyiniyetle pazardan,açık arttırmadan veya benzeri eşya satan yerlerden almışsa malın sahibi bu kişiye kşinin malı almak için verdiği parayı vermeden malı geri alamaz.E de malı cüzdan satan yerden aldığı için malın bedeli kendisine verilmden malı iade etmeme hakkına sahip.

OLAY 2:
A)Kişinin 25 yaşında olması yaptığı işlemlerden sorumlu olması için yeterlidir.Sıfatnın önemi fazlaa önemi yoktur.Burada yapılan işlemelerin kamu görevlisinin göreviyle alakası yoktur.
M.K 10 daki koşullara (ayrt etme gücü,kısıtlı olamamak,ergin olmak) haiz olduğunu sayarak kişiyi tam fiil ehliyeti saydığımız için kişi artık kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir.Kuyumcudan yaptığı satın alma işlemi,F ye yapılan hediye(hukukta bağışlama)işlemi geçerlidir.Seyyar satcıya yapmış olduğu haksız fiil neticesinde vermiş olduğu zararlardan da B.K41 vd.gereğince sorumludur.

B)16 yaşındaki kişler sınırlı ehliyetsiz konumundalar.M.K16 gereğince bu kşiler yasal temsilcilerin rızası olmadıkça, kendi işlemleriyle borç altına giremezler.Ysal temsilci ana-baba vya atanmış vasidir.Kuyumcudan ve F den yapılan işlemler K yı borç altına soktuğu için bu işlemlere yasal temsilcinin rızası gereklidir.Fakat seyyar satıcıya verdiği zarardan soruludur.Kişinin haksız fiilinden sorulu olası için sadece ayrt etme gücüne sahip olması yetrlidir.

C)Akıl hastası kişilerin ayırt etme gücleri olamdıkları için yaptığı işlemler hiçbir sonuç doğurmaz.Sonradan yasal temsilcileri icazet verse bile sonuç değişmez.Eğer işlem yapılmak isteniyorsa baştan yasal temsilci tarafından K adına yapılır.Sarhoşluk durumunda da kişinin temyiz kudreti olmadığı için aynı durumlar geçerlidir.
Ayırt etme gücü olmayan kişilerin haksız fiil sonucu başkalarına verdiği zararlardan da kişi sorumlu değildir.Ancak "hakkaniyet" gerektiriyorsa hakim kişinin vermiş olduğu zararların bir kısmını veya tamamını karşı tarafa ödemesine karar verebilir.Burada da öyle bir durum sözkonusu.K nın zengin olması buna karşılık seyyar satıcının durumuun karşı tarafa oranla zayıf olması.
Sarhoşluk durumunda bir istisna var: Eğer kişi kendi fiilleriyle kendi kendisinin ayırt etme gücünü ortadan kaldırmışsa vermiş olduğu zararladan dolayı sorumluluğu tamdır.Tabiki aksini ispatlamak mümkündür.Örneğin;almış olduğu ilacın yan etkisi sonucu kişi geçiçi olarak ayırtt etme gücünü kaybedip bu esnada yapmış olduğu haksız fiillerden dolayı kusuru olmadığını ispat ederse sorulu olmaz.Ama "hakkaniyet"sorumluluğu saklıdır.

D)K nın evli olmsı kşinin işlem yapmasına engel değil.Evli biriside üçüncü kişlerle hertürlü işlmi yapabilir..Eşlerden her biri kendi borçlarından bütün malvarlığıyla sorumludur

E)Burada kişiye yasal temsilci atanmışsa kişi artık kısıtlı konumundadır.Kısıtlı kişi temyiz kudretine sahip,ergin fakat M.K nın 405-408 deki sebeplerin birinden dolayı kısıtlanarak kendisine bir yasal temsilci atanmıştır.Burada velayet altında bulunan küçükle kısıtlı kimseyi karıştırmamak gerekir.Küçük kimseler kısıtlamnmaz çünkü onlar zaten yaşı gereği sınırlı ehliyetsiz konumundalar.yasal temsilcileri de ana ve babasıdır.KıSITLI kimselerde sınırlı ehliyesiz konumundalar.İşlem ehliyetleri açısından yukarda B şıkknda açıklananlarla aynıdır.

(:Biraz yoruldum ama yazdıklarım size azda olsa birşeyler katacaksa yorulmamın önemi yok.Bunlara hazırlıklı olmalıyız çünkü meslek hayatı bunlardan kat kat zor olacakkk:İSTANBUL HUKUK 2 SINIF