Mesajı Okuyun
Old 06-11-2009, 11:52   #3
av.araf

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet_Ali
Merhaba,
Danıştay Sekizinci Dairesinin 1994/2879 Esas No’lu
ve 1995/697 Karar No’lu kararı

T.C.

DANIŞTAY

8. DAİRE

E. 1994/2879

K.1995/697

T. 9.3.1995

• TIPTA UZMANLIK EĞİTİMİ ( Araştırma Görevlisi Kadrosuna Atama )

• GÖREV SÜRESİNİN SONA ERMESİ ( Eğitimin Sonunda Sona Ermesi )

2547/m.33,50


ÖZET : Tıpta uzmanlık eğitimi yapmak üzere 2547 sayılı yasa`nın 50. Maddesine göre araştırma görevlisi kadrosuna atanan davacının görev süresi eğitimin sonunda sona erdiğinden idarece görev süresinin uzatılmaması hukuka aykırı değildir. İstemin Özeti: ... Üniversitesi Tıp Fakültesini bitiren ve aynı Fakültede uzmanlık eğitimi yapan, araştırma görevlisi olarak çalışan davacının uzmanlık eğitiminin ve mecburi hizmetinin sonunda görev süresinin uzatılmaması suretiyle görevine son verilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada; davacının 12.5.1992 tarihinde tıpta uzmanlık eğitimini tamamladığı halde yurt dışında görevlendirildiği sürenin iki kat kadar olan mecburi hizmet yükümlülüğünden dolayı görev süresi 7.3.1993 tarihine kadar uzatıldığından 2547 sayılı Yasa`nın 33. maddesi uyarınca araştırma görevlisi kadrosuna atanmış uzman doktor durumunda olduğu, buna göre ancak hizmetine ihtiyaç bulunmaması halinde görev süresi sona erdirilebileceğinden, böyle bir neden olup olmadığı açıkca ortaya konulmadan görev süresinin uzatılmayarak görevine son verilmesi işleminde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemi iptal eden Ankara 9. İdare Mahkemesinin 9.12.1993 gün ve 1493 sayılı kararının; davanın süresi dışında açıldığı, görev süresinin mecburi hizmet ve askerlik nedeniyle uzatıldığı, dava konusu işlemin hukuka aykırı olmadığı, davacı hizmetine ihtiyaç bulunmadığı öne sürülerek 2577 sayılı Yasa`nın 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istemidir.
Savunmanın Özeti: Yanıt verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi G.Ç.`nin Düşüncesi: İstemin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Y.I.`nın Düşüncesi: Dava; ... Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi ana bilim dalında araştırma görevlisi kadrosunda uzman hekim olarak çalışan davacının görev süresinin uzatılmayarak görevine son verilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
İdare mahkemesince; tıpta uzmanlık eğitimini tamamladıktan sonra yurt dışına burslu eğitim için gönderilen ve dönüşte mecburi hizmet yükümlülüğünü tamamlamak üzere araştırma görevliliği kadrosuna atanan davacının, hizmetine ihtiyaç duyulmadığı yolunda hiçbir kanıt ve belge ibraz edilemediği belirtilerek işlemin iptaline karar verilmiştir.
Davacının yurtiçi ve yurt dışında başarılı çalışmalar yaptığı dilekçeye ekli belgelerden anlaşıldığı gibi, görevinde kusuru ya da başarısızlığı konusunda hiçbir belge ibraz edilmemiş, sadece temyiz aşamasında hizmetine ihtiyaç olmadığı belirtilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, yurt dışından döndükten sonra, görevlendirildiği sürenin iki katı kadar mecburi hizmetle yükümlü olduğu hatırlatılarak 7.03.1993 tarihinde görev süresinin biteceği 30.7.1992 günlü yazı ile davacıya duyurulduğu anlaşılmaktadır.
Ancak davacıya, herhangi bir kadroya atanmadan iki yıldan fazla aylık verilemeyeceğine göre, uzman olarak atanmasının yapıldığının kabulü gerekir.
Davacının görevine son verilmesi için tek neden zorunlu hizmetinin bitmesi gösterilmektedir. Zorunlu hizmet ile, araştırma görevliliğinin sona ermesi arasında hukuksal bir bağlantı kurulamaz. Zorunlu hizmet süresinin bitmesi, ancak ilgilinin hizmet yükümlülüğünü kaldırır. Görevine son verilmesini gerektirmez. Araştırma görevlisi statüsü yasa gereği belirli süre sonunda sona ermektedir.
Ancak her idari işlem gibi, bu süre sonunda görevinin uzatılmayarak sona erdirilmesi de ciddi, inandırıcı ve kabul edilebilir nedenlere dayanmalıdır.
Ortada böyle bir neden olmadan, salt sürenin dolduğu ve zorunlu hizmetin sona erdiği gerekçesiyle işlem tesisinde hukuka uyarlık yoktur.
Açıklanan nedenlerle ve mahkeme kararında belirtilen gerekçelerle temyiz isteminin reddi ile kararın onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
Türk Milleti Adına hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü: Uyuşmazlık, tıp doktoru olan davacının uzmanlık eğitimini tamamladıktan ve mecburi hizmet yükümlülüğünün yerine getirildikten sonra görev süresinin uzatılmayarak araştırma görevliliğine son verilmesi işleminden doğmuştur.
Tıpta uzmanlık eğitimi Tababet Uzmanlık Tüzüğü uyarınca yapılmakta ve bu eğitimi yapacaklar öğretim yardımcılığı kadrolarından birine 2547 sayılı Yasa`nın 50. maddesi uyarınca geçici olarak atanmaktadırlar.
Lisans üstü öğretim görenlerden öğretim yardımcısı kadrolarına atanacakların hak ve yükümlülükleri ile tıpta uzmanlık öğrencilerinin giriş sınavları hakkındaki Yönetmeliğin 10. maddesine göre de 2547 sayılı Yasa`nın 50. maddesi uyarınca öğretim yardımcılığı kadrolarına geçici olarak atanıp tıpta uzmanlık eğitimini başarı ile tamamlayan ve uzmanlık belgesi alanların kadro ile ilişikleri kendiliğinden kesilmektedir.
Aynı maddede hizmetine ihtiyaç görülenlerin 2547 sayılı Yasa`nın değişik 33. maddesine göre öğretim yardımcısı olarak yeniden atanmalarının mümkün olduğu kuralı getirilmiştir.
Bu maddelere göre tıpta uzmanlık eğitimi yapmak için araştırma görevliliğine atananların görev süresi eğitimin sonunda sona ermekte olup, hizmetlerine ihtiyaç duyulmaması halinde idarece bu sürenin uzatılmaması tabiidir.
Olayda 2547 sayılı Yasa`nın 33. değil 50. maddesine göre araştırma görevlisi olan davacı tıpta uzmanlık eğitimini tamamlamış ve uzman olmuştur.
Görev süresi mecburi hizmet nedeniyle zorunlu olarak uzatılmış ve bu süreye askerlik süresi de eklenmiştir.
Bu zorunlu uzatmalardan sonra idarenin takdirini görev süresini uzatmama yönünde kullanarak tesis ettiği dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle Ankara 9. İdare Mahkemesi kararının bozulmasına, dosyanın anılan mahkemeye gönderilmesine 9.3.1995 gününde oyçokluğu ile karar verildi. AZLIK OYU
İdare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenip bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası`nın 49. maddesinin 1. fıkrasında yazılı nedenlerin bulunmasına bağlıdır.
İdare mahkemesince verilen kararın dayandığı gerekçe usul ve yasaya uygun olup, bozulmasını gerektiren bir neden de bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanması gerektiği görüşü ile çoğunluk kararına katılmıyorum.
kazancı