Mesajı Okuyun
Old 27-03-2010, 08:07   #701
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan Biraz daha...

Yaşamına boşu boşuna anlam yüklemeye çalışan insanın "dünyadan göçüp gitmeden önce" birşeyler bırakmaya çalışması insanlığın gelişimine hiçbir katkı yapmamış, doğrudan ölüme karşı savaş anlamındaki tıp alanındaki çalışmaları ayrık tutarsak, gelişim dediğimiz şeylerin tümü birilerinin daha iyi yaşaması için yapılan ve başkalarına zarar veren, en azından başkalarına ilkel anlamda (temel gereksinimleri karşılama yönünden) hiçbir yarar sağlamayan numaralardır. İnsanlık tarihinin tümü, aslında insanın hayvanca gereksinimlerinin, hayvanlardan farklı olarak "yeterince" değil "elde edebildiğince" giderilmesi üzerine kuruludur. Yaşama anlam üretmeye ve böylece dünyadaki yalnızlığını, saçma bir şekilde varoluşunu ve bir türlü çare bulamadığı ölümü unutmaya çalışan insan beyni, bedeninin temel gereksinimlerini de kılıflara sokmuş, giydirmiş, kuşatmış, makyajlamış, temel gereksinimler yönünden hayvanlardan farklı olmadığını kendi kendinden gizlemek, kendi yalanına inanmak için uğraşıp durmuştur. Gerçekten evrimleşebilen tek organ olan beyin, belki de kendisine yakıştıramadığı bedenin hayvanca niteliklerini, bunları sanki matah şeylermiş gibi gösterecek şekilde boyamış, aslında aynı durumda olan diğer beyinlerin önüne koymuştur: "Bizim bedenimizin de açlığın giderilmesi gereksinimi var ama biz eti pişirerek yiyoruz.", "Hayvanlar gibi bir yere kıvrılarak uyumuyoruz, yatakta yatıyoruz.", "Evet, çiftleşmek istiyoruz ama hayvanlardan farklı olarak biz aşık oluyor da bu işi yapıyoruz." gibi...

İnsanın anlam arayışı anlamsız, dahası sonuçsuzdur. Olmayan bir şeyi aramakta, apaçık uydurmaktadır. Üstelik hem kendini hem de başkalarını kandırabilecek kadar mantıklı olmak zorundadır uydurdukları. Taraftar bulan her uydurma anlamın, giderek ayrıntıları da uydurulur, çeşitlenir, hatta güne ya da çağa göre değişir. Uydurulan anlam yerleştikçe yaşamı etkilemeye, gerçeğe egemen olmaya başlar. Süreç sonunda uydurma, bir yanılsamaya dönüşerek soyut, kesin, tartışılmaz bir nitelik kazanır. Ama zaman zaman korkularından kurtulmayı başarabilen beyin, aslında hepsinin kartondan kuklalar olduğunun bilincinde acı çekmeye devam ederken, daha inandırıcı ve daha uzun süre oyalanabileceği yeni anlamlar aramayı sürdürür.
(Devam etmesi bile anlamsız. )