Mesajı Okuyun
Old 29-05-2007, 09:21   #2
Seyda

 
Varsayılan

Yargıtay'ın kararını doğru bulmuyorum.TCK'nun 17.maddesi aynen şöyledir :

Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması

MADDE 170. - (1) Kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından tehlikeli olacak biçimde ya da kişilerde korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda;
a) Yangın çıkaran,
b) Bina çökmesine, toprak kaymasına, çığ düşmesine, sel veya taşkına neden olan,
c) Silâhla ateş eden veya patlayıcı madde kullanan,
Kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Yangın, bina çökmesi, toprak kayması, çığ düşmesi, sel veya taşkın tehlikesine neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.

** Maddede altı çizili yere bakıldığında ''ya da'' ifadesi ile silahın korku,kaygı ya da panik yaratmasının da yeterli olacağı anlaşılır.Mutlaka hayat, sağlık veya mal bakımından tehlike yaratması aranmaz. Meskun mahalde kuru sıkı tabancanın ateşlenmesi eyleminin bu korkuyu fazlasıyla gerçekleştireceğini düşünüyorum.Yargıtay madem ki suça göre silah değerlendirmesini yaparak farklı kararlar veriyor, bu olayda da kuru sıkı tabancayı silah olarak değerlendirmesi lazımdı.Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu 5.7.1965 tarihli kararında :

''TCK 466. MADDESİNİN UYGULANMASINDA SUÇ UNSURU OLARAK GÖZÖNÜNDE TUTULAN SİLAH KAVRAMINA, KAVGADA ÇEKİLDİĞİ ZAMAN KARŞISINDAKİNİ OBJEKTİF ÖLÇÜLERE GÖRE KORKUTMAK NİTELİĞİNDE VE YETERLİĞİNDE BULUNAN ARAÇLAR DAHİLDİR'' demiştir.

Bu madde açısından silahın objektif korkutma niteliğini baz alan Yargıtay, kuru sıkı tabanca ile meskun mahalde ateş etme eyleminde de aynı sonuca vararak silahın korkutma niteliğini dikkate almalıydı.

Saygılarımla..