Mesajı Okuyun
Old 21-02-2011, 15:50   #3
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Meslektaşlarım,
Aşağıda ifade etmeye çalışacağım konu muhtemelen pek çok meslektaşımızın başına gelen bir durum: Borçlunun mevduatının haczi için bankaya haciz ihbarnamesi veya haciz müzekkeresi gönderiyoruz. Bankanın borçlu ile ilgili kendi alacağı varsa, “borçlunun bankamızda mevduatı olmakla birlikte, bizim rehin hakkımız olduğundan müzekkereye veya ihbarnameye itiraz ediyoruz” diyorlar ve parayı ödemiyorlar.
Giden yazı müzekkere ise malum haciz ihbarnamesi etkisi yoktur. Dolayısıyla mahkemeye gitmek imkanı yoktur. Ancak giden yazının haciz ihbarnamesi olduğunu ve bankanın itiraz ile ilgili olarak mahkemeye gitmek imkanı olduğunu düşünelim. Şimdi hukuki mesele şudur: Bizim mevcut bir icra takibimiz varken ve bankanın alacağı hakkında açılmış bir icra takibi ve haciz işlemi yokken, bankanın rehin hakkı olduğundan bahis ile itiraz etmesi haklı mıdır? Para üzerine rehin hakkı konabilir mi? Bankanın borçlu ile yaptığı rehin hakkını içeren sözleşme bizi bağlar mı?
Cevap verenlere şimdiden teşekkür ederim. Saygılarımla.




Alıntı:
Yazan Av.Nevra Öksüz
İİK m.99: "Haczedilen şey borçlunun elinde olmayıp da üzerinde mülkiyet veya rehin hakkı iddia eden üçüncü bir şahıs nezdinde bulunursa icra müdürü o şahıs aleyhine icra mahkemesine müracaat için alacaklıya yedi gün mühlet verir. Bu mühlet içinde merci hâkimliğine dava ikame edilmezse üçüncü şahsın iddiası kabul edilmiş sayılır."

Saygılar...

Sayın Öksüz'e ilaveten;

Bankacılık Kanununda rehin ve hapis hakkı nedeniyle bankaların mudiiye ödeme yapmaktan kaçınabileceği, kısıtlamaya gidebileceği açıkça vurgulanmıştır. Bu hakkın 3.kişilere teşmili evleviyetle mümkündür. Diğer yandan mevduat hesabı üzerinde rehin mümkündür. Nakit, menkul hükmündedir. (İİK.106/2) Menkul rehninin akıbetine tabidir. Bu itibarla rehin hakkının önceliği temelinde maalesef hukuka aykırı bir durum yoktur. (Diye düşünüyorum) Saygılar,

---
5411 Sayılı Bankacılık Kanunu

MADDE 61 - 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun rehinlere ve hapis hakkına, 818 sayılı Borçlar Kanununun alacağın devir ve temlikine, takasa dair hükümleri ile diğer kanunların verdiği yetkiler ve koyduğu yükümlülükler saklı kalmak şartıyla mevduat ve katılım fonu sahiplerine ödenmesi gereken tutarları geri alma hakları hiçbir suretle sınırlandırılamaz. Mevduat veya katılma hesabı sahipleri ile kredi kuruluşları arasında vade ve ihbar süresi hakkında kararlaştırılan şartlar saklıdır.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar Kurulca belirlenir.