Mesajı Okuyun
Old 25-01-2016, 18:02   #3
Av. Hande Temeltaşı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Adem Uçar
Sayın meslektaşım sorunuza cevap veren olmamış. Şimdi benden de böyle bir istek var. Siz ne yaptınız ne sonuca vardınız bilmem mümkün mü

Burada idari yargının değil, adli yargının görevli olduğu kanaatindeyim. Bu hususta aşağıdaki karar da Çocuk Mahkemelerinin görevli olduğu yönünde.
Bu kararda da dava, 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanununa 3413 s. Kanunla ilave edilen Ek 1 inci madde hükmünden yararlanmak amacıyla açılmış koruma altında kaldığının tespiti davasıdır.
Tespit istemekte hukuki yarar olduğu ve çocuk mahkemelerinin görevli olacağı ifade edilmiş. Umarım konuyu doğru değerlendirmişimdir.

T.C. YARGITAY

2.Hukuk Dairesi
Esas: 2014/27313
Karar: 2015/9268
Karar Tarihi: 05.05.2015


TESPİT DAVASI - TESPİT KARARININ ÇOCUK MAHKEMESİNDE VERİLMESİ GEREKTİĞİ - GÖREVSİZLİK KARARI VERİLMESİ GEREKİRKEN İŞİN ESASIYLA İLGİLİ HÜKÜM TESİSİNİN İSABETSİZLİĞİ - HÜKMÜN BOZULDUĞU

ÖZET: Tespit kararının çocuk mahkemesinde verilmesi gerektiğinden, mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasıyla ilgili yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.

(2828 S. K. m. 22)

Dava ve Karar: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşüldü:

Dava, davacının 05.09.1994 tarihinden reşit olarak kurumdan ayrıldığı 16.12.2005 tarihine kadar Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı'na bağlı Bolluca Sevgi Evleri Çocuk Yuvası ve Yetiştirme Yurdu’nda kaldığının tespiti istemine ilişkindir. Tespit isteği 2828 sayılı yasadan kaynaklanmaktadır. 2828 sayılı Yasa uyarınca çıkarılan Korunmaya Muhtaç Çocukların İşe Yerleştirilmesine İlişkin Tüzüğün 7 nci maddesinde "Bu tüzük hükümlerinden yararlanmak isteyenler, 18 yaşını tamamladıkları tarihten itibaren kamu kurum ve kuruluşlarına kurum aracılığıyla başvururlar. Başvuru sahibinin geçmişte bir sosyal hizmet kuruluşunda kaldığının ve korunduğunun belgelenmemesi halinde, bu hususun tesbiti mahkeme kararıyla olur" hükmü yer almaktadır. Bu hükümdeki "mahkeme" ibaresinin korunma kararının esasında yetkili olan mahkemeleri ifade ettiği açıktır. Mahkemelerin görevi kamu düzeniyle ilgilidir. Mahkemece, yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması gerekir. 24.05.1983 tarihli ve 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu (SHK)'nun 22 nci maddesinde, korumaya muhtaç çocukların reşit oluncaya kadar bu kanun hükümlerine göre kurumca kurulan sosyal hizmetler kuruluşlarında bakılıp yetiştirilmeleri ve bir meslek sahibi edilmeleri hususundaki gerekli tedbir kararının yetkili ve görevli mahkemece alınacağı düzenlenmiş ancak maddede görevli mahkeme belirtilmemiştir. ÇKK'nun 26/3 üncü maddesinde mahkemeler ve çocuk hakiminin bu Kanun ve diğer kanunlarda yer alan tedbir kararlarını almakla görevli olduğu düzenlendiğinden 2828 s. Kanun'un 22 nci maddesinde düzenlenen tedbir kararlarında da çocuk mahkemeleri görevli bulunmaktadır. İstanbul da çocuk mahkemesi bulunmaktadır. Bu durumda tespit kararının çocuk mahkemesinde verilmesi gerektiğinden, mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasıyla ilgili yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir. (HGK.'nun 16.01 2013 tarih ve 2012/2 - 563 E -2013/69 K sayılı kararı)

Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oyçokluğu ile, karar verildi.05.05.2015

KARŞI OY YAZISI

Davacı, 1987 doğumludur. 5.9.1994 tarihinden ergin oluncaya kadar Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfına bağlı Bolluca Çocuk yuvasında koruma altında kaldığını, bu hususu belgelendiremediği için, 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanununa 3413 s. Kanunla ilave edilen Ek 1 inci madde hükmünden yararlanamadığını ileri sürerek, reşit oluncaya kadar koruma altında kaldığının tespitini istemektedir. Mahkemece; "taraflar arasında tespiti istenen dönemle ilgili olarak bir uyuşmazlık bulunmadığı, davacının dava açmakta hukuki yararının olmadığı" gerekçesiyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiş, kararı davacı temyiz etmiştir.

2828 s. Kanuna 25.2.1988 tarihli 3413 s. Kanunla ilave edilen Ek 1 inci madde; reşit oluncaya kadar kuruma bağlı sosyal hizmet kuruluşlarında kalmış olan çocuklara kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam olanağı sağlamaktadır. Bu hükme dayanılarak çıkartılan ve Bakanlar Kurulunca 10.2.1995 tarihinde kabul edilerek yürürlüğe konulan "Korunmaya Muhtaç Çocukların İşe Yerleştirilmesine İlişkin Tüzük" (R.G. 2.3.1995 tarih ve 22218 sayı) hükümleri, "başvuru sahibinin, geçmişte bir sosyal hizmet kuruluşunda kaldığının ve korunduğunun belgelenememesi halinde, bu hususu tespit eden bir mahkeme karan" aramaktadır (Tüzük m. 7/1). Davacı, reşit olancaya kadar kurumda bağlı yurtta kaldığını belgelendiremediğine göre, sözü edilen istihdam olanağından yararlanabilmesi için, tespit davası açmakta hukuksal yararının bulunduğunda duraksama yoktur. Sorun, böyle bir tespit davasında, görevli mahkemenin; asliye hukuk mu aile mi, yoksa çocuk mahkemesi mi? olduğundadır.

4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4 üncü maddesi gereğince; aile mahkemeleri, aile hukukundan doğan (TMK. m. 118-395) dava ve işlerde; çocuk mahkemeleri ise, 2828 ve 5395 s. Kanun gereğince, suça sürüklenen ve korunma ihtiyacı olan çocuklar hakkında koruyucu ve destekleyici tedbir kararı almakta veya alınmış olan kararı kaldırmakta veya değiştirmekte görevlidir (5395 s. ÇKK. m. 26). Çocuk mahkemesi bulunmayan yerlerde ise, bu mahkemeler göreve başlayıncaya kadar korunma ihtiyacı olan çocuklar bakımından tedbir kararlarında aile veya asliye hukuk mahkemesi görevlidir (5395 s. ÇKK. Geçici md.1/4). Dava, koruma tedbiri alınmasına veya alınmış olan bir tedbirin kaldırılmasına ya da değiştirilmesine ilişkin olmayıp, hukuki ilişkinin tespitine ilişkindir. Davacı da "çocuk" değil yetişkindir. Bu tespit talebinin, aile ya da çocuk mahkemelerinin görevine girdiğine ilişkin bir düzenleme, ne 4721 s. kanunda, ne de 5395 s. kanunda bulunmamaktadır. Mahkemelerin görevi kanunla belirlenir (HMK. m. 1). Yorum yoluyla görevli mahkeme tayin edilemez. Davacının, tespitini istediği hukuki ilişkinin "çocukluk" dönemine ilişkin olması, davada aile veya çocuk mahkemesini görevli hale getirmez. Hukuk Muhakemeleri Kanununun göreve ilişkin genel kuralları (m. 1-4), aksine bir düzenleme bulunmadıkça tespit davaları için de geçerlidir. Buna göre, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir (HMK. m. 2/1). Yukarıda sözü edilen 3413 s. Kanunla getirilen istihdam olanağı, geçmişte sosyal hizmet kuruluşlarında reşit oluncaya kadar kalmış olanlara tanındığına göre, davacının tespit talebinin şahıs varlığı haklarına ilişkin olduğu açıktır. Öyleyse, davada Hukuk Muhakemeleri Kanununun 2 nci maddesi gereğince asliye hukuk mahkemesi görevlidir. Bu bakımdan sayın çoğunluğun davada çocuk mahkemesinin görevli olduğuna ilişkin tespitine katılamıyorum.