Mesajı Okuyun
Old 22-06-2010, 20:01   #15
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avugur
Açıklayıcı bilgileriniz için çok teşekkürler arkadaşlar..Lakin bendeki durum daha da farklı..Müvekkilimin müteveffa babası 2005 yılında GKS şeklinde bir ticari sözleşmeye kefil oluyor ve kendisi 2007 yılında vefat ediyor..Banka bu GKS'ye istinaden 2009 yılında aynı kişiye yeniden kredi kullandırıyor ve GKS'de 1.kefilin imzasını da alarak 15.000.00 TL kredi veriyor.Ancak hesap tablosunda müvekkilimin babası ölü olduğu için imzası yok doğal olarak.Ancak borçlu şahıs borcunu ödeyemiyor ve mütemerrit oluyor..Ve müteveffa kefil yerine mirasçılarına ve bu arada müvekkile adi takip yapıyor.Böyle bir durumda itiraz etmeyi düşünüyoruz.Ancak bir taraftan da GKS var...Diğer tarafta da ölü bir kefil var..Ben konuyla ilgili bir Yargıtay kararı bulamadım..Yardımcı olacak arkadaşların cevap yazmalarını bekliyorum..

Sayın meslektaşım,

Her türlü Genel Kredi sözleşmesinde değil ama Cari hesap şeklinde işleyen "Süresiz" Genel Kredi Sözleşmelerinde maalesef, belirli bir tutar için kredi açılır ve kredi kullanılıp, ödendikçe açılan kısım kadar yeni kredi kullanılabilir. Yeni kredilerden de bu tür kredi sözleşmeleri için kefilin sorumluluğu devam eder.

Ancak bu noktada size çok önemli olduğunu düşündüğüm bir Yargıtay kararını göstereceğim. Bu kararda Cari Hesap'ın niteliğine yönelik çok önemli bir tespit var. Karşılıklı alacak-borç ilişkisi yoksa, bir taraf sürekli alacaklı diğer taraf sürekli borçlu konumundaysa, ortada TTK 'da tanımlanan Cari hesap ilişkisinin olamayacağına değinen son derece doğru bir karar! Koyulaştırdığım bölüme dikkat edin lütfen.

Buradan zorlamaya çalışın. Kolay gelsin.

Alıntı:
T.C.

YARGITAY

11. HUKUK DAİRESİ

E. 1989/286

K. 1989/493

T. 3.2.1989

• TESPİT DAVASI ( Bankanın Fazla Şekilde Faize Hükmetmesi )

• BANKA HESAPLARI ( Gerek Borçlu Cari Hesabı Gerek Adi Cari Hesap Şeklinde Açılması )

• BORÇLU CARİ HESABI VEYA ADİ CARİ HESAP ( Bu Şekillerde Açılan Banka Hesapları Cari Hesap Tanımına Uymaması )

• CARİ HESAP ( Gerek Borçlu Cari Hesabı Gerek Adi Cari Hesap Şeklinde Açılan Banka Hesapları )

• KREDİ SÖZLEŞMESİ LİMİTİN AŞAN KREDİ ( Sözleşmede Belirlenen Faizin Uygulanması )

6762/m.87

ÖZET : Gerek borçlu cari hesabı ve gerek adi cari hesap şeklinde açılan banka hesapları, ttk.'nundaki cari hesap tanımına uymaz. Kredi sözleşmesi limitini aşan krediye, sözleşmede belirlenen faiz uygulanır.

DAVA : Bilsel Denizcilik Tic. Ltd. Şti. ile T.C. Ziraat Bankası T.A.Ş. Gn. Md. arasında çıkan davadan dolayı İstanbul Asliye 2. Ticaret Mahkemesince verilen 3.3.1988 gün ve 118-136 sayılı hükmü onayan Dairenin 8.11.1988 gün ve 3309-6643 sayılı ilamı aleyhinde davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, davalı bankanın, taraflar arasındaki kredi sözleşmesinden kaynaklanan hesaba, sözleşmeye aykırı olarak yüksek oranda faiz uygulandığını, üçer aylık devreler halinde hesaplanan faizin ana paraya eklenip yeniden faiz yürütüldüğünü, bu nedenle borcun fazla çıkarıldığını ileri sürerek 177.891.810 lira borçlu olmadığının tesbitini ve icra tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili savunmasında, yapılan işlemlerin usul, yasa ve sözleşme hükümlerine uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, toplanan delillere dayanılarak sözleşmede yasal faizin üzerinde faiz öngörülmüş olmasına göre, TTK.nun 1461. maddesi uyarınca, banka iskonto haddi üzerinden faiz istenebileceği, davalının da tespit ve ilan ettiği temerrüt faizini uyguladığı gerekçesiyle 31.12.1986 tarihi itibariyle davalının faiz ve gider vergisi olarak 344.339.216 lira alacaklı olduğu halde, 347.276.936 lira hesaplandığı anlaşıldığından davacının istenilen miktardan 2.937.720 lira borçlu olmadığının tesbitine, icra takibi yapılmadığından tazminat isteminin reddine dair verilen hüküm, davacı vekilinin temyizi üzerine Dairenin 8.11.1988 tarih ve 88/3309-6643 sayılı kararı ile onanmıştır. Davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

1 - 17.8.1987 tarihli ilk bilirkişi raporuna karşı davacı vekili tarafından itiraz konusu yapılan hususlar, alınan 30.12.1987 tarihli ek raporda, davalı bankanın, 1.7.1987 tarihinden itibaren uyguladığı % 66 oranında faiz ile banka muamele vergisine davacı bir ay içinde itiraz etmediğinden ve davalının faizli alacağı kesinlik kazandığı belirtilerek bilirkişi kurulunca incelenmemiştir.

Bankanın müşterisine tahsis ettiği kredi hesabı "borçlu cari hesabı" olarak adlandırılır. Müşteri bu hesabı verilen limit içinde krediler için kullanır. Ya hesaptan para çeker, havale ile temlik yapar ya da teminat mektubu, aval, kefalet gibi bankanın itibarına dayanan krediler talep eder. Müşteri hep borçlu durumundadır. Gerek "borçlu cari hesabı" ve gerek "adi cari hesap" ( küçük cari hesap ) şeklinde açılan banka hesaplarında, birincisinde kredi müşterisinin, ikincisinde bankanın alacaklı duruma geçmeleri mümkün olmadığı, bu nedenle TTK.nun 87/1. maddesinde yer alan karşılık unsuru bulunmadığı cihetle TTK.ndaki cari hesap tanımına uymaz. Bu itibarla dava konusu olayda TTK.nun 92. maddesi hükmü uygulanamayacağından, davacı vekilinin bilirkişi raporuna ilişkin itirazlarının incelenmesi gerekir.

2 - Kredi sözleşmesi limitini aşan krediye, sözleşmede belirlenen faiz uygulanır. Ek bilirkişi raporunun 3. bendinde, davalı bankanın alacağının bir bölümünün limit dışı olduğu ve yüksek faize tabi bulunduğu bildirilmişse de yüksek faizden maksadın ne olduğu açıklanmamış ve ilk raporda faizi hesaplama tarzı kontrole olanak verecek biçimde ( limiti aşan miktar veya kredi tutarı-süre-faiz nisbeti ) gösterilmemiştir.

3 - Davacının bir itirazı da 19.12.1984 tarihinden itibaren reeskont faizi yerine iskonto haddi üzerinden faizin hesaplandığına ilişkin bulunmaktadır. İlk bilirkişi raporunda faiz oranları gösterilmiş ise de, bu oranların iskonto haddi mi, yoksa reeskont oranı mı olduğu belirtilmemiştir. Sözleşmenin 30.maddesinde faizinin orta vadeli kredi faiz nisbetinin % 50 fazlası üzerinden hesaplanacağı, faiz oranları yükseldiği takdirde temerrüt faizinin bu oranlara % 50 ilave edilerek ödeneceği kabul edilmiştir. 3095 sayılı kanunun 2/3-4 maddesi hükmüne göre, temerrüt faizinin iskonto haddi üzerinden hesaplanması yanlış olup, reeskont faizi oranı, sözleşmedeki esaslara nazaran bulunacak temerrüt faizi nisbeti üzerinde ise, temerrüt faizinin reeskont faizi üzerinden hesaplanması gerekir.

Bu itibarla, yukarıda açıklanan konular hakkında bilirkişi incelemesi yaptırılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu hususların gözden kaçtığı ve kararın onandığı anlaşılmakla hükmün bozulması icabetmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Daire'nin 8.11.1988 tarih ve 1988/3309-6643 sayılı onama kararının kaldırılırak hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz ilamı,temyiz peşin ve karar düzeltme harçlarının isteği halinde karar düzeltme isteyene iadesine, 3.2.1989 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.