Mesajı Okuyun
Old 16-02-2009, 16:43   #5
Av.Özlem PEKSÜSLÜ

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas: 2008/4-156
Karar: 2008/140
Tarih: 20.02.2008
ÖZET: Memurların ve sair kamu görevlilerinin kişisel kusurlarına dayanılarak açılan davalar, Anayasa'nın 129/5 fıkrasının kapsamı içerisinde düşünülemez. Anılan maddede ve 657 s. Devlet Memurları Kanunu'nun 13. maddesinde, kamu görevlisinin, kanuni çerçeve içerisinde kalmak koşulu ile, yetkisini kullanma durumunda üçüncü kişilere verilen zararlarda öncelikle idare aleyhine dava açılabileceği öngörülmüştür. Somut olayda davacı, davalıların salt kişisel kusuruna dayanmıştır. Dava konusu edilen eylemden dolayı davacının uğradığı zararın davalının kişisel kusuru sonucu gerçekleşip gerçekleşmediğini belirlemek ve varılacak sonuca göre karar vermek gerekir.
(2709 sayılı Anayasa. m. 129) (657 sayılı DMK. m. 13) (818 sayılı BK. m. 41)
KARAR METNİ:
YARGITAY İLAMI
Taraflar arasındaki "manevi tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Uşak Asliye 2.Hukuk Mahkemesince dava dilekçesinin görev yönünden reddine dair verilen 14.12.2004 tarih ve 2004/138-427 s. kararın tetkiki davacı vekili ve bir kısım davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 29.05.2006 tarih ve 2005/7959-6252 s. ilamı ile; (.....1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla kanuna uygun gerektirici sebeplere göre davacının davalı Kocatepe Üniversitesi Rektörlüğü hakkında yerinde görülmeyen temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Davalılar Şan Öz-Alp ve Adnan Şişman hakkındaki hüküm bölümüne yönelik temyiz itirazlarına gelince; dava, haksız eylemden doğan manevi zararın tazminine ilişkindir. Mahkemece, yargı yolu bakımından görevsizlik kararı verilmiştir.
Memurların ve sair kamu görevlilerinin kişisel kusurlarına dayanılarak açılan davalar, Anayasa'nın 129/5 fıkrasının kapsamı içerisinde düşünülemez. Anılan maddede ve 657 s. Devlet Memurları Kanunu'nun 13. maddesinde, kamu görevlisinin, kanuni çerçeve içerisinde kalmak koşulu ile, yetkisini kullanma durumunda üçüncü kişilere verilen zararlarda öncelikle idare aleyhine dava açılabileceği öngörülmüştür. Somut olayda davacı, davalıların salt kişisel kusuruna dayanmıştır. Dava konusu edilen eylemden dolayı davacının uğradığı zararın davalının kişisel kusuru sonucu gerçekleşip gerçekleşmediğini belirlemek ve varılacak sonuca göre karar vermek gerekirken, anılan davalılar yönünden de görevsizlik kararı verilmiş olması doğru değildir.
Öte yandan adı geçen davalılar gerçek kişi olup gerçek kişiler aleyhine idari yargı yerinde dava açılamaz. Bu yönünde gözetilmemiş olması ayrı bir bozma nedenidir....) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDENLER : 1- Davacı vekili
2- Davalılar Adnan Şişman ve Şan Öz Alp vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici sebeplere ve özellikle, Anayasanın 129/5. maddesi gereğince memurların ve sair kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken meydana gelen zararlara ait davaların idare aleyhine dava açılabilmesinin, eylemin hizmet kusurundan kaynaklanmış olması koşuluna bağlı bulunmasına; dava dilekçesinde sıralanan maddi olguların davalının salt kişisel kusuruna dayanıldığını göstermesi karşısında öncelikle bu iddia doğrultusunda delillerin toplanıp değerlendirilerek sonuca varılmasının gerekmesine; davalılardan üniversite hakkında kararın kesinleşmiş olmasına; Hukuk Genel Kurulu'nun 15.11.2000 tarih ve 2000/4-1650 E. 2000/1690 K; 26.09.2001 tarih ve 2001/4-595 E. 2001/643 K.; 29.03.2006 tarih ve 2006/4-86 E. 2006/111 K.; 20.09.2006 tarih ve 2006/4-526 E. 2006/562 K.; 17.10.2007 tarih ve 2007/4-640 E. 2007/725 K.; 31.10.2007 tarih ve 2007/4-800 esas, 2007/797 karar s. ilamlarında da aynı ilkenin vurgulanmış olmasına göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
Bu sebeple direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekili ile davalılar Adnan Şişman ve Şan Öz Alp vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarda gösterilen sebeplerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istem halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 20.02.2008 gününde, oyçokluğu ile karar verildi.
Kaynak: Corpus Arşiv
[Copyright © Ced Dağıtım Medya Yazılım - Corpus Mevzuat ve İçtihat Programı]