Mesajı Okuyun
Old 19-07-2011, 08:26   #21
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Hulusi Metin
Bu iddia;
Hukukun, yasalar eliyle sınırlamadığı eylemlere, bireysel ahlâk anlayışı ile konulmuş bir ipotektir....

Tartışma konusu "Hukuk ve Ahlak" bağlamında hukuk da bunu önlemek için vardır...

19 no.lu mesaj bağlamında yaptığınız saptamaya katılıyorum.

Ahlaktan kastımız genel, kapsayıcı, öznel değer yargılarından arınmış, zümrevi olmayan toplumsal ahlak anlayışıdır. Ahlakçılık hiç değildir.

Hukuk, ahlaka boyun eğmez; hukuk yapım sürecinde ondan yararlanır sadece. Tabiyet ilişkisini doğru kuralım...

Bireysel etik ve/veya belli bir inanç/görüş grubu olarak doğru bulmadığımız davranışları sosyal bir yaptırım olarak "kınamak" "tasvib etmemek" hakkına sahibiz.

Ancak, seküler hukuk bu düşüncemize her zaman, hatta çoğu zaman eşlik etmeyecektir; bunu da bilelim.

Bireysel ve zümrevi ahlakın içeriğini çoğunlukla insan-üstü öğeler (din) belirler ve doldurur. Bunlar ise "kendince doğrulardır."

Hukuksal ahlakın, ya da daha doğru deyişle "hukuksallaşmış ahlak"ın içeriğini ise birlikte yaşama zorunluluğu ve bireylerin hukuksal menfaatleri ile bunların korunması oluşturur. Bunlar ise toplum yaşamının belirlediği gereksinim ve tezahürlerle zaman içinde oluşmuştur.

Bu sebeplerle, hukukun seküler (dünyevi) ve laik kalması fevkalade mühim, olmazsa olmaz bir gerekliliktir.

Yaşam karşısındaki "duruş"umuzu her çeşit ve renk insan için bağlayıcı olan hukuka da benimsetmeye çalışırsak işler karışır..

Saygılarımla.