Mesajı Okuyun
Old 24-09-2006, 01:46   #18
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

İlgili tüm yasal normlar ortaya konulmuşken ve derin devlet olgusu da artık neredeyse somut bir biçimde varlığını hissettirirken mevcut yapı içerisinde bağımsız hakim veya savcıdan bahsedilemeyeceği ortada. Her hangi bir alakasız dava sonucuna göre AİHM'ye gitmeye kalksanız yalnızca yukarıda sunulan maddeleri dilekçenize ekleseniz. Büyük olasılıkla her davada Türkiye tazminat ödemek durumunda kalacaktır. Zira o 1+1 yürütmeyi temsil eden üyenin ilke olarak çekimser oy da kullansalar, şeklen de olsa bir baskı unsuru olarak mide bulandırıcı olmadığı hiçbir biçimde savunulamaz. Bir madde de ben ekleyeyim.

Alıntı:

B. Hakimlik ve savcılık teminatı
Madde 139 - Hakimler ve savcılar azlolunamaz, kendileri istemedikçe Anayasada gösterilen yaştan önce emekliye ayrılamaz; bir mahkemenin veya kadronun kaldırılması sebebiyle de olsa, aylık, ödenek ve diğer özlük haklarından yoksun kılınamaz.
Meslekten çıkarılmayı gerektiren bir suçtan dolayı hüküm giymiş olanlar, görevini sağlık bakımından yerine getiremeyeceği kesin olarak anlaşılanlar veya meslekte kalmalarının uygun olmadığına karar verilenler hakkında kanundaki istisnalar saklıdır.
Maddede hakimlik ve savcılık teminatı düzenlenmiştir. Eksiklik buradadır. Hakimlik teminatının en önemli öğelerinden biri olan "Coğrafi Teminat" burada düzenlenmiş değildir. Oysa öykündüğümüz batılı ülkelerde bu teminat kesin olarak düzenlenmiş ve hakim-savcıların kendisi istemediği sürece görev yerinin değiştirilemeyeceği kurala bağlanmıştır. Bizde ise henüz böyle bir ilkenin gerekliliğine dair bilincin hukuk camiasında dahi bulunmadığı anlaşılmaktadır ki, yasama organında olsun.