Sormayın kadınlar zeki, ne zeki hem de!. Erkek yıllardır aldatıyor, yetmiyor kaba tabirle 'metres' tutuyor, iki kadınlı hayatı, din, örf kisvesi altında kadına dayatmaya çalışıyor,bizim zeki kadın kocam da kocam diyor. Kocasına değil de yuva yıkan diğer kadına sarıyor. Kocası aslında çok masumdu da, hep o kötü kadın bozdu bu mutlu! yuvayı. Hala boşansam mı boşanmasam mı diye düşünüyor bizim zeki kadın. Bir şans daha, bir şans daha kocaya.

Bizim zeki kadın, erkeğin damarı kabardıkça şiddet görüyor. Orası burası morarıyor. ' Kocamdır yapar' diyor, ' aslında iyi biridir ama biraz sinirli' diyor. Dün dayak yediğinin bugün koynuna giriyor. Zeki kadın yatakta da kocasını uçuruyor ama ( genel olarak ) kendi uçamıyor, yarım kalıyor.

Bizim zeki kadın çalışıyor hatta para getiriyor. Ama kafasının çalışmadığını kendi bile öylesine kabullenmiş ki, maaşını kocasının eline sayıyor, çoğunun maaşını çektiği bankomatları kocasının cebinde geziyor, zeki kadının canı birşey almak istese, çocuk gibi kocasından, aslında kendi parası olan parayı alıyor , sorunca ' erkek o para işlerine o bakıyor ' diyor.

Zeki kadının kocasının çok keskin gözleri var. Etrafta bir dekolte, bir yırtmaç görünce çekinmeden bakabiliyor, hatta çok arsızları ' maaşallah, hepsi senin mi ' tarzından laf atıyor. Ama zeki kadın örtünüyor da örtünüyor. Açıkta hiçbir yanı kalmıyor. Sorunca ' kocam kıskançtır' diyor.

Bizim zeki kadın kocasını sevmiyor adeta tapıyor. Onu eve bağlamak için her dediğini yapıyor, geyşanın Türk versiyonu. (Kör olasıca koca da eve bağlanmak ne kelime, gözü hep dışarıda.) Hatta bazı zeki kadınlar evliliği kötüye gidince çocuk sayısını arttırıyor. Boy boy çocuklar getiriyor dünyaya. Zeki kadın kırkına varmadan sarkıyor, buruşuyor, deforme oluyor, ağzında sağlam dişler tek tük kalıyor. Sorunca ' beni alan almış, bu vakitten sonra benden ne köy olur ne kasaba' diyor.