Mesajı Okuyun
Old 28-05-2009, 10:19   #50
Adli Tip

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Saim
Bana göre (Adli Tip'ten bu noktada ayrılıyorum!) Kanun metni çok açık olmasına rağmen, ne yazık ki iyi bir hukuki metin değil! İhtimalleri kucaklayamayan başarısız bir metin olarak ortada duruyor. Bu kötü metni görmezden gelmek kolay yol olur diye düşünüyorum. Bu anlamda Adli Tip'e katılıyorum.

Alıntı:
Kanun No: 4080507
Boşta Gezenlerin Oyalanmalarının Usul ve Esasları Hakkında Kanun
Kabul Tarihi: 31 Şubat 2950

Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı: 32 Şubat 3950 - Sayı: 2(mükerrer)



Madde 41-

Davayı kazanan tarafa fi tarihinden itibaren her bir yıl için 1 külçe altın verilir.





Saim Abi,

Yukarıdaki farazi kanun maddesi gayet açık. Kanun gayet açık ve anlaşılır ancak, fi tarihinden hangi tarihin kastedildiğini kimse bilmiyorsa, “yasayı uygulayalım, yorum yapmayalım” demenin de çok anlamı olamaz.

Bizim malum madde de açıkça ve anlaşılır bir şekilde diyor ki, “süre, kesinleşmiş kararın tebliğiyle başlar.”

Biz, kararı, kesinleşmeyi, kesinleşmişi, tebliği biliyoruz. Ancak, -temyiz edilmeksizin- “kesinleşmiş kararın tebliği” nasıl yapılır, kim yapar, kime yapar, usulü nedir, süresi var mıdır, bilmiyoruz. (En azından ben bilmiyorum.)

İlgili madde, bunu açıklamamış. İş Kanununun hiçbir yerinde yazılmamış. İş Mahkemeleri Kanununda yok, HUMK’ta yok…

Yasa, “bu tebliğ yapılacak” diyorsa(ki diyor ) , yapılacak.

Baskın görüş diyor ki, madem ki bu tebliğin usulüne ve süresine ilişkin bir düzenleme yok. Bu her zaman yapılabilir.

Ben de diyorum ki, karara ihtiyacı olan davacı tarafın, kesinleşmeyi takip etmesi ve kesinleşmeden sonraki 10 iş günü içinde başvurması yasanın ruhuna, amacına ve hakkaniyete daha uygun düşer.

Yasa, davacı işçiye “kendi açtığın davanın sonucunu da takip et” dememiş. Yorum yoluyla böyle bir görev yüklenmesi uygun mu derseniz, elbette eleştiriye açık bir durum. Nitekim eleştiriliyor.


Saygılar,