Mesajı Okuyun
Old 24-06-2008, 12:56   #4
Av.H.Sancar KARACA

 
Varsayılan

Acem Kızı:
Malazgirt savaşı sonrası Orta Asya’dan göç eden Türkmen boylarından Acem Obası (Acem1)Türkmenler göç ederken İran'dan geçtiği için acem denilir (2)Iran'da yaşayan Azerilere verilen ad) adlı bir grup, Kırşehir civarına geldiklerinde yerleşmek için kendilerine bir yer aramaya başlarlar. Aşiretin bir çok obası, tokluların (bir yaşında koyun yavrusu, kuzunun büyüğü), koyunların bulunduğu bu güzel yere yerleşmeye karar verirler.Burası Kırşehir’in Kızılırmak kıyısındaki (bugün kasaba olan) Toklumen köyüdür. Buraya yerleşen grubun adı Acem Obası’dır. Burada yaşayıp bir ara obasını terk eden acem kızının öyküsü Toklumen’li Aşık Said’in telinde Acem Kızı türküsü olmuştur.
Rivayet odur ki;
Acem kızı, görenleri kendine hayran bırakacak güzellikte biriydi. Bembeyaz bir teni , simsiyah saçları , toprak rengi gözleri vardı. Her zaman o iri gözlerine çekik çekik sürmeler süslerdi. Her ne kadar çok hareketli gibi görünse de bir hüzün vardı gözlerinde gülümserken bile gitmeyen bir hüzün.
Ali hep ovaya çalışmaya gittiğinde görürdü onu. Öyle güzeldi ki, kendini bakmaktan alıkoyamazdı. Bir yandan işini yapar bir yandan da sessizce ovanın ortasında açan çiçeği izlerdi. Acem kızı ara sıra başını kaldırır ve Ali'nin gözlerinin içine bakardı. Dudaklarında anlık bir gülümseme olur, sonra başını öne eğerdi. Bu bakış Ali’yi yer bitirir, gülümsesi ise dünyaya bedeldi.
Geceler boyu Ali Acem Kızı’ nı göreceği sabahları bekler ve heyecandan uyuyamazdı. Bir gün tüm cesaretini topladı onunla konuşmaya karar verdi. Uygun zamanı bekledi ve onu yalnız kaldığı bir an yakaladı ve “ dur Acem Kızı korkma” dedi. “Seni her gün izliyorum gel benim sevdiğim ol” der demez Acem Kızı’nın gözlerinden bir damla yaş aktı ve koşarak uzaklaştı Ali'nin yanından.Ali anlam verememişti bu gözyaşlarına.
O günden sonra Acem Kızı hiç gelmedi. Ali korktu ona bir şey mi oldu diye. Çok sonra öğrendi ki sevdiği kız başka bir köye ve üstelik yaşlı bir adama başlık parası için gelin verilmişti. Artık yaşamak anlamsız geliyordu Ali’ye. Ali günlerce ovada dolaştı ve bu türkü döküldü dudaklarından her soluğunda Acem Kızı diye haykırdı...
Acem Kızı bu türküyü duydu mu ya da Ali'nin bu türküyü kendisine yazdığını biliyor mu bilinmez ama bizler yıllardır söyler ve yaşarız bu yarım kalan sevdayı.



Çırpınıp da şan obaya çıkınca
Eğlen şan obada kal Acem Kızı
Uğrun uğrun kaş altından bakınca,
Can telef ediyor gül Acem Kızı

Seni seven oğlan neylesin malı,
Yumdukça gözünden döker mercanı.
Burnu fındık ağzı kahve fincanı,
Şeker mi şerbet mi, bal Acem Kızı


(Sevgi.name. Türkü Öyküleri ve Toklumen Web sitesinden)
Not:
Bazı kaynaklarda, türkünün aslının Sarıkamışlı Aşık Canani’ye, bazı kaynaklarda Sivaslı Aşık Hüseyin’e ait olduğu kaydı vardır. TRT Müzik Dairesi yayınlarında derlemenin Osman ÖZDENKÇİ tarafından yapıldığı bilgisi vardır.

(Uygun bir zamanda da, memleketimin en tanınmış türkülerinden ve Sn Atahun'un çok sevdiğini bildiğim -halâ yazılmamış olursa- Zahidem türküsünü buraya taşımak isterim )