Mesajı Okuyun
Old 17-11-2019, 13:22   #3
Av.Dursun KARACA

 
Varsayılan

Adli yargı açısından bir şüphe yok. Ancak, idari yargılama usulünde durumun farklı olduğu kanaatindeyim. Buna örnek Bölge İdare Mahkemesi kararı aşağıdadır. Adli yargıda olduğu gibi olsaydı, maddi tazminat miktarı açısından bu karar istinafa bile gelemezdi. Maddi manevi ayrımı yapılmadan hem istinafa gelmiş, istinaf incelemesi yapılmış, temyiz yolunun açık olduğuna da karar verilmiş. Kısacası toplam tazminat miktarı esas alınmış.


T.C.
ANKARA
BÖLGE İDARE MAHKEMESİ
ONUNCU İDARİ DAVA DAİRESİ
Esas : 2017/597
Karar : 2017/598
Tarih : 21.06.2017
İSTEMİN ÖZETİ : Davacıların müşterek çocuğunun, 29.10.2014 tarihinde Ankara Zekai Tahir Burak
Hastanesi'nde doğumu sırasında ölümü nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen 1.000,00 TL maddi, duyulan
elem ve ızdırap karşılığı 350.000,00 TL manevi tazminatın, idarenin ağır hizmet kusuru bulunduğu ileri
sürülerek olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazminine hükmedilmesi istemiyle açılan
davada; dosyada bulunan bilgi ve belgeler, Adli Tıp Kurumu 1.İhtisas Kurulu raporu ve sağlık
hizmetlerinin bünyesinde risk barındıran özelliği birlikte değerlendirildiğinde, davacıların müşterek
çocuğunun doğum sırasında ölümü olayında davalı idarenin hizmet kusurunun bulunmadığının anlaşıldığı
gerekçesiyle davanın reddine ve davacıların dava dilekçesi ekinde sundukları muhtarlıkça düzenlenmış
fakirlik belgelerinde, bağlı maaşlarının bulunmadığı, yardıma muhtaç suretle geçindikleri, fakir ve yardıma
muhtaç oldukları belirtildiği ve bu nedenle yargılama giderlerinin tahsilinin davacıların mağduriyetine
neden olacağı, davacıların, idare lehine hükmedilecek vekalet ücreti de dahil olmak üzere tüm yargılama
giderlerinden muaf tutulmasına davalı idare için hükmedilen vekalet ücretinin hazineden karşılanmasına
ilişkin olarak Ankara 10. İdare Mahkemesi'nce verilen 09/01/2017 gün ve E: 2015/1281, K: 2017/40 sayılı
kararın, davacılar vekili tarafından, doğum sırasında müvekkilinin çocuğunun başının koparılarak
öldürülmesinde ağır kusurları olan doktorların, yanlış ve eksik değerlendirmelere dayanan Adli Tıp
Kurumu raporuyla kusursuz sayılmasını ve aklanmasını kabul etmelerinin mümkün olmadığı, davalı
Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu vekili tarafından ise davalılar lehine hükmedilmiş olan vekalet ücretinin
Hazineden ödenmesinin usul ve hukuka aykırı olduğu, davacılar tarafından ödenmesi gerektiği, bu
nedenlerle, hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kaldırılması istenilmektedir.
DAVACI SAVUNMASININ ÖZETİ : Savunma verilmemiştir.
DAVALI TÜRKİYE KAMU HASTANELERİ
KURUMU SAVUNMASININ ÖZETİ : Dava konusu işlemin, konu ile alakalı bulunan mevzuat hükümleri
çerçevesinde usule ve hukuka uygun olarak tesis edildiği, bu nedenle, mahkeme kararında hukuka aykırılık
bulunmadığı ileri sürülerek, istinaf isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
DAVALI SAĞLIK BAKANLIĞI
SAVUNMASININ ÖZETİ : Savunma verilmemiştir.
MÜDAHİL (DAVALI YANINDA)
SAVUNMASININ ÖZETİ : Karara esas alınan bilirkişi raporunun bilimsel bilgiler ışığında hazırlanmış
olduğu, bu nedenle, mahkeme kararında hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek, istinaf isteminin
reddi gerektiği savunulmuştur.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10.İdari Dava Dairesi'nce 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu'nun 334'üncü maddesindeki koşulların gerçekleştiğinden davacıların adli yardım isteği kabul
edilmek suretiyle dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü:
Ankara 10. İdare Mahkemesi'nce verilen 09/01/2017 gün ve E: 2015/1281, K: 2017/40 sayılı karar usul ve
hukuka uygun olup kaldırılmasını gerektiren bir neden bulunmadığından, tarafların istinaf istemlerinin
reddi ile anılan kararın ONANMASINA, aşağıda dökümü yapılan 151,70-TL istinaf yargılama giderinden
davacıların 6100 sayılı Kanunun 339. maddesi uyarınca muaf tutulmasına, davalı idarelerden Türkiye
Kamu Hastaneleri Kurumu tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 2577
sayılı Yasanın değişik 46. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 30
gün içerisinde Danıştay 15. Dava Dairesine temyiz yolu açık olmak üzere, 21.06.2017 tarihinde oybirliğiyle
karar verildi.