Mesajı Okuyun
Old 19-11-2011, 11:29   #9
İlhan_ERDEN

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.alper tunker
vadesi geçmiş bir senedin anılı ibare karşısında iyiniyetle iktisap edildiği bence ileri sürülemez

Alıntı:
av.alper tunker sayın coldplayer
müvekkilinizin senedi vadesi geldiğinde sonradan ciranta konumunda olduğunu öğrendiğiniz firmaya ödediğini söylediğinize göre vadesi geçmiş bir senedi alan firmanın iyi niyetinden bahsedilemez diye düşünüyorum

6762 TTK md 599/1 :" Poliçeden dolayı kendisine müracaat olunan kimse keşideci veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya mevcut olan münasebetlere dayanan defileri müracaatta bulunan hamile karşı ileri süremez; meğer ki, hamil, poliçeyi iktisabederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun."

Yargıtay 12. H.D. 2008/3294 E. 2008/5808 K. 24.03.2008 Tarih : “…Adı geçen hamilin senedi lehtar …'nın beyaz cirosu ile eline geçirdiği ve yetkili hamil olduğu görülmektedir. TTK'nın 690. maddesinin göndermesi ile bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı Kanun'un 599. maddesi gereğince, keşideci borçlu lehtara karşı ileri sürebileceği şahsi def'ilerini iyi niyetli hamile karşı ileri süremez. Hamil ve takip alacaklısı Ferhat'ın bonoyu iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket ettiği de iddia ve ispat edilemediğine göre, borçlunun kötü niyet iddiası sabit olmadığından istemin reddi…”

Yargıtay 19. H.D. 2008/1677 E. 2008/3416 K. 03.04.2008 Tarih : “…Kambiyo senetleri ile ilgili bedelsizlik defi senet lehtarına karşı ileri sürülebilecek bir defidir. Senedi ciro yoluyla devralanlara karşı ileri sürülebilmesi için devralan hamilin senedi devralırken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olması gerekir. Mahkemece davacıların davalının kötü niyetli olup olmadığı konusundaki delilleri değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın kabulünde isabet görülmemiştir…”

Yargıtay 19. H.D. 2007/2420 E. 2007/8004 K. 21.09.2007 Tarih : “… TTK. nun 599. maddesi hükmüne göre; kendisine müracaat olunan kimse keşideci veya önceki hamillerden biri ile kendi arasında doğrudan doğruya mevcut olan münasebetlere dayanan def'ileri müracaatta bulunan hamile karşı ileri süremez, meğerki, hamil poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun. Bu durumda keşideci lehdarla olan ilişkiden doğan def'ilerini TTK. nun 599. maddesinde aranan koşullar gerçekleşmediği takdirde hamile karşı ileri süremez.Mahkemece TTK. nun 599. maddesinde aranan koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği karar yerinde tartışılmadan eksik inceleme ile hamil M.M.T. 21.9.2007 hakkında yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir...”

Yargıtay 12. H.D. 2007/5061 E. 2007/6272 K. 02.04.2007 Tarih : “…Takip alacaklısı dayanak senette lehtardan ciro yoluyla senedi alan ciranta konumunda olup, teminat ibaresi bulunan senedi ciro yolu ile alması halinde dahi TTK. nun 690. madde göndermesi ile bonolarda uygulanması gereken 599. madde hükmü karşısında bonoyu iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket ettiğine delil sayılamaz. Bu durumda lehtarla arasındaki doğrudan doğruya mevcut olan münasebete dayanan def'ilerin takip alacaklısı ciranta hamile karşı ileri süremeyeceği düşünülmeksizin…”

Yargıtay 12. H.D. 2006/12193 E. 2006/15534 K. 13.07.2006 Tarih : “…Takip alacaklısı hamil konumundadır. Çek keşidecisi ile lehtar arasındaki temel borç ilişkisinden kaynaklanan def'iler, iyi niyetli hamile karşı ileri sürülemez. Hamilin bilerek borçlunun zararına hareket etmiş olduğu da iddia ve ispat edilmiş değildir (TTK'nun 730/5 göndermesi ile çeklerde de uygulanan 599. maddesi hükmü uyarınca)...”

Yargıtay 12. H.D. 2006/19331 E. 2006/22681 K. 30.11.2006 Tarih : “…TTK' nun 730/5. maddesi göndermesi ile çekler hakkında da uygulanması gereken aynı yasanın 599. maddesinde yer alan <poliçeden dolayı kendisine müracaat olunan kimse keşideci veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya mevcut olan münasebetlere dayanan def' ileri müracaatta bulunan hamile karşı ileri süremez. Meğerki, hamil poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun> hükmü gereği takip konusu çekin lehtarı ile keşidecisi arasındaki ilişki hamile karşı ileri sürülemez. Somut olayda, lehine çek keşide edilenlerin çekin karşılığı olan malı vermediklerinden dolayı alacaklı olmadıklarını ve çekleri iade edecekleri beyanını içeren taahhütname çeki ciro yolu ile eline geçirmiş, taahhütname altında imzası bulunmayan ve başka bir nedenle taahhütten haberdar olduğu belirlenemeyen takip alacaklısı M.'a ileri sürülemez. Söz konusu taahhütname lehtar ile keşideci arasındadır…”

Yargıtay 12. H.D. 2005/408 E. 2005/3355 K. 21.02.2005 Tarih : “…Borçlu vekili tarafından icra mahkemesine sunulan itiraz dilekçesinde diğer itiraz ve şikayet nedenleri yanında, bono bedelinin senet lehdarına ödendiği de ileri sürülmüş ve takibin iptali isteminde bulunulmuştur. TTK.nun 690. maddesinin göndermesi ile bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı kanunun 599. maddesi gereğince, bonodan dolayı kendisine müracaat edilen kimse önceki hamillerden birisiyle kendisi arasında doğrudan doğruya mevcut olan münasebetlere dayanan şahsi defilerini yetkili hamile karşı ileri süremez. Borçlunun açıklanan nitelikteki definin geçerli olabilmesi için hamilin bonoyu iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket ettiğinin takip hukuku açısından geçerli yazılı bir belge ile kanıtlanması zorunludur…”

Yargıtay 19. H.D. 2005/7233 E. 2006/1962 K. 01.03.2006 Tarih : “…Davalı K. takip ve dava konusu bononun ciro yoluyla hamili olup, bonoyu iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket ettiği iddia ve ispat edilmediğinden (TTK'nun m. 599) davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir…”

Yargıtay 19. H.D. 2005/2061 E. 2005/12330 K. 09.12.2005 Tarih : “…Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici nedenlere ve özellikle davalının TTK.nun 599. maddesi gereğince, dava konusu çekleri bilerek borçlunun zararına hareketle iktisap ettiği kanıtlanamadığından…”

Yargıtay 12. H.D. 2005/857 E. 2005/4945 K. 10.03.2005 Tarih : “…TTK.nun 690. madde göndermesi ile aynı kanunun 599. maddesi gereğince keşideci ile lehdar arasında doğrudan olan ilişkilere dayalı defiler müracaat eden hamile karşı ileri sürülmez. Takibe konu bono kapsamından takip yapan alacaklı … Bankasının yetkili hamil olduğu anlaşılmaktadır. Hamilin takip konusu senedi iktisap ederken borçlunun zararına hareket ettiği dolayısıyla kötü niyetli hareket ettiği ispatlanamadığından itirazın reddine karar verilmesi gerekirken…”


TTK md. 599/1 hükmü ve Yargıtay içtihatları gereği, keşidecinin, ödeme iddiasını, senedi ciro yolu ile devralan iyiniyetli alacaklıya karşı ileri süremeyeceğini, bu iddianın ileri sürülebilmesi için şartın, senedin iyiniyetli olarak iktisap edilmediğinin ispatlanması olduğunu, bononun, sadece vadeden sonra ciro yoluuyla devralındığı iddiasının, başlı başına, kötüniyetin varlığı için yeterli ispat sebebi sayılamayacağını düşünmekteyim.

Yine ;

Yargıtay H.G.K. 2006/12-683 E. 2006/687 K. 08.11.2006 Tarih : “…Bozma ve direnme kararlarının içerik ve kapsamları itibariyle Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, takip alacaklısı davalının senedi müteaddit cirolardan sonra devralmış olması, davacılar ile dava dışı satıcı arasındaki sözleşmelerde taraf durumunda bulunmaması ve anılan sözleşmelerin kendisine yönelik herhangi bir yükümlülük de içermemesi karşısında; davacı borçluların sair itirazlarının incelenmesi ve ortaya çıkacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesinin gerekli olup olmadığı, takibe dayanak bononun, lehtarınca vadeden sonra ciro edildiğinin, o nedenle de uyuşmazlığın alacağın temlikine ilişkin hükümlere göre değerlendirilmesi gerekeceğinin kabul edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Davalı şirket vekilince davacılar ve ayrıca dava dışı M. aleyhine, 30.12.2003 günlü takip talebiyle kambiyo senetlerine mahsus yolla başlatılan İcra takibine konu 05.06.2000 tanzim, 30.12.2000 vade tarihli ve 58.000 USD bedelli, <malen> kaydını taşıyan bono lehtarının dava dışı M. olduğu, lehtarınca dava dışı I.'ye, onun tarafından dava dışı T.Ö.'ye ciro edildiği, onun da davalı şirkete ciro ettiği, ciro zincirinden anlaşılmaktadır. Ciroların tümü tarihsizdir.

Davada, lehtar M.'nin bonoyu vadeden sonra ciro ettiği ileri sürülmüş; yerel mahkeme de, birtakım vakıaları yorumlamak suretiyle bu iddianın doğruluğunu benimsemiş ve uyuşmazlığa alacağın temliki hükümlerinin uygulanması gerektiğini kabul etmiştir.
Bu noktada konuya ilişkin yasal düzenlemeler hakkında kısa bir açıklama yapılmasında yarar görülmüştür.
Ciro, sadece kambiyo senetleri yönünden söz konusu olabilen bir işlemdir. Herhangi bir nedenle kambiyo senedi niteliğini taşımayan veya bu vasfım sonradan kaybeden, dolayısıyla adi senet niteliğinde olan bir senet, ancak Borçlar Kanunu'nun 162. ve sonraki maddelerinde düzenlenmiş olan alacağın temliki hükümlerine tabi olarak temlik edilebilir.
Türk Ticaret Kanunu'nun 602/1. maddesine göre, kural olarak, vadenin geçmesinden sonra yapılan ciro, vadeden önce yapılmış bir cironun hükümlerini doğurur. Ancak, yine aynı maddeye göre, ödenmeme protestosundan veya bu protestonun düzenlenmesi için öngörülen sürenin geçmesinden sonra yapılan ciro, alacağın temliki hükümlerine tabidir. Maddenin 2. fıkrası ise, tarihsiz cirolarla ilgili bir düzenlemeyi taşımaktadır. Bu fıkraya göre, aksi sabit oluncaya kadar tarihsiz bir ciro, protestonun düzenlenmesi için öngörülen sürenin geçmesinden önce yapılmış sayılır.
Başka bir ifadeyle, Türk Ticaret Kanunu'nun 602/2. maddesine göre, eğer ciro tarihsiz ise (uygulamada yerleşmiş terimle ortada bir <beyaza ciro> varsa), aksi sabit oluncaya kadar, bu cironun vadeden önce yapılmış olduğu yönünde kanuni bir karine mevcuttur.
Belirtilmelidir ki, herhangi bir uyuşmazlıkla ilgili kanuni karinenin bulunduğu hallerde, söz konusu karinenin öngördüğü durumun tersini ispatlama yükümlülüğü, her zaman onu ileri süren tarafa aittir.
Somut olayda, takip dayanağı bonodaki tümü tarihsiz olan müteaddit cirolardan ilkinin (lehtar tarafından yapılan cironun), 30.12.2000 vade tarihinden daha sonra yapıldığı davacı takip borçlularınca ileri sürülmüştür. O halde, davacı taraf bu iddiasını ispatlamakla yükümlüdür.
Görülmekte olan davada, davacı taraf, bu iddiasını somut delillerle ispat edememiştir. Bu durumda, Türk Ticaret Kanunu'nun 602/2. maddesi uyarınca takip konusu bonodaki cironun vadeden önce yapıldığının, ortada geçerli bir ciro bulunduğunun, uyuşmazlığa alacağın temliki hükümlerinin uygulanamayacağının kabulü gerekir. Bu kabulün sonucu olarak da, Türk Ticaret Kanunu'nun 599. maddesindeki açık hüküm uyarınca, keşideci durumundaki davacıların, dava dışı bono lehtarı ile kendileri arasındaki sözleşme ilişkisine dayanarak, o sözleşmelerde taraf durumunda bulunmayan takip alacaklısına karşı, bononun teminat olarak düzenlendiğini ileri sürmelerine olanak yoktur. Yerel mahkemenin aksi yöndeki kabulünde bu nedenle isabet görülmemiştir….”


Sözkonusu H.G.K. kararında da belirtildiği üzere, cironun vadeden sonra yapıldığı ispatlanamıyor ise (kaldı ki soruda, ödemeden sonra ama süresi içerisinde protesto edildiği de belirtilmiş), uyuşmazlığa, alacağın temliki hükümleri tatbik edilemez. Bunun neticesi olaraak da, uyuşmazlığa TTK md. 599/1 hükmünün uygulanması gerekir. TTK md. 599/1 hükmü ise yeterince açık olduğundan, kötüniyeti ispat edilemeyen (ciro yoluyla bonoyu devralan) takip alacaklısına karşı, lehdara ödeme def'i ileri sürülemez.


Bu sebeplerle, konu başlığındaki uyuşmazlıkta, takip alacaklısına karşı açılacak olan (sadece verilen bilgilere istinaden) bir menfi tespit davasında, davacının, olumlu bir neticeye ulaşmasının çok mümkün olmadığı kanaatindeyim. Saygılar...