Mesajı Okuyun
Old 26-02-2013, 16:00   #59
janveljan

 
Dikkat

Alıntı:
Yazan Admin
İstanbul Anadolu Adalet sarayı ile ilgili açılışa dönemine yönelik izlenimlerim:

1- Binanın asansörlerini kalabalık nedeniyle kullanmanız imkansız, yürüyen merdivenlerin çoğu çalışmıyor ve inanılması güç ama bu nedenlerle adliyenin en kalabalık yeri yangın merdivenleri! Tabii Avrupa'nın en büyük adliyesinde işlerinizi yangın merdivenleri aracılığıyla çözmek durumunda kaldığınızda 3 kuşak geriden gelen gizli bir kalp rahatsızlığınız dahi, size en kısa zamanda Kalp Krizi olarak geri dönecektir, bu bağlamda İstanbul Anadolu Adliye Sarayının İstanbul Barosu avukatları üzerinde ciddi bir "nüfus planlaması" etkisi yapması kaçınılmaz.

2- Adliyenin metro istasyonundan, duruşma salonunun kapısına gitmeniz mahkemenin adliye içindeki yerini biliyorsanız 30 dakika, bilmiyorsanız 60 dakika kadar zaman alabiliyor. Bu şekilde duruşmaların kaçırılması suretiyle düşecek dava dosyaları Türk Adli Sisteminin yükünü ciddi şekilde hafifletecektir.

3- Adalet Sarayımızın inşasının sadece Adalet Bakanlığının koordinasyonu ile yapıldığını sanmıyorum. Spor Bakanlığı da mutlaka görüş bildirmiş olmalı. 80'li yıllarda TRT'de yayınlanan Beyaz Gölge dizisi Türkiye'de basketbolu nasıl patlattıysa, bu Adliyenin de maraton, dekatlon, triatlon ve diğer benzer güç ve dayanıklılık isteyen sporlar üzerinde benzer bir devrimsel etki yapacağına eminim. 2050'li yıllarda bu sporlarda alacağımız olimpiyat madalyası sahiplerine bakın, mutlaka anne/babaları İstanbul'da dava açmış çıkacak.

4- Bir vatandaş olarak o Adliyeye gelip dava açmaya çalıştığınızı düşünemiyorum. Bir defa Avrasya Maratonunda dereceniz yoksa, hiç bu işe kalkışmayın. Kalkışanların yarısı falan da ortada pes edecektir mutlaka. Bu da tabii adli sistemdeki dosya sayımızda ciddi bir iyileşme anlamına gelecektir.

5- Merdivenlerin konumları enteresan. Bulunduğunuz kalemin tam bir üstündeki kalemde bir işiniz var diyelim. Biraz yüksek ama ben size pencereden yukarıya tırmanmayı öneririm. İnanın merdiven ararsanız beni dinlemediğinize pişman olursunuz.

6- Bloklar arası geçişler daha da enteresan. Mesela A blok 2.kattan B blok -4'e kata gitmek istiyorsunuz diyelim. Hiç uğraşmayın. Başka bir boş gününüzde o blok için özellikle Adliyeye bir daha gelirsiniz, daha kolay olur.

7- Kalem koridorlarına konan turnikeler çok yaratıcı olmuş. Turnike girişlerine Akbil konulmasını öneriyorum, kısa zamanda binanın maliyeti çıkar.

8- Taşınmadan önce Kadıköy'te 4 tane Adliye binası vardı, bunların 3'ü Kadıköy'ün tamamen değişik yerlerindeydi. Mesela Kadıköy ceza mahkemesi binasından, İcra Mahkemesi binasına gitmek için Kadıköy'ün bir ucundan diğer bir ucuna gitmeniz gerekirdi. Ancak ilçe içindeki bu yolculuğunuz, şu anda aynı binada olan bu iki yer arasındaki yolculuğunuzdan yürüyorsanız zaman zaman, taksi kullanıyorsanız her zaman daha kısa sürecektir .

9- Binanın çevresine hukukçulara pazarlanmak üzere pekçok plaza yapılmış. Eğer Adliyeye yakın olur diye taşınmayı düşünen varsa, önermiyorum. Adliyenin değil çevresinde, bizzatihi içinde bile yer kiralasanız, Adliyeye yakın olmazsınız öyle söyleyeyeyim.

10- Adliyenin tam bitişindeki Hastahane bulunmasını çok isabetli buldum. Ancak Hastahanenin kalp- damar hastalıkları, ortopedi ile ruh ve sinir hastalıkları kliniklerine kapasite genişlemesi yapılmasını öneririm.

Açılışa yönelik izlenimlerim böyle, eğer Adliye bizi öldürmez de hayatta kalmayı başarırsak bundan birkaç yıl sonra tekrar bir yorum yapmayı diliyorum.


Sayın admin,

Bir süre önce Adliye içinde kan ter ve toz içinde koştururken nasıl olurda işçilik ve malzeme kalitesi bu kadar düşük, bu kadar kötü, plansız, kullanışsız bir adliye yapmayı becermişler diye düşünmüştüm.

Bu, Ortadoğu, Balkanlar ve dahi Avrupa’nın en büyük adalet sarayı yapılırken planı projeyi yapan, denetleyen olur veren bir sürü memurun, mühendisin, bürokratın sizin bizim vergilerimizle maaş aldıkları geldi aklıma ne yalan söyleyeyim kendi payımı helal etmedim.

Biraz önce büroya gelip sizin alıntıladığım yazınızı okuyunca kafamda ampuller yanmaya başladı.

Bu sığ ve vizyonsuz beynimle bu sarayın, nüfus planlamasına, adalet sistemimizdeki aşırı dava yükünün hafifletilmesine, basketbol, maraton, dekatlon ve benzeri sporların gelişip yaygınlaşmasına, sağlıklı, yanaklarından kan damlayan bir topluma evrilmemize olan katkılarını görememişim.

Bu ziyadesiyle ufuk açıcı yazınızdan ötürü size müteşekkirim.

Bu muhteşem sarayın ortaya çıkmasında emeği geçen Bakanlığımızın tüm memur, mühendis ve bürokratlarına şükranlarımı sunuyor, haklarına girdiğim için de özür diliyorum.

Eh madem ampuller yanmaya başladı naçizane bir öneri de ben sunayım.
Bu çeşit devasa yapıların, çok fonksiyonlu olması, yılın 365 günü kullanılması tercih edilen bir durum.
Biliyorsunuz survivor yarışma programının konsepti genişletilerek survivor ünlüler gönüllüler, survivor kızlar erkekler gibi yarışmalar yapıldı ve toplumumuzun geniş kesimlerince fevkaladenin fevkinde ilgi gördü.

Şimdi düşünüyorum da bu çalışmayan asansörler, yürümeyen merdivenler, havasız ve tıklım tıkış yangın merdivenleri, bloklar arası dalak şişiren mesafeler dikkate alındığında bu adliyede pekâlâ bir survivor yapılabilir.

Ünlüler gönüllüler survivor gibi, avukatlar survivor çok güzel bir yarışma programı olabilir.
Konsept tutarsa ki tutmaması için hiçbir neden yok, ilerleyen haftalarda Hâkimler ve savcılar survivor, vatandaşları katılabileceği, adalet arayanlar survivor gibi yeni programlar yapılabilir.

Hem survivor için dünyanın öteki ucuna gidip, elin Panamasına, Dominik Cumhuriyeti’ne dünya kadar para da vermemiş, dövizimiz de ülkemizde kalmış olur.

Ne dersiniz?