Mesajı Okuyun
Old 19-02-2011, 14:38   #10
lawyer beyaz

 
Varsayılan

davayı açtım görevli mahkeme aile mahkemesi, zamanaşımı ile ilgili aşağıda karar ekledim;
T.C.
YARGITAY
4.Hukuk Dairesi

Esas: 2002/11533
Karar: 2003/2380
Karar Tarihi: 06.03.2003

ZİYNET EŞYASININ AYNEN İADESİ - ZAMANAŞIMI

ÖZET: Misli eşya niteliğindeki ziynet eşyasının aynı cins ve nitelikteki başka emsali ile yerine konulabilmesi olanaklı bulunduğundan zamanaşımından söz edilemez.

(743 S. K. m. 702) (4721 S. K. m. 778) (818 S. K. m. 66)

Davacı Şenay vekili avukat Mustafa tarafından, davalı Durdu aleyhine 4.10.2001 gününde verilen dilekçe ile dava konusu ziynetlerin aynen iadesi veya bedellerinin tahsilinin istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen 6.6.2002 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, gayriresmi eşler arasındaki ziynet alacağının aynen veya bedeli üzerinden ödettirilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece istem reddedilmiş, karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

Davacı, gayriresmi eşi olan davalıya kendisine düğünde takılan dava konusu altınları ticarethanesinde sermaye olarak istemesi sonucu verdiğini, ancak geri ödenmediğini belirterek ödünç verdiği altınların aynen, mümkün olmazsa bedeline hükmedilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, tarafların 1996 yılı mart ayında ayrıldıklarını, davanın istihkak davası niteliğinde olup ayrılık gerçekleşmeden önce verildiğini; her ne kadar mülkiyete dayalı davalarda zamanaşımı söz konusu olmazsa da altınların elden çıktığı ve telef olduğu öğrenildiğine göre Borçlar Kanunu'nun 66. maddesi gereği davacının bu eşyaların telef olduğunu öğrenmeden itibaren bir yıl içinde dava açmadığından, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Yerel mahkeme kararında da belirtildiği üzere kişinin eşya üzerindeki mülkiyet, hakkı zamanaşımı ile sona ermez. Ancak misli olmayan bir eşyanın elden çıkmasının kesin olduğu durumlarda sahibinin artık o eşyayı aynen isteme hakkı ortadan kalkar ve istem bedele dönüşür. Ne var ki, somut olayda, davaya konu edilen şey ziynet eşyası olup misli eşya niteliğindedir. Misli eşyanın aynı cins ve nitelikte başka emsali ile yerine konulabilmesi olanaklı bulunmasına göre, artık zamanaşımından da söz edilemez. Şu durumda işin esasına girilerek varılacak sonuca göre bir hüküm kurmak gerekirken yazılı gerekçe ile zamanaşımından davanın reddi usul ve yasaya aykırı görüldüğünden kararın bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı tarafın temyiz itirazlarının şimdilik incelemesine yer olmadığına ve temyiz eden davacıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 6.3.2003 gününde oybirliği ile karar verildi.



T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2000/2-911
K. 2000/941
T. 31.5.2000

ÇEYİZ BEDELİ TAHSİLİ ( Asıl Talebin Aynen İade Olması Nedeniyle Davanın Hukuksal Nitelikçe Mülkiyet Hakkına Dayalı İstihkak Davası Olması )
MENKUL TESLİMİ ( Malikin Mülkiyete Konu Olan Şeyde Dilediği Gibi Tasarrufta Bulunabilmesi )
İSTİHKAK DAVASI ( Çeyiz Bedeli Tahsili Davasında Asıl Talebin Aynen İade Olması Nedeniyle )
ZAMANAŞIMI ( Çeyiz Bedeli Tahsili Davasında Asıl Talebin Aynen İade Olması Nedeniyle Davanın Hukuksal Niteliğinin İstihkak Olması ve Zamanaşımının Söz Konusu Olmaması )
2004/m.24 818/m.61 743/m.618

ÖZET : Davalı süresinde zamanaşımı definde bulunmuştur.

Mevcut olan eşyalar hakkında zamanaşımı mülkiyet hakkına dayanılması nedeniyle uygulanamaz. Ancak, mevcut olmayan ve bu sebeple sadece tazminat istenebilecek eşyalar hakkında ise istek sebepsiz zenginleşmeye dayandığından Borçlar Kanununun 66. maddesi gereğince zamanaşımı süresi bir yıldır.

Malik, mülkiyete konu olan şeyde dilediği gibi tasarrufta bulunabilir, şeyi haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabilir ve her türlü haksız müdahalelerden korunmasını isteyebilir. Çeyiz bedelinin tahsili davasında asıl talep aynen iadedir. Bu nedenle dava hukuksal nitelikçe mülkiyet hakkına dayalı istihkak davasıdır ve zamanaşımı söz konusu değildir.

DAVA : Taraflar arasındaki "çeyiz bedeli tahsili" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Sarıoğlan Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 01/10/1998 gün ve 1994/23 E- 1998/118 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 30/04/1999 gün ve 1999/2317-4436 sayılı ilamıyla 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin taktirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacının ziynet eşyasına dayanan temyiz itirazları yersizdir.

2-Davalının temyizine gelince;

a )Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmesine göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve mevcut olduktan anlaşılan karyola, gardrop ve yatak-yorganla ilgili temyiz itirazları yersizdir.

b )Davalı süresinde zamanaşımı definde bulunmuştur.

Mevcut olan eşyalar hakkında zamanaşımı mülkiyet hakkına dayanılması nedeniyle uygulanamaz. Ancak, mevcut olmayan ve bu sebeple sadece tazminat istenebilecek eşyalar hakkında ise istek sebepsiz zenginleşmeye dayandığından Borçlar Kanununun 66. maddesi gereğince zamanaşımı süresi bir yıldır. Borçlar Kanunun 132/3. maddesine göre, evliliğin devamı süresince zamanaşımı işlemez. Taraflar 12/11/1992 günlü kesinleşen ilamla boşanmışlar bu dava 02/02/1994 de açılmıştır. Karyola, gardrop ve yatak, yorgan dışındaki eşyaların mevcut olmadıkları anlaşıldığına göre bu eşyaların bedel davası yönünden zamanaşımı defi hakkında bir değerlendirme yapılması, öncelikle karar verilmesi gerekirken ( HUMK. 221 ) yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Davacı, 22/07/1990 tarihli çeyiz senedinde yazılı; yün yatak, formika karyola, yatak odası takımı, koltuk takımı, buzdolabı, fırınlı ocak tüplü, renkli televizyon, d dokuma halısı, yün kuleni, karyola takımı, somya halısı, taban halısı, ütü masası, radyolu teyp, bakır sini, alüminyum kap, cam bardak, çay takımı, duvar saati, elektirikli saç, battaniye, buharlı ütü, yapık dolabı, çay tepsisi, pasta takımı, ayakkabı, hamam takımı, nevresim takımı, karyola takımı, iç çamaşır, önlük havlu, naylon çorap, seccade, yelek, patik, yün çorap, yolluk karyola takımı, bayan buluz, perde takımı, iç fanila, karyola takımı, işlemeli oda takımı, işlemeli pano, ayan elbisesi, masa örtüsü, dantel örgü, örgü paspas, adana altın burma ( 12 adet ), altın zincir ( 2 metre ), altın uzay yolu, damat takımı ve sandık eşyalarını davalı eşinin boşanmalarından sonra iade etmediğini öne sürerek aynen iadesine olmadıklarını takdirde dava tarihindeki bedeli 116.000.000 TL. sının yasal faizi ile birlikte ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Davalı, 05/10/1992 yılında verilen kararla davacı ile boşandıklarını kararın kesinleşme tarihinden dava tarihine kadar, BK.nun 61. maddesince 1 yıllık haksız iktisap zamanaşımının dolduğunu, eşyaların davalı tarafından alınmayıp kendisi tarafından alındığını ve davacı tarafından da götürüldüğünü, bu durumun Kayseri 3. Sulh Hukuk mahkemesinin 1993/27 D. iş sayılı delil tespiti dosyası ile belirlendiğini savunmuş davanın reddini dilemiştir.

Uyuşmazlığın çözümüne "Mülkiyet Hakkı'nın konumu, doğrudan etkili olması nedeniyle ilkin bu hakkın ve bu hakka dayanan davaların hukuki statüsünü belirlemekte yarar görülmüştür.

Mülkiyet hakkı ayni hakların en önemli tipi olup, en geniş yetkileri kapsayanıdır ve devamlı haktır. Anayasanın "Temel Haklar ve Ödevler" başlığını taşıyan ikinci kısmın, "Kişinin Hakları ve Ödevleri" başlığı altında, ikinci bölümde yer alan 35. maddenin 1. fıkrasında herkesin mülkiyet ve miras-hakkına sahip olduğu belirtildikten sonra, ikinci fıkrada, bu hakkın ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabileceğine yer verilmiştir.

Malik, mülkiyete konu olan şeyde dilediği gibi tasarrufta bulunabilir, şeyi haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabilir ve her türlü haksız müdahalelerden korunmasını isteyebilir. ( MK. md. 618 )

Görüldüğü üzere, bu hüküm, tasarruf özgürlüğünün, 3. kişilerde ihlal edilmesi halinde uygulanacak yaptırımın bir ifadesidir.

MK. 618/2 maddesi mülkiyet hakkının yaptırımı ( müeyyidesi ) olarak iki dava türünü öngörmüştür.

1-İstihkak davası
2-Müdahalenin men'i davası

İstihkak davası, malın vasıtasız zilyetliğine sahip olmayan malikin, doğrudan doğruya mülkiyet hakkına dayanarak, şey üzerindeki zilyetliğin haklı bir nedene dayanmayan kimseye açtığı hakedişi belirleyen bir eda davasıdır. Davanın sonunla, menkul mallarda teslime, taşınmaz mallarda ise tahliyeye bağlanan edaya karar verilir.

İstihkak davası bir ayni hakka ( mülkiyete ) dayandığı için tipik bir aynı davadır. O nedenle zamanaşımına uğramayacağından asla duraksanamaz.

Bir davada dayanılan maddi olguların hukuki nitelendirilmesini yapmak, uygulanacak yasa maddeleri bulmak ve uygulamak hakimin doğrudan görevidir. ( HUMK. 76 ) Davada asıl talep dava konusu eşyaların aynen iadesidir. Daha sonra belirtilen "aynen olmadıkları takdirde dava tarihindeki bedellerinin tahsili" sözcüğü asıl talep olan, aynen iadenin bir uzantısı ve ikamesi konumundadır. Öyle ki bu sözcüğün kullanılması aynen iade isteminin başka bir söyleyişle "Ayın talebinin" hukuki niteliğini etkileyip onu ortadan kaldırıcı, bölücü bir sonuç yaratıp ayrı bir istem şekline dönüştürmez.

İİK. 24. maddesince, hükmolunan menkul malın değeri ilamda yazılı ise bu değer ayrıca icra emri tebliğine lüzum olmaksızın haciz yoluyla borçludan tahsil edilir. Hükmolunan menkul malın değeri ilamda yazılı değilse, o zaman malın değeri icra müdürü tarafından tespit, ve takdir edilir. Daha sonra alacaklı, borçlu ve diğer ilgililerin bu kıymet takdirini şikayet haklarına ilişkin prosedür devreye girer ve tetkik mercii hakimliğince karar verilir. Arkasından temyiz aşaması gündeme gelir. Görülüyor ki, mülkiyet hakkına sahip davacı ( alacaklı ) isteminde; hakkının bir an önce sağlanması amacını düşünerek, salt malın değerinin ilamda belirlenmesini istediği, böylece ilamda malın değerinin yazılmaması durumunda, anılan hüküm gereği icra müdürünün malın değerini tesbit işlemine başvurmamasını önleyerek, alacağın kolaylıkla tahsil edilmesini; diğer bir anlatımla İİK. 24. maddesi anlamında bir uygulama amaçladığının kabulü gerekir. Esasen bu tür davalarda, asıl olan borçlu ( davalı ) için, malı teslim suretiyle borcundan kurtulmasıdır. Gerçekten de; İİK.24. maddesi hükmünce asıl olan davacının aynen tahsil isteme olanağının varlığı gözden kaçıramadığında, aynen iadeye yönelik amaç ve istem dışına çıkılarak mülkiyet hakkını örseleyici hukuki sonuçlara yönelinmesi kabul edilemez ( HUMK. md. 74 ).

Şimdiye değin açıklamaların ışığında kısaca denilebilir ki dava da, asıl talep aynen iadedir.

O nedenle dava hukuksal nitelikçe mülkiyet hakkına dayalı istihkak davasıdır ve zamanaşımı sözkonusu değildir. Şu durum karşısında yerel mahkeme kararı usule ve yasaya uygundur. Ne var ki işin esası yönünden Dairece inceleme yapılmadığından dava dosyası Yargıtay Özel Dairesine gönderilmelidir.

SONUÇ : Yukarıda gösterilen sebeplerden dolayı direnme kararı yerinde ise de, işin esasına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 2. HUKUK DAİRESİNE, gönderilmesine,31/05/2000 gününde oyçokluğu ile karar verildi.


T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ

Esas No. 2004/4049
Karar No. 2004/5080
Tarihi 19.04.2004

4787-AİLE MAHKEMELERİNİN KURULUŞ, GÖREV VE YARGILAMA USULLERİNE DAİR KANUN/4


BOŞANMA KARARI KESİNLEŞTİKTEN SONRA AÇILAN ZİYNET EŞYALARININ İADESİNE İLİŞKİN DAVA
AİLE MAHKEMESİ'NİN GÖREVLİ OLMAMASI
GÖREVLİ MAHKEME
İSTİHKAK DAVASI NİTELİĞİ
ZİYNET EŞYALARININ İADESİ TALEBİ

ÖZET
TARAFLAR BOŞANDIKLARINA GÖRE DAVA TARİHİNDE BİR ""AİLE"" BULUNMADIĞI GİBİ, YENİ MEDENİ YASADAKİ MAL REJİMİNİN DE BU UYUŞMAZLIĞA UYGULANMASI SÖZ KONUSU DEĞİLDİR. DAVACI BOŞANDIĞINI BELİRTEREK KENDİSİNE AİT OLDUĞUNU İLERİ SÜRDÜĞÜ ZİYNET EŞYALARININ AYNEN İADESİNİ VEYA BEDELİNİ İSTEDİĞİNE GÖRE, DAVANIN MENKUL EŞYA ÜZERİNDE İSTİHKAK DAVASI NİTELİĞİNDE OLDUĞU, BÖYLE BİR DAVANIN İSE GENEL HÜKÜMLERE GÖRE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNDE SONUÇLANDIRILMASI GEREKTİĞİ GÖZETİLEREK İŞİN ESASININ İNCELENMESİ GEREKİRKEN, MAHKEMECE GÖREVSİZLİK KARARI VERİLMESİ BOZMAYI GEREKTİRMİŞTİR

Davacı Aynur Çataloğlu tarafından, davalı Osman Büyükçolak aleyhine 09/11/2001 gününde verilen dilekçe ile eşya alacağı istenmesi üzerine Mahkemece yapılan yargılama sonunda; mahkemenin görevsizliğine dair verilen 04/12/2003 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili Avukat N.Y. tarafından süresi içinde istenilmekle, gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, menkul eşya alacağı istemine ilişkindir. Mahkemece, aile mahkemesinin görevli olduğu belirtilerek görevsizlik kararı vermiştir.
Dosya içeriğinden, tarafların dava tarihinden önce ve yeni Medeni Yasanın yürürlük tarihinden önce boşanmış oldukları, dava konusu menkul eşyaların da her iki tarihten evvel alındıkları anlaşılmaktadır. 4787 sayılı Yasaya göre aile mahkemeleri, aile hukukundan doğan dava ve işlerde görevli bulunmaktadır. Taraflar boşandıklarına göre dava tarihinde bir ""aile"" bulunmadığı gibi, yeni Medeni Yasadaki mal rejiminin de bu uyuşmazlığa uygulanması söz konusu değildir. Davacı boşandığını belirterek kendisine ait olduğunu ileri sürdüğü ziynet eşyalarının aynen iadesini veya bedelini istediğine göre, davanın menkul eşya üzerinde istihkak davası niteliğinde olduğu, böyle bir davanın ise genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde sonuçlandırılması gerektiği gözetilerek işin esasının incelenmesi gerekirken, Mahkemece görevsizlik kararı verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 2. HD
Esas : 2005/001218
Karar : 2005/004529
Tarih : 23.03.2005

* ZİYNET EŞYALARI
* GÖREV

Davacı ziynet eşyalarının aynen, bulunmadığı halde bedellerinin kendisine verilmesini istemiştir. Tarafların 14.11.2002´de boşandıkları, kararın 19.11.2003´te kesinleştiği, eşler arasında evlendikleri tarihten 4721 sayılı Medeni Kanununun yürürlüğe girdiği 1.1.2002 tarihine kadar mal ayrılığı, boşanmalarına kadar da edinilmiş mallara katılma rejiminin uygulandığı anlaşılmaktadır. Medeni Kanununun ikinci kitabından kaynaklanan ihtilafların Aile Mahkemesinde bakılması gerekir.

(4721 s. MK. m. 202) (4722 s. MKYUŞHK. m. 10) (4787 s. Aile Mahkemeleri K. m. 4)
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Davacı ziynet eşyalarının aynen, bulunmadığı halde bedellerinin kendisine verilmesini istemiştir. Tarafların 14.11.2002´de boşandıkları, kararın 19.11.2003´te kesinleştiği, eşler arasında evlendikleri tarihten 4721 sayılı Medeni Kanununun yürürlüğe girdiği 1.1.2002 tarihine kadar mal ayrılığı, boşanmalarına kadar da edinilmiş mallara katılma rejiminin uygulandığı anlaşılmaktadır. (4722 SK. m.10, MK. m.202) Medeni Kanununun ikinci kitabından kaynaklanan ihtilafların Aile Mahkemesinde bakılması gerekir. (4787 SK. m.4/1) Mahkemece işin esasının incelenmesi gerekirken yazılı şekilde görev yönünden ret kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 23.03.2005