Mesajı Okuyun
Old 12-01-2012, 11:54   #15
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2011/10789
K. 2011/11466
T. 5.7.2011

• BOŞANMA ( Davacı-Karşı Davalı ( Koca )'nın Almanya'daki Evin Kilidini Değiştirerek Eşini Eve Kabul Etmediği ve "...Bıraksın Yakamı" Diyerek Birlikte Yaşamaktan Kaçındığı - Koca Tamamen Kusurlu Olup Dava Açmakta Haklı Olmadığı )

• KUSUR ( Boşanma - Davacı-Karşı Davalı ( Koca )'nın Almanya'daki Evin Kilidini Değiştirerek Eşini Eve Kabul Etmediği ve "...Bıraksın Yakamı" Diyerek Birlikte Yaşamaktan Kaçındığı/Koca Tamamen Kusurlu Olup Dava Açmakta Haklı Olmadığı )

• KOCANIN EVİN KİLİDİNİ DEĞİŞTİRMESİ ( Eşini Eve Kabul Etmediği ve "...Bıraksın Yakamı" Diyerek Birlikte Yaşamaktan Kaçındığı - Koca Tamamen Kusurlu Olup Boşanma Davası Açmakta Haklı Olmadığı )

4721/m.166,197

ÖZET : Koca tanıklarının, kadınla ilgili beyanları başkalarından duyduklarına dayanmakta olup, sabit kabul edilemez. Bu nedenle, davalı-karşı davacı ( kadın )'nın sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığına ilişkin bir delil bulunmadığı gibi, ihtar isteğinden sonra başkaca kusurlu bir davranışı da ispatlanamamıştır. Davacı-karşı davalı ( koca )'nın ise, Almanya'daki evin kilidini değiştirerek eşini eve kabul etmediği ve "... bıraksın yakamı ..." diyerek birlikte yaşamaktan kaçındığı toplanan delillerle gerçekleşmiştir. Bu halde, koca tamamen kusurlu olup, dava açmakta haklı değildir. Öyleyse kocanın boşanma davasının reddine, kadının karşı boşanma davasının kabulüyle tarafların boşanmalarına karar verilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarda tarih numarası gösterilen hüküm davalı-karşı davacı ( kadın ) tarafından dava ve karşılık dava yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Koca, eşinin ortak haneye dönmesi için 29.12.2003 tarihinde ihtar talebinde bulunmuş, bu ihtara dayanarak 12.5.2004 tarihinde açtığı "terk sebebine dayanan boşanma" davası ile bununla birleşen kadının 5.2.2004 tarihinde açtığı Türk Medeni Kanunu'nun 197/2. maddesine dayanan nafaka davası reddedilmiş, her iki karar da kanun yollarından geçerek kesinleşmiştir. Tarafların, sözü edilen bu davalardan sonra biraya gelmedikleri anlaşılmaktadır. Koca tanıklarının, kadınla ilgili beyanları başkalarından duyduklarına dayanmakta olup, sabit kabul edilemez. Bu nedenle, davalı-karşı davacı ( kadın )'nın sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığına ilişkin bir delil bulunmadığı gibi, ihtar isteğinden sonra başkaca kusurlu bir davranışı da ispatlanamamıştır. Davacı-karşı davalı ( koca )'nın ise, Almanya'daki evin kilidini değiştirerek eşini eve kabul etmediği ve "... bıraksın yakamı ..." diyerek birlikte yaşamaktan kaçındığı toplanan delillerle gerçekleşmiştir. Bu halde, koca tamamen kusurlu olup, dava açmakta haklı değildir. Öyleyse kocanın boşanma davasının reddine, kadının karşı boşanma davasının kabulüyle tarafların boşanmalarına ( T.M.K. madde 166/1 ) karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükümün yukarda gösterilen sebeple her iki dava yönünden BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer yönlerin incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istenmesi halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 5.7.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı