Mesajı Okuyun
Old 18-10-2006, 20:08   #4
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Konunun özellikleri aşağıdaki kararda belirtilmektedir. Bu karara göre ; velayet davasında baba annenin evlenmesi dolayısı ile velayet görevini yeterince yerine getiremediğini ispat zorunda kalmayacak , boşanma kararındaki hükme dayanacabilecek, buna karşın anne , babanın velayet görevini yeterince yerine getiremeyeceğini iddia ve ispat edebilecektir. Annenin bu yolda bir iddiasının bulunmaması veya yargılama sırasında böyle bir durumun anlaşılamaması halinde anlaşma hükümlerine uygun hüküm kurulacaktır.

Saygılarımla.

T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 1995/8706

K. 1995/9558

T. 28.9.1995

DAVA VE KARAR : Taraflar arasındaki ( Velayet ) davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm ( Davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ KARARI:
Taraflar 3444 sayılı yasa ile değişik Medeni Kanunun 134/3. maddesiyle öngörülen anlaşma sonucu boşanmışlardır. Tarafların çocukların velayeti hakkında yaptıkları anlaşmada, ortak çocuğun velayetinin 11 yaşına kadar annenin 11 yaşından önce evlenmesi halinde evlenme tarihinden itibaren babaya geçeceği kabul edilmiştir.
Velayetin düzenlenmesi kamu düzenini ilgilendir. Hakim tarafların isteği ile bağlı olmaksızın çocuğun yararını gözeterek alacağı önlemi takdir eder. Tarafların bu konudaki anlaşmaları hakimi bağlamaz.
Ne varki Medeni Kanunun 3444 sayılı yasa ile değişikliğinden önce düşünülen bu durumun değişiklikten sonra varlığını koruduğu söylenemez.
Medeni Kanun’un 3444 sayılı Yasa ile Değişik 134/3 maddesi aynı yasanın 150/3 maddesiyle öngörülen kuralın anlaşma kuralına uygulanamayacağını, hakimin bu anlaşmayı uygun bulması halinde, anlaşmanın tarafları bağlıyacağını öngörmüştür. Aslında 3444 sayılı yasa değişikliğinden önceden tarafların hakimin onayını almak koşuluyla boşanmanın eki ( Fer'i ) niteliğindeki konularda anlaşma yapmaları mümkün görülmekte idi ( M.K.Md.150 ). Ancak uygulamada bu hüküm mali konularla sınırlı tutulmuş, velayetin düzenlenmesi bu hükmün dışında tutulmuştur.
Yeni düzenleme bu konuya da açıklık getirmiş, eşlerin çocukların velayeti konusunda da anlaşma yapabileceklerini açıklığa kavuşturmuştur. Anılan yasal düzenleme velayetin belirli koşullarla eşler arasında serbestçe düzenlenebileceğine olanak sağlaması bulunduğundan anlaşma gereğinin yerine getirilmesinin istenmesi de mümkün hale gelmiştir. Belirtilen yasal düzenleme karşısında Medeni Kanunun148.(TMK 182) maddesinin uygulama alanı daralmıştır. Hakim Medeni Kanunun 272 (TMK 346) ve sonraki maddeleriyle öngörülen durumların bulunması halinde anlaşmaya müdahale ile çocuk hakkında uygun hüküm kurabilir. Somut olayda davalı velayetin alınması veya kaldırılmasın (nez ) gerektiren bir nedenin varlığını ileri sürmediğine ve böyle bir durumun varlığı saptanmadığına göre anlaşma hükümlerine uygun hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi doğru bulunmamıştır.
SONUÇ : Temyize konu olan hükmün açıklanan nedenlerle ( BOZULMASINA ), oybirliğiyle karar verildi.