Mesajı Okuyun
Old 19-02-2013, 17:45   #46
üye7160

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Admin
Sayın YILDIZ HUKUK,
Yargıtayın sizin de atıf yaptığınız şekillerde çok içtihatı var doğru. Bu içtihatları bu şekilde ardarda sıraladığımızda da Yargıtay'ın tebligat konusunda çok hassas olduğu hatta biraz daha ileri gitmek gerekirse, uygulamada tebligat sisteminin çalışmasını fiilen engelleyecek kadar titiz olduğu dahi ileri sürülebilir.

Ancak benim mesleki tecrübeme göre bu ve benzeri BİNLERCE içtihat özünde "olaya özgü" içtihatlardır, Yargıtay'ın tebligat kanununun yorumu konusundaki genel eğilimini yansıtmamaktadır. Bu içtihatların belki misli sayıda ters yönde karar da vardır, ancak bunlar çoğu zaman içtihat bankalarına girmez. Çünkü örneğin icra takibi sonucunda vs. konu merciye gittiğinde itiraz olarak öne sürülür, mahkeme dikkate almaz, Yargıtay kararı onar (ve böylece tebligatın geçerli olduğuna da karar vermiş olur) ancak karar bozma değil, tek cümlelik onama mahiyetinde olduğundan içtihat bankalarında ya hiç yoktur ya da esasa ilişkin hükme dayanak olarak vardır, tebligata ilişkin ayrıntıyı ancak davalının itirazları kısmını okuduğunuzda farkedersiniz.

Dolayısıyla uygulamada Yargıtay'ın tebligat konusundaki hassasiyetine ilişkin münferit vakalara özgü olarak pekçok içtihat bulabilirsiniz ancak bu benim kanaatime göre Yargıtay'ın konuya ilişkin genel yaklaşımı değildir. Zaten uygulamadan biliyoruz ki, hemen her hukuki işlemde tebligat konusu bir itiraz olarak neredeyse otomatik ileri sürülür ancak bunların çok azında bu itiraz sonuç verir. Mahkeme pek çok kez araştırmaya dahi tenezzül etmeden bu tip itirazı reddeder ve Yargıtay'da yine çoğu kez bu kararı onamak suretiyle tebligat konusunda Mahkemeye katılır.

Bu nedenle ben işin Yargıtay yönüne hiç girmeden ve bu örnek olayın da özelini bilmeden "genele ilişkin" yorum yapmayı tercih ettim. Bu örnek olayda çok özel bir durum vardır, taraf buna çok asılır, Yargıtay tebligat usulünden bozabilir doğru. Ama bana sorarsanız bu ve benzeri olayların ÇOĞUNDA bu tebligat geçerli sayılacaktır ve itirazlar da reddedilecektir. Ve yine bana sorarsanız bu sonuç da doğru ve adildir.

Yukarıda arz ettiğim üzere bir işyerinde görünüş itibariyle çalışan konumunda olan bir kişiye yapılacak tebligatın geçerliliğini sorgulamaya başlayıp, PTT memuruna SGK müfettişi görevleri yüklersek, hiçbir hukuki işlemde tebligat yapamayız diye düşünüyorum. O stajyer işveren tarafından o işyerine kabul edildiği anda o stajyerin eylemlerinin ve işlemlerinin sorumluluğunu da işveren üstlenecektir. Bu sorumluluk bazen BK 66 ve 116 madde kapsamında çalıştıranın kusursuz sorumluluğu içerebilir, bazen de tebligat kanunu kapsamında alınan tebligatların sonucunu.

Elbette ki bir çok konuda yasadan ari bir yorum yapıldığında farklı neticelere varabiliyoruz Sayın Admin..Ancak konuda madde metninin çok açık olduğunu unutmamak gerek.

PTT görevlisinin sorgu memuru yada müfettiş gibi hareket etmesini beklemek imkansız mutlaka,ancak bu hususları mazbataya yazmamak esas usulsüzlük sebebidir diyorum.Aslolan kime tebliğ yapıldığından ziyade,tebliğ yapılırken şekli şartlara en azından uyulması ki bu da posta memurunun asli görevi.Bakınız tebligatlara nerdeyse çoğu usul ve yasaya aykırı...Birçok kez bu sebeple hak kayıplarının yaşandığı da gerçek..21. madde tebliği yapabilmek için (zarfın üstüne kocaman MERNİS ADRESİDİR yazılmasına rağmen) 5 kez tebligat gönderdiğimi ve sonunda 5 iade tebliği de ilgili kuruma götürerek şikayet ettiğimi bilirim.Memurlarımız da en azından,ilgili kişinin orada bulunmadığını,ve orada bulunan reşit görünümlü kişiye tebliğ yapıldığını yazsa tebliğin usule uygun olabileceği konusunda sizlere katılabilirdim.
Ancak hiç bir açıklama ve ibare taşımayan ve sadece şu kişiye tebliğ edildi yazan bir tebliği usule uygun bulmayı reddediyorum.

Konuya ilginiz ve fikirleriniz için teşekkür eder,saygılar sunarım..