Mesajı Okuyun
Old 09-07-2009, 21:55   #7
Doç. Dr. Özge Yücel

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Habibe YILMAZ KAYAR
Merhaba

Bir süredir meslektaşlarla tartıştığımız bir konuda görüşleriniza ihtiyacımız var:

Olay:

Evli bir kadınla ,evlilik dışı bir ilişki kuran erkek bir süre sonra kadının gebe olduğunu öğrenir.Fakat bu sırada tutuklanır ve 5 yıl cezaevinde kalır.

Kadın çocuğu bu sırada dünyaya getirir ve yasa gereği doğan çocuk,halen evli olduğu eşin üzerine kaydedilir.

Çocuk özürlüdür ve kurum bakımına bırakılır.

Biyolojik baba cezaevinden çıktıktan sonra olanları öğrenir ve özürlü çocuğun koruyucu ailesi olur.

Nüfusta kayıtlı baba,ortalıkta yoktur.

Anne soybağının reddi davası ile uğraşmak istememektedir.

Biyolojik baba,çocuğu ile soybağı ilişkisi kurmak
istemektedir.

Biyolojik baba baro adli yardım servisine başvurur ve barodan çocuğa kayyım atanması için bir avukat atanır.Avukata "ihbar eden" sıfatı ile mahkemeye başvurması istenir.Kayyım atanması talebi kabul görecek olur ise atanan kayyımın,soybağının reddi davasını çocuk adına açması istenir.

SORU VE SORUN:
Yasada soybağının reddi için dava açabilecek kişiler TMK da sınırlı sayıda belirlenmiştir.




Kayyım ,çocuk adına ve "çocuğun menfaati "ileri sürerek , soybağının reddi davası açabilir mi?

291. maddeye göre kayyımın atanmak suretiyle çocuk adına dava açılmasının temeli, çocuk ile anne baba arasında yarar çatışmasının bulunması ve çocuğun kişiye sıkı sıkıya bağlı hakkını ayırt etme gücüne sahip olmadığında tek başına kullanamamasıdır. Dolayısıyla 291. madde, aslında 426. maddede kayyım atanmasını gerektiren nedenlerden yarar çatışmasının söz konusu olduğu münferit hallerden birine örnek oluşturmaktadır. Kayyımın nasıl atanacağı da kayyımlıkla ilgili hükümler aracılığıyla çözümlenir. 426. maddeye göre vesayet makamı, kayyım atanmasını gerektiren bir neden olduğunda kendiliğinden veya ilgililerden birinin istemi üzerine kayyım atar. İlgililer ise somut olayda kayyım atanarak dava açılmasında kişisel menfaati olan herkesi ifade ettiğinden soybağının reddinde genetik baba olduğunu iddia eden kişi ilgili sıfatına sahiptir. Ayrıca vesayet makamı kendiliğinden de kayyım atayabilir. Ancak soybağının reddinde öğretide genellikle kabul edilen görüşe göre (Mustafa Alper Gümüş, Türk Medeni Hukukunda Kayyımlık, s. 147-148; Hegnauer, s. 39, Schwenzer, Art. 256 N 4 s. 1346, Schnyder/Murer, Art. 256 N 73 s. 176, Bilge Öztan, Aile Hukuku, s. 531, Rona Serozan, Çocuk Hukuku, s. 189) vesayet makamı, soybağının reddi konusunda bir ihbar aldığında veya istemde bulunulduğunda öncelikle bu davanın açılmasının çocuğun yararına olup olmadığını araştırmalı, çocuğun yararına olacaksa kayyım atanmasına karar vermeli, olmayacaksa kayyım atamamalıdır. Çocuğun genetik babası belli ise çocuğun genetik babaya bağlanabilmesi için halen mevcut soybağının kaldırılması çocuğun yararına uygun olur, ancak çocuğun genetik babası belli değilse, yani baba olduğunu ileri süren biri yoksa veya yasal babanın babalığı konusunda hiçbir kuşku olmadan böyle bir istem ileri sürülüyorsa soybağının reddi davasının görülmesi çocuğun yararına uygun değildir.
Bunlar dışında belirtilmelidir ki kayyımın dava açmaması veya açılan davanın esastan değil usulden reddedilmesi çocuğun dava hakkını etkilememelidir.