Mesajı Okuyun
Old 19-12-2008, 10:58   #5
av.sally

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU
E. 2007/11-290
K. 2007/283
T. 23.5.2007
• HAMİLİN İHTİYATİ HACİZ KARARI VERİLMESİ İSTEMİ ( Keşidecinin Çekin Ödenmesini Men Etmesi Hamilin Diğer Yasal Haklarını Etkilememekte ve Keşidecinin Hamile Karşı Yükümlülüklerini Ortadan Kaldırmadığından Kabulü Gereği )
• İHTİYATİ HACİZ KARARI VERİLMESİ İSTEMİ ( Keşidecinin Çekin Ödenmesini Men Etmesi Hamilin Diğer Yasal Haklarını Etkilememekte ve Keşidecinin Hamile Karşı Yükümlülüklerini Ortadan Kaldırmadığından Kabulü Gereği )
• KEŞİDECİNİN ÇEKİN ÖDENMESİNİ MEN ETMESİ ( Hamilin Diğer Yasal Haklarını Etkilememekte ve Keşidecinin Hamile Karşı Yükümlülüklerini Ortadan Kaldırmadığından Hamilin İhtiyati Haciz İsteminin Kabulü Gereği )
• REHİNLE TEMİN EDİLMEYEN PARA BORCU ( Alacaklının Vadesi Gelmiş Bir Para Borcunun Alacaklısı Olduğu - İhtiyati Haczin Şartları Arasında Çekin Ödenmesinin Men Edilmemiş Olması Bir Koşul Olarak Yer Almadığı )


ÖZET :

İstem, ihtiyati haciz kararı verilmesine ilişkindir. Alacaklının vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı olduğu, bunun rehinle temin edilmediği belirgindir. İhtiyati haczin şartları arasında çekin ödenmesinin men edilmemiş olması bir koşul olarak yer almamaktadır.
Dolayısıyla; keşidecinin çekin ödenmesini men etmesi, hamilin diğer yasal haklarını etkilememekte ve keşidecinin hamile karşı yükümlülüklerini ortadan kaldırmamakta; bu cümleden olarak hamilin ihtiyati haciz istemesi, aranan şartların varlığı halinde olanaklı bulunmaktadır.


DAVA :

Taraflar arasındaki "ihtiyati haciz" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Beyoğlu Asliye 1.Ticaret Mahkemesince talebin reddine dair verilen 08.02.2006 gün ve 2006/18 D.İş sayılı kararın incelenmesi İhtiyati haciz isteyen/alacaklı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 13.11.2006 gün ve 12303-11607 sayılı ilamı ile;
( ... İhtiyati haciz talep eden ( alacaklı ) vekili, borçlulardan Cemil Genç'in keşidecisi, diğerlerinin cirantası oldukları 30.01.2006 keşide tarihli, 14.420,00.-YTL.lik "çek"in ödenmediğini ve alacağın rehinle de temin edilmediğini ileri sürerek, ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, dosya kapsamına göre, hesap sahibinin TK.nun 711/3 üncü maddesine istinaden vermiş olduğu 29.12.2005 tarihli ödemeden men talimatı gereği "çek"in işleme konulmadığı gerekçesiyle, ihtiyati haciz isteminin reddine karar verilmiştir.
Kararı, ihtiyati haciz isteyen ( alacaklı ) vekili temyiz etmiştir.
İstem, süresinde ibraz edilmesine rağmen ödenmeyen "çek"e dayalı olarak ihtiyati haciz kararı verilmesine ilişkindir. İhtiyati haciz isteğine konu çekin bankaya ibrazında TTK.nun 711/3 üncü maddesi uyarınca ödemenin yapılmadığı anlaşılmıştır. Anılan madde, çekin rızası dışında elinden çıkmış olduğunu iddia eden keşideciyi korumak amacıyla getirilen bir düzenleme olup, bu madde uyarınca muhatap bankayı çeki ödemekten men eden keşideci, tek taraflı olarak yaptığı bu işleme dayalı olarak çeki elinde, bulunduran hamilin yasalar ile kendisine tanınan haklarını kullanmasına engel olamaz. İhtiyati hacze karar verilmesi için gereken koşullar İİK.nun 257 nci maddesinde düzenlenmiş olup, yasal koşullar dikkate alındığında ödemeden men talimatı bulunması ihtiyati hacze karar verilmesine engel değildir.
Bu durumda, mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda, istemin kabulü gerekirken, yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru görülmemiş olup, kararın davacı-alacaklı yararına bozulması gerekmiştir... ) ,
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:


KARAR :

İstem, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 257 ve devamı maddelerine dayalı ihtiyati haciz kararı verilmesine ilişkindir.
Çek hamili/alacaklı tarafından, süresinde ibraz edilmesine karşın keşidecinin muhatabı ödemekten men etmesi nedeniyle ödenmeyen hamiline yazılı çeke dayalı olarak ihtiyati haciz istenmiştir.
Yerel mahkemece talebin reddine karar verilmiş; ihtiyati haciz isteyen/alacaklı vekili hükmü temyiz etmiştir.
Özel Dairece; ihtiyati haciz isteğine konu çekin bankaya ibrazında TTK.nun 711/3 üncü maddesi uyarınca ödemenin yapılmadığının anlaşıldığı, anılan maddenin, çekin rızası dışında elinden çıkmış olduğunu iddia eden keşideciyi korumak amacıyla getirilen bir düzenleme olduğu, bu madde uyarınca muhatap bankayı çeki ödemekten men eden keşidecinin, tek taraflı olarak yaptığı bu işleme dayalı olarak çeki elinde, bulunduran hamilin yasalar ile kendisine tanınan haklarını kullanmasına engel olamayacağı, ihtiyati hacze karar verilmesi için gereken koşulların İİK.nun 257 nci maddesinde düzenlendiği, yasal koşullar dikkate alındığında ödemeden men talimatı bulunmasının ihtiyati hacze karar verilmesine engel olmadığı, vurgulanarak hüküm bozulmuştur.
Yerel Mahkeme; ihtiyati haciz isteyen alacaklının ortada vadesi gelmiş bir para borcu olduğunu iddia ederken, keşidecinin böyle bir para borcunun olmadığını ve çekin rıza dışında tedavüle çıkmış bulunduğunu, ödemeden men talimatı ile belirtmiş olduğunu, çek hamili alacaklının iradesi ile çek keşidecisinin iradesinin çeliştiğini, iradeler arasındaki bu çelişkinin ortada gerçekten vadesi gelmiş bir para borcu olup olmadığını tartışılır hale getirdiğini; ihtiyati haciz talebinin incelenmesi sırasında vadesi gelmiş bir para borcunun olup olmadığı kesin bir şekilde belirlenmeden ihtiyati haciz kararı verilemeyeceğini, ifadeyle önceki kararında direnmiş; hükmü ihtiyati haciz isteyen/alacaklı vekili temyize getirmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; Türk Ticaret Kanunu'nun 711/3 üncü maddesine göre keşidecinin muhatabı çeki ödemekten men etmesinin, çek hamili/alacaklı lehine ihtiyati haciz kararı verilmesine engel teşkil edip etmediği noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle konuya ilişkin yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır;
6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 702. maddesinde hak sahipliğini ispat görevi düzenlenmekte ve "Cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kimse son ciro beyaz ciro olsa bile kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde salahiyetli hamil sayılır. Çizilmiş cirolar bu hususta yazılmamış hükmündedir. Bir beyaz ciroyu diğer bir ciro takibederse bu son ciroyu imzalayan kimse çeki beyaz ciro ile iktisabetmiş sayılır." Denilmektedir.
Aynı Kanunun 703. maddesinde ise;
"Hamile yazılı bir çek üzerine yapılan bir ciro cirantayı, müracaat hakkına dair hükümler gereğince mesul kılarsa da senedin mahiyetini değiştirerek onu emre yazılı bir çek haline getirmez."
Hükmü yer almaktadır. Bu hükme göre çekte cirosu bulunan cirantalar da tıpkı keşideci gibi son yetkili hamile karşı sorumludur.
Nitekim, ihtiyati haciz istemine dayanak olarak gösterilen "hamiline yazılı çek"te de keşideci Cemil Genç, cirantalar ise Tümsan Elektrik ( Emin Yaman ) , El-Şa Elektrik Aydınlatma olup, açıklanan yasal düzenlemelere göre son yetkili hamil ihtiyati haciz isteyen/alacaklı Burla Makine Ticareti ve Yatırım A.Ş.'dir ve bu sıfatla adı geçen keşideci ve cirantaları hasım göstererek istemde bulunmuştur.
Diğer taraftan, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 707. maddesi hükmüne göre; Çek, görüldüğünde ödenir. Buna aykırı her hangi bir kayıt yazılmamış hükmündedir. Keşide günü olarak gösterilen günden önce ödenmek için ibraz olunan bir çek ibraz günü ödenir. Aynı Kanunun 708. maddesinde ise, çekte ibraz süreleri düzenlenmiştir.
6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu, görüldüğünde ödenme özelliğini yüklediği çekin kaybolması yada rıza dışında elden çıkması hallerini de düzenleme altına almıştır.
Çekin kaybolmasına ilişkin 704. maddede;
"Çek, herhangi bir suretle hamilinin elinden çıkmış bulunursa ister hamile yazılı bir çek bahis mevzuu olsun, ister ciro suretiyle nakledilebilen bir çek bahis mevzuu olup da hamil hakkını 702 nci maddeye göre ispat etsin çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötü niyetle iktisabetmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle mükelleftir." Hükmünü getirmiştir.
Burada hemen açıklanmalıdır ki, anılan düzenleme ile, çekin kaybolması halinde çeki elinde bulunduran hamile ancak, çeki kötüniyetle iktisap etmesi yada iktisapta ağır kusuru bulunması hallerinde, geri verme mükellefiyeti getirilmiştir. Bu haller dışında çeki elinde bulunduran hamil geri verme mükellefiyetinde olmadığı gibi, çeki elinde bulundurmasından kaynaklanan yasal haklarını kullanma olanağına da sahiptir.
Çekin rıza dışında elden çıkması halinde keşidecinin muhatabı ödemeden men etme olanağını düzenleyen 711. maddenin 3.fıkrasında ise;
"Keşideci çekin kendisinin veya üçüncü bir kimsenin elinden rızası olmaksızın çıkmış olduğu iddiasında ise muhatabı çeki ödemekten menedebilir."
Denilmektedir.
Maddenin açık lafzından da anlaşıldığı üzere, keşideciye çekin kendisinin veya üçüncü bir kimsenin elinden rızası dışında çıkması halinde muhatabı çeki ödemekten menedebilme olanağı getirilmiş; bu hakkın kullanılmasında keşidecinin iddiası dışında delil aranmamıştır. Üstelik, keşidecinin çekin ödenmesinin men olunması istemine muhatabın uyma zorunluluğu vardır ve uymama halinde muhatap keşideciye karşı sorumlu olur.
Unutulmamalıdır ki, keşidecinin de yasadan kaynaklanan ve salt iddia ile kullanma olanağı bulunan çekin ödenmesinin men olunması hakkını, haksız veya yasal koşulları taşımadığı halde kullandığının anlaşılması halinde, bu kararı nedeniyle yetkili hamile ve diğer ilgililere karşı sorumluluğu bulunmaktadır.
Tüm bu özellikler nedeniyledir ki, salt keşidecinin iddiası ile muhatabın çeki ödemekten menedilmiş olmasının, hamilin yasaca koruma altına alınan haklarını kullanmasında bir engel olarak kabul edilmesi olanaklı değildir.
Eş söyleyişle, keşideci ile muhatap arasındaki ödemeden men olgusu, hamilin çekten kaynaklanan yasal hak ve alacaklarını talep etmesine engel teşkil etmemektedir.
Yeri gelmişken, hamilin kullanabileceği yollardan birisi olan "ihtiyati haciz" ile ilgili yasal düzenleme üzerinde durulmalıdır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun "İhtiyati haciz şartları" başlıklı 257. maddesi:
"Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.
Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir:
1- Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa;
2- Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar yada bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa;
Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder.
..." hükmünü amirdir.
Alacaklının vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı olduğu, bunun rehinle temin edilmediği belirgindir. İhtiyati haczin şartları arasında çekin ödenmesinin men edilmemiş olması bir koşul olarak yer almamaktadır.
Dolayısıyla; keşidecinin çekin ödenmesini men etmesi, hamilin diğer yasal haklarını etkilememekte ve keşidecinin hamile karşı yükümlülüklerini ortadan kaldırmamakta; bu cümleden olarak hamilin ihtiyati haciz istemesi, aranan şartların varlığı halinde olanaklı bulunmaktadır.
Mahkemenin, ihtiyati haciz şartlarının varlığını göz ardı ederek, salt keşidecinin çekin ödenmesini men etmesinin alacağı çekişmeli hale getirdiğinden bahisle alacaklı çek hamilinin ihtiyati haciz talebini reddetmesi usul ve yasaya uygun bulunmamıştır.
Açıklanan nedenlerle; Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire Bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup, direnme kararı bozulmalıdır.


SONUÇ :

İhtiyati haciz isteyen/alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma ilamında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 23.05.2007gününde oybirliği ile karar verildi.