Mesajı Okuyun
Old 24-02-2003, 16:31   #18
Av.H.Sancar KARACA

 
Varsayılan

Her alanda,her yerde,her zaman taraflar yarışır, savaşır, ifadeyi yumuşatır,esnetirseniz; taraflar (genellikle iki taraf olur ve) satranç oynar.Biri kazanırken diğeri kaybeder.Geleneksel bakış açısı budur değil mi?Bakış açısı bu,amaç da kazanmak olunca oyun (satranç) sertleşir, taraflar acımasızlaşır. Kazanma hırsı gözümüzü kör eder,kalbimizi taşlaştırır,vicdanımızı zayıflatır, soğukta kalanları, açları, kimsesizleri düşünemez oluruz değil mi?. Savaşı çıkaranları ve savaş yanlılarını elbette lanetliyorum. Ya biz?
Birey olarak günlük yaşamımızda da "kazan-kaybet" oynamıyor muyuz? Küçük ya da büyük çıkarları elde etmek için yaptığımız nedir? Alışveriş pazarlığında ,mahkemede davalarda varılmak istenen sonuç neye gebedir? " Kazan-kaybet" oyununa değil mi? Yanlışlık burada diyorum ben."Yetinmek", "kanaat etmek" ne erdemli deyimlerdir.
Oyunun adı,savaş olsun,satranç olsun,ne olursa olsun.Alanı devletler arası olsun,bireyler arası olsun farketmez.Bu bakış açısı ile birilerin kazanması için birilerinin kaybetmesi gerekecek.Öyle olmuyor mu? Bireysel anlamda bakış açısını değiştirmedikçe(düzeltmedikçe) savaşan bireyler olmuş,devletler olmuş ne fark eder? Birinin hasarı az,diğerinin çok olacak öyle mi,fark bu mu ? Bilmem,ama; devletleri de "kazanmak isteyen" ve karşısındakine "kaybettirmek isteyen" bireyler yönetmiyor mu? Öyleyse teşhisimiz tam isabet kaydetmedi.Bence bakış açısında, temel ilkede bir eksiklik (yanlışlık) var. Ve bizler ;bence "Kazan-kaybet" in yerine "Kazan-kazan"ı koyabilmeli,"Kazan-kazan" ı öğrenebilmeliyiz önce. Tıpkı yaşamda "Bir ağaç gibi hür ve bir orman gibi kardeşcesine"yi öğrenmeye ihtiyacımız olduğu gibi (kadar) buna da ihtiyacı var sanıyorum.
Selam ve sevgiler.