Mesajı Okuyun
Old 11-01-2010, 20:49   #3
rcakmak

 
Varsayılan

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
3.Dairesi

Esas: 2000/56132
Karar: 2002/
Karar Tarihi: 23.07.2002

TAŞKIN - ALMANYA DAVASI



(Özel Hayata Saygı Duyulmasını İsteme Hakkı İhlali İddiası)

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 3. Daire Kararı

Başkan; 1. Cabral Barreto, Üyeler; G. Ress, L. Caflisch, R. Türmen, B. Zupancic, H.S. Greve, ve M. K. Traja,

Başvuru No: 56132/00

Karar Tarihi: 23 Temmuz 2002

Çeviren ve Özetleyen: Bekir SÖZEN, Raportör, Anayasa Mahkemesi

Almanya'da süresiz oturma iznine sahip Niyati Taşkın ile evlenerek aile birleşimi kapsamında 1988 yılında oturma izni alan başvuru sahibinin izni, 1999 yılında Yabancılar Yasasına muhalefet ettiği gerekçesiyle uzatılmamış ve kendisi Türkiye'ye sınır dışı edilmiştir. Özel hayata saygı duyulmasını düzenleyen Sözleşmenin 8. Maddesinin ihlal edildiği gerekçesiyle de başvuru sahibi 2000 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurmuştur. Davanın görüşülmesi devam ederken Almanya'daki ilgili mahkeme, başvuru sahibinin sağlık durumundaki özel şartlarından kaynaklanan insani nedenlerden dolayı kendisine oturma izni vermiştir.

Bu sebeple Mahkeme, Sözleşme tarafından garanti altına alınan haklar bağlamında bir İhlalin devam etmemesi sebebiyle oybirliğiyle; davanın işlemden kaldırılmasına karar vermiştir.

PROSEDÜR

1. Dava, bir Türk vatandaşı olan Fatma Taşkın tarafından Federal Almanya Cumhuriyetine karşı 21 Mart 2000 yılında açılmıştır.

2. Başvuru sahibi, adli yardımdan yararlandırılmış olup, H. Lafontaine tarafından temsil edilmiştir. Alman Hükümetini ise K. Stoltenberg temsil etmiştir.

3-4. Başvuru sahibi, Alman yetkili makamlarının oturma iznini uzatmayıp kendisinin Türkiye'ye gitmesi için sınır dışı edilmesinin Sözleşmenin 8. maddesi ile garanti altına alınan aile hayatının korunması hakkını ihlal ettiğini iddia etmektedir.

5. Daire, Mahkeme içtüzüğünün 39. maddesini uygulamış ve hem taraflar, hem de usule ilişkin işlemlerin iyi yürümesi açısından Mahkeme karar verinceye kadar başvuru sahibinin ülkeden çıkarılmamasının uygun olduğuna karar vermiştir.

6-8. Daire, 22 Mayıs 2002 günlü kararı ile dava hakkında kabul edilebilirlik karan vermiş ve taraflar daha sonra esas hakkında dilekçelerini sunmuştur. Ayrıca Türk Hükümeti, Sözleşmenin 36/1. maddesi ile içtüzüğün 25/1. maddesi uyarınca müdahale hakkını kullanmış ve esas hakkındaki mütalaalar Türk Hükümetine gönderilmiştir.

I. OLAYLAR

9. Başvuru sahibi 1971 doğumlu olup Völkingen (Almanya)'da ikamet etmektedir.

A. Davanın Başlangıcı

10. Başvuru sahibi, 14 Ağustos 1988 tarihinde Almanya'ya turistik vize ile girmiştir. Kendisi gibi bir Türk olup 1981 yılından beri süresiz oturma iznine sahip kocası Niyati Taşkın ile birlikte yaşamak amacıyla aile birleşimi çerçevesinde 11 Ekim 1988 tarihinde oturma izni verilmesini talep etmiştir.

11-12. 22 Aralık 1988 tarihli karar ile 21 Aralık 1989 tarihine kadar süreli bir oturma izni verilmiş ve bu izin daha sonra bir çok kez uzatılmıştır. Başvuru sahibinin, biri 1989, diğeri 1995 Almanya doğumlu olan Türk uyruklu iki çocuğu bulunmaktadır. Bu iki çocuk 2015 yılma kadar oturma iznine sahiptirler. Başvuru sahibinin kocası 1998 yılından beri işsizdir ve bu yıldan beri işsizlik sigortasından yararlanmaktadır.

13. Yabancılar Kanununun 18/1. ve 17/2. maddeleri uyarınca, 18 Ağustos 1999 tarihli bir karar ile başvuru sahibinin oturma izninin uzatılma isteği reddedilmiştir. Bu Yasa hükümlerine göre, eğer gelen aile üyesinin geçimi yabancının kendi mesleki faaliyetlerinden, kendi malvarlığından ya da kendisinin kaynaklarından karşılanıyor ise, aile birleşimi için oturma izni verilmemektedir. Oysa Devletin sağladığı işsizlik sigortası Yasada sayılan kaynaklardan herhangi birine girmemektedir.

Oturma izninin uzatılması talebinin reddi kararında ayrıca; başvuru sahibinin 6 Ağustos 1997 tarihinden beri konut ve cari harcamaları için kamunun mali kaynaklarından yararlanmış olması nedeniyle, sosyal yardımların dışında kendi geçim kaynaklarını temin etmesi için gerekeni yapması gerektiği konusunda bir çok kere dikkatinin çekildiği belirtilmektedir.

Bundan başka, yıllardan beri Almanya'da yaşamasına rağmen, Almanca bilmemesinin Alman toplumuna entegre olmak istemediğini gösterdiği, bu nedenle de Yabancılar Yasasının 18/4. maddesinin uygulanamayacağı ifade edilmiştir.

Başvuru sahibinin sınır dışı edilmesinin ertelenmesi ile ilgili işlemler

14. Sarre İdare Mahkemesi 3 Kasım 1999 tarihli kararı ile başvuru sahibinin sınır dışı edilmesi kararının ertelenmesi talebini reddetmiştir.

İdare Mahkemesi, 30 Eylül 1999 tarihinden beri başvuru sahibinin kocasına işsizlik tazminatı ödenmemesinin, 1998-1999 yıllarında işsizlik tazminatı aldığının kesin olduğu için İşçi Bulma Kurumuna uğramaması gerçeğinden kaynaklandığını belirtmiştir. İdare Mahkemesine göre, Başvuru sahibi evde çocuklarının eğitimi ile ilgili çalışmasının toplum için önemli bir faaliyet olduğu bahanesine sığınamaz. Çünkü, kamu yardımı olanaklarına sahip olmaksızın ne Başvuru sahibinin kendisi, ne de kocası kendi olanakları ile ailenin ihtiyaçlarını karşılayacak güçte olmamaları burada belirleyicidir.

15. Sarre İdari İstinaf Mahkemesi, başvuru sahibinin Ağustos 1997'den beri Devlet yardımına bağlı olması nedeniyle, oturma izninin uzatılması hakkına sahip olmadığı gerekçesiyle 17 Şubat 2000 tarihli kararı ile başvuruyu reddetmiştir. İdare Mahkemesi ayrıca, oturma izninin uzatılmamasının başvuru sahibinin Türkiye'de ailesi ile birlikte yaşama imkanından yoksun bırakmadığı nedeniyle de Sözleşmenin 8. maddesinin ihlal edilmediğini eklemiştir.

16. Sarrebruck kentinin yabancılara bakan idaresi, başvuru sahibinin 8 Mart 2000 tarihinden itibaren sınır dışı edildiğini 1 Mart 2000 tarihli yazısı ile bildirmiştir.

17. 15 Mart 2000 tarihinde Federal Anayasa Mahkemesi üç hakimden oluşan komite halinde, başvuruyu kabul etmeme kararı almıştır.

18-19. Daha sonra başvuru sahibi, Sarrebruck Kent Yönetimi Başkanının 18 Ağustos 1999 tarihli oturma izninin uzatılmaması kararına karşı itiraz etmiştir. Sarrebruck kenti Yargı Komisyonu, başvuru sahibinin oturma izninin uzatılması hakkının bulunmaması nedeniyle Yabancılar Kanununun 18/1 ve 17/2. maddeleri uyarınca itirazı reddetmiştir. Her iki eşin de Alman vatandaşı olmaması nedeniyle Almanya'da aile yaşamı haklan bulunmamaktadır. Çünkü, eşi ve çocuktan ile birlikte aile yaşamlarını Türkiye'de devam ettirmelerinde herhangi bir engel bulunmamaktadır.

20. 16 Mart 2000 tarihinde başvuru sahibinin avukatı Sarrebruck Kent Yönetimi Başkanının 18 Ağustos 1999 tarihli ve Adli Konseyin 25 Şubat 2000 tarihli kararlarına karşı Sarre İdare Mahkemesine başvurmuştur.

14 Şubat 2002 tarihinde idare Mahkemesindeki duruşma sırasında taraflar kısmen dostane çözüme ulaşmışlardır. Buna göre, Sarrebruck Kent Yönetimi tarafından Yabancılar Yasanının 30/2. maddesinde öngörüldüğü üzere insani nedenlerle başvuru sahibine oturma izni verilmektedir. Buna karşılık avukatı tarafından temsil edilen başvuru sahibi Almanya'da oturma izninin uzatılmaması ile ilgili ihtilafın çözülmüş olduğunu beyan edecektir. Bununla birlikte, Başvuru sahibinin avukatı oturma izninin uzatılması kararı ile ilgili uyuşmazlığın tamamen yerinde durduğunu ve oturma süresinin uzatılmasını sağlamak amacıyla davayı devam ettirmek istediğini belirtmiştir.

21 Şubat 2002 tarihinde Sarrebruck Kent Yönetimi, başvuru sahibinin avukatına bir yazı yazarak, oturma izninin verilmesi için pasaportun kendilerine gönderilmesini istemiştir.

Sarre İdare Mahkemesi 16 Nisan 2002 tarihli kararında, başvuru sahibinin oturma iznine son veren karar ile ilgili uyuşmazlığın son bulduğunu belirtmiştir. Ayrıca, özellikle başvuru sahibinin anık bundan sonra kocası ve çocuklarının ikamet durumuna dayanamayacağı gerekçesiyle oturma izni verilme talebini reddetmiştir. Aslında çocukların 6 aydan daha fazla Türkiye'de kalmaları nedeniyle bunların oturma izinleri Yabancılar Yasasının 44/3. maddesi uyarınca sona ermiştir. Başvuru sahibinin kocasına gelince, artık bilinen bir adresi bulunmamaktadır ve bu nedenle de aile hayatını sürdürememiştir. Sonuçta başvuru sahibine oturma izni bozuk olan sağlık durumu göz önünde bulundurularak insani nedenlerden dolayı verilmiştir.

B. Diğer Olaylar

24. Başvuru sahibi, 19-24 Eylül 1999 tarihleri arasında Sarre'de bir hastanede tedavi görmüştür. 24 Eylül 1999 tarihli tıbbi rapor, başvuru sahibinin kasları ile ilgili olarak bir depresyon hastalığına maruz kaldığını göstermektedir.

25. 30 Nisan 2000 tarihinde evinde meydana gelen bir yangın sonucunda ciddi bir biçimde yaralanmış ve değişik kliniklerde tedavi görmüştür. 4 Mayıs 2001 tarihinden itibaren Hanovre yakınındaki bir dinlenme merkezinde kalmaktadır.

26. 10 Ağustos 2000 tarihinde Völkingen Sulh Hukuk Mahkemesi, başvuru sahibine yardımcı olmak üzere bir vasi tayin edilmesine karar vermiştir.

27. Alman hükümeti 26 Temmuz 2000 tarihli bir yazı ile başvuru sahibinin çocuklarının Türkiye'de anneannelerinin yanında kalmak üzere Almanya'dan ayrıldıklarını Mahkemeye bildirmiştir.

28. Başvuru sahibinin danışmanı 27 Kasım 2000 tarihli yazı ile Taşkın ailesinin Haziran 1997 ila Ağustos 1998 ayları arasında sosyal yardım olarak toplam 4131.26 Mark aldığını belirtmiştir.

29. 21 Eylül 2001 tarihinde başvuru sahibinin vekili, vasinin iki çocuğun Almanya'da babaları ile birlikte yaşamak üzere geri dönmeleri konusuna razı olduğunu bildiren bir mektup sunmuştur.

30. Alman Hükümeti 16 Mayıs 2002 tarihli mütalaalarında başvuru sahibinin kocasının Almanya'da bilinen bir adresinin bulunmadığını iddia etmiştir.

31. Başvuru sahibinin danışmanı 26 Haziran 2002 günlü dilekçesinde buna karşı çıkarak başvuru sahibinin kocasının Almanya'da belli bir adrese sahip olduğunu belirtmiştir. Buna kanıt olarak, haksız yere alınan aile yardımının tazmin edilmesi amacıyla Alman yetkili makamlarının başvuru sahibine gönderdiği bir ödeme emrini göstermiştir.

II. İLGİLİ İÇ HUKUK VE UYGULAMA

A. Oturma izni verilmesi ile ilgili koşullar

32. Yabancılar Yasanının 17 ve 18. maddeleri aile birleşimi kapsamında oturma izni verilme koşullarını düzenlemektedir.

33. 17/2. madde, Almanya'da ikamet eden bir yabancının aile fertleri, aile birleşimi çerçevesinde oturma izni alabilir. Bununla birlikte eğer;

a. Yabancı oturma iznine ya da oturma izni hakkına sahip değil ise;

b. İkamet yeri yeterli değil ise;

c. Gelen aile üyesinin geçimi yabancının bizzat kendi faaliyeti ile ya da bizzat kendi malvarlığından yahut da başka türlü kendi geçim kaynaklarından sağlayamamakta ise;

bu izin verilemez.

34. Bundan başka, 18/3. maddeye göre; eğer gelen aile üyesinin geçimi kamu yardımı olmaksızın sağlanıyorsa, oturma izni verilebilir.

35. Ayrıca, 18/4. madde, eşlerin ortak hayatı devam ettiği süre içerisinde, oturma izninin uzatılmasını öngörmektedir. Bu hükmün uygulanması konusunda, yetkili makamların oturma izninin verilmesi ya da verilmemesi açısından lehte ve aleyhte tüm unsurların dikkate alınmasında takdir hakkı bulunmaktadır.

B. İnsani nedenlerle oturma izni verilmesinin koşulları

36. Yabancılar Yasasının 30/2. maddesi, herhangi bir oturma izninin verilmesi ya da süresinin uzatılması reddedilirse veya olaydaki özel bir durum nedeniyle Alman topraklarını terk etmek yabancı için istisnai bir tehlike oluşturuyorsa, insani nedenlerle oturma izni verilmesini hükme bağlamaktadır.

37. Aynı Yasanın 34/1. maddesi hükmüne göre de insani nedenlerle oturma izni iki yıl için verilmekte ve aynı süre için yenilenebilmektedir.

HUKUKİ BOYUT İŞLEMDEN KALDIRMA

38. Başvuru sahibi, oturma izninin süresinin uzatılmamasının ve Türkiye'ye sınır dışı edilmesinin Sözleşmenin 8. maddesi ile garanti altına alınan aile hayatının korunması hakkını ihlal ettiğini iddia etmektedir.

39. Alman hükümeti olayın sonradan ortaya çıkan yeni koşulları dikkate alındığında, başvuru sahibinin eşinden ve çocuklarından ayrı yaşaması nedeniyle aile hayatına müdahalenin sözkonusu olmadığını belirtmektedir. Ayrıca, 14 Şubat 2002 tarihinde Sarre İdare Mahkemesinde sonuçlanan kısmi çözümün, Sarrebruck Kent Yönetiminin insani nedenlerden dolayı kendisine oturma izni vermeye söz verdiğinden dolayı, başvuru sahibinin sınır dışı edilmesi tehlikesine son verilmektedir. Alman hükümetine göre, olayın tüm yönleri dikkate alındığında ihtilaf çözümlenmiştir ve Sözleşmenin 37/1. maddesinde hükme bağlandığı üzere Mahkemenin davayı devam ettirmemesi gerekmektedir.

40. Türk hükümeti ise, Mahkeme tarafından verilen süre içerisinde davanın işlemden kaldırılması konusunda mütalaasını sunmamıştır.

41. Başvuru sahibi, Alman hükümetinin iddialarını reddetmektedir. Çocuklarının Almanya'ya geri dönmelerini istemektedir. Eğer Alman yetkili makamları çocuklarının anne-babasına oturma izni vermiş olsaydı, bu çocuklar hiç kuşkusuz oturma izni alma hakkına sahip olacaklardı. Alman yetkili makamlarının oturma iznini uzatmama kararına karşı davasını işte bu nedenle devam ettirmektedir.

42. Mahkeme, başvuru sahibinin evinde 1 Mayıs 2002 tarihinde yangın olduğunu ve yoğun tıbbi bakımdan yararlandığını ve vesayet altında bulunduğunu hatırlatmaktadır. Ayrıca iki çocuğun 26 Mayıs 2000 tarihinden itibaren Türkiye'de anneannelerinin yanında yaşadığı da tespit edilmiştir. Bu durum sağlık durumu nedeniyle başvuru sahibinin çocuklarının eğitimini sağlayacak güçte olmadığını göstermektedir. Bunun dışında, eğer başvuru sahibinin kocası devamlı Almanya'da yaşamış olsa bile, karı-kocanın Sözleşmenin 8. maddesi anlamında aile hayatı yaşadığı tespit edilememiştir.

43. Mahkeme, 14 Şubat 2002 tarihli kısmı dostane çözümle Sarrebruck Kent Yönetiminin, Başvuru sahibinin bozuk sağlık durumundan dolayı insani nedenlerle oturma izni vermeye söz verdiğini ve Türkiye'ye sınır dışı edilme tehlikesinin de kalktığını belirtmektedir. Başvuru sahibi bizzat kendisi, Almanya'da ikametine son veren 18 Ağustos 1999 tarihli Sarrebruck Kent Yönetimi başkanının kararı ile ilgili ihtilafın çözümlendiğini beyan etmektedir.

44. Başvuru sahibi davasını Mahkemeye getirirken ilk amacı çocuklarından ve eşinden ayrılmamak için Türkiye'ye sınır dışı edilmesini engellemek idi. Şu anda ise, Alman hükümetine atfedilemeyecek nedenlerden dolayı eşinden ve çocuklarından ayrı yaşamaktadır.

45. Elbette başvuru sahibi, yeniden çocukları ile birlikte aile hayatı yaşamak amacıyla oturma izni alabilmek için Alman yargı yerleri önünde davasını sürdürmektedir.

46. Bununla birlikte Mahkeme, başvuru sahibinin sağlığı Türkiye'ye dönüşüne uygun olsaydı, 26 Mayıs 2000 tarihinden beri orada yaşayan çocukları ile birlikte aile hayatını Türkiye'de sürdürmesinde herhangi bir engel bulmayacaktı.

47. Olaydaki bu koşullar ışığında, başvuru sahibinin ihtirazı kayıtlarına karşın Mahkeme Sözleşmenin 37/1-c maddesine göre davanın devam ettirilmesi için haklı nedenlerin bulunmadığı sonucuna varmaktadır. Bunun dışında, Sözleşme tarafından garanti altına alınan insan haklarına dokunan özel bir sebep davanın sürdürülmesini gerektirmemektedir.

48. Bu durumda davanın işlemden kaldırılması uygun görülmektedir.

AÇIKLANAN NEDENLERLE MAHKEME OYBİRLİĞİ İLE,

Davanın işlemden kaldırılmasına karar vermiştir.