Mesajı Okuyun
Old 27-11-2013, 19:29   #36
av__emrah

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
13.Hukuk Dairesi
Esas: 2013 / 7135
Karar: 2013 / 11719
Karar Tarihi: 07.05.2013


ÖZET: Davacı, davalı bankadan kullandığı konut kredisi nedeni ile toplam …. TL masraf alındığını belirterek, alınan bedelin tahsil tarihinden itibaren ticari faizi ile davalıdan tahsilini istemiştir. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun ….. Tarihli 26333 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan <Bankalara Değerleme Hizmeti Verecek Kuruluşların Yetkilendirilmesi ve Faaliyetleri Hakkında Yönetmelik maddesi uyarınca, bankalarca verilen kredinin teminatı olarak Konut ve diğer gayrimenkul değerleme işlemlerinin kimler tarafından ve ne şekilde yerine getirileceği hususu ayrıca ve açıkça düzenlenmiş olup, dairemizin yerleşik kararlarında da vurgulandığı üzere, bankaların ancak davaya konu kredinin verilmesi için zorunlu, makul ve belgeli masrafları tüketiciden isteyebileceğinin kabulü gerekir. Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, davalı banka tarafından bir değerleme şirketine ya da dava dışı herhangi bir firmaya ekspertiz işlemine ilişkin olarak ödenen tutara ilişkin ispatlayıcı bir belgenin dosyaya sunulmadığı anlaşılmış olmakla, …. ekspertiz ücretinin zorunlu masraf olarak alındığı gerekçesiyle> bu bedelinin dava değerinden mahsubu ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.(4077 S. K. m. 10/B) (Bankalara Değerleme Hizmeti Verecek Kuruluşların Yetkilendirilmesi Ve Faaliyetleri Hakkında Yönetmelik Geç. m. 1)

Dava: Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: Davacı, davalı bankadan kullandığı konut kredisi nedeni ile toplam 5.564,00 TL masraf alındığını belirterek, alınan bedelin tahsil tarihinden itibaren ticari faizi ile davalıdan tahsilini istemiştir.

Davalı, davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davanın kısmen kabulüne toplam 5.264,00.TL alacağın dava tarihinden başlayacak yasal faiziyle davalıdan tahsiline, davacının fazlaya ilişkin istemlerinin reddine karar verilmiş, hüküm her iki tarafça temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- Davacının temyiz itirazına gelince; Davacı eldeki dava ile yeniden yapılandırma ve kredi kullandırma masrafı olarak tahsil edilen 3.519,00.-TL'nin davalıdan tahsilini istemiş olup, mahkemece, ekspertiz ücretinin zorunlu masraf olarak kabulü ile bu bedelin dava değerinden mahsubu neticesinde davanın kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun 01 Kasım 2006 Tarihli 26333 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan <Bankalara Değerleme Hizmeti Verecek Kuruluşların Yetkilendirilmesi ve Faaliyetleri Hakkında Yönetmelik>in geçici 1. maddesi uyarınca, bankalarca verilen kredinin teminatı olarak Konut ve diğer gayrimenkul değerleme işlemlerinin kimler tarafından ve ne şekilde yerine getirileceği hususu ayrıca ve açıkça düzenlenmiş olup, dairemizin yerleşik kararlarında da vurgulandığı üzere, bankaların ancak davaya konu kredinin verilmesi için zorunlu, makul ve belgeli masrafları tüketiciden isteyebileceğinin kabulü gerekir. Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, davalı banka tarafından bir değerleme şirketine ya da dava dışı herhangi bir firmaya ekspertiz işlemine ilişkin olarak ödenen tutara ilişkin ispatlayıcı bir belgenin dosyaya sunulmadığı anlaşılmış olmakla, <300TL> ekspertiz ücretinin zorunlu masraf olarak alındığı gerekçesiyle> bu bedelinin dava değerinden mahsubu ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

Sonuç: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenle davalının temyiz itirazlarının reddine, 2.bentte açıklanan nedenle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK'nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 07.05.2013 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
---------------------------------------------------------
T.C. YARGITAY
13.Hukuk Dairesi
Esas: 2013 / 18801
Karar: 2013 / 19000
Karar Tarihi: 08.07.2013


ÖZET: Dava, taraflar arasında düzenlenen kredi sözleşmesinden kaynaklanan haksız kesilen bedellerin tahsiline ilişkin bilgi ve belgenin verilmemesinden kaynaklanan muarazanın giderilmesi istemine dayanmaktadır. 4077 sayılı yasanın 23. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Taraflar arasındaki uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Bu durumda mahkemece, ayrı bir tüketici mahkemesi var ise görevsizlik kararı verilmesi ayrı bir tüketici mahkemesinin bulunmaması halinde ise ara kararı ile davaya tüketici mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir. (4077 S. K. m. 23)

Dava: Taraflar arasındaki tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: Davacı, bankadan kullanmış olduğu kredi nedeni ile davalı bankaya avukatı tarafından Avukatlık kanunun bilgi edinme hakkı kapsamında bankaya ödemiş olduğu dosya masrafı, vs. bilgilerin temini için başvurduğunu ancak davalı bankanın bu edimini yerine getirmediğini, açılacak davanın miktar belli olmaması nedeni ile ret edilmesi halinde yargılama giderlerinin tarafına yükleneceğini bu durumun kendisinin mağdur edeceğini iddia ederek taraflar arasında oluşan muarazanın men'ine karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.

1-Dava, taraflar arasında düzenlenen kredi sözleşmesinden kaynaklanan haksız kesilen bedellerin tahsiline ilişkin bilgi ve belgenin verilmemesinden kaynaklanan muarazanın giderilmesi istemine dayanmaktadır.

4077 sayılı yasanın 23. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Taraflar arasındaki uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Bu durumda mahkemece, ayrı bir tüketici mahkemesi var ise görevsizlik kararı verilmesi ayrı bir tüketici mahkemesinin bulunmaması halinde ise ara kararı ile davaya tüketici mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir.

2- Bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.

Sonuç: Birinci bentte açıklanan nedenle temyiz olunan kararın BOZULMASINA, ikinci bentte gösterilen nedenle davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 24.30 TL temyiz harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 08.07.2013 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
-------------------------------------------------------
T.C. YARGITAY
13.Hukuk Dairesi
Esas: 2013 / 3676
Karar: 2013 / 5247
Karar Tarihi: 05.03.2013


ÖZET: Tüketiciden tahsil edilen kapama ücretinin herhangi bir hizmet karşılığı olarak tahakkuk ettirilmediği, kredi sözleşmesinde kararlaştırılan faiz oranının, düşük faiz oranı üzerinden uyarlanması işleminin, bankaya herhangi bir maliyetinin bulunmadığı, ödeme planının değiştirilmesi sırasında herhangi bir zorunlu masrafta bulunulmadığı, bu hali ile ödeme plan değişiklik ücreti alınması işlemi ticari ahlak ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğu, banka tarafından yapılan işlemin, kredi ilişkisinin düşük faiz oranı üzerinden devam ettirilmesinden ibaret olduğu, sözü geçen işlem bakımından ücret alınacağı hususunda tüketiciyi bağlayıcı nitelikte herhangi bir yasal mevzuat da bulunmadığı, bankanın erken kapama ücreti alınacağına ilişkin yönetimsel kararının da yukarıda açıklandığı şekilde tek taraflı olarak kararlaştırılıp tüketiciyle müzakere edilmeden tüketiciye dayatılan haksız şart niteliğinde olduğu, <6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nda genel işlem koşullarına, dürüstlük kurallarına aykırı olarak karşı tarafın aleyhine ve onun durumunu ağırlaştırıcı nitelikte hükümler konulamayacağının> düzenlendiği, bu maddenin normunun kamu düzeninden oluşu nedeni ile derhal uygulanacağı, dolayısıyla herhangi bir hizmet karşılığı olmaksızın erken kapama ücreti adı altında ücret alınmasının dürüstlük kuralına aykırı olduğu, geçerli olmadığı, alınan ücretin tüketiciye iadesi gerektiğine karar verilmiş olması isabetlidir.(4077 S. K. m. 6, 10/B) (818 S. K. m. 11, 20) (6098 S. K. m. 12, 25, 27) (6101 S. K. m. 7) (Konut Finansmanı Kapsamındaki Kredilerin Yeniden Finansmanına İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmelik m. 6)

Dava ve Karar: Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:

Sonuç: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin tekdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde olmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı 269,70 TL. kalan harcın temyiz edenden alınmasına, HUMK.nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 05.03.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.


NOT: KONUNUN ÖNEMİ GEREĞİ YEREL MAHKEME İLAMINI AŞAĞIDA YAYIMLIYORUZ.

TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
CEYHAN
2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TÜKETİCİ MAHKEMESİ SIFATIYLA

GEREKÇELİ KARAR

E: 20012-118
K: 2012-395

DAVA: Tüketicinin Açtığı Tüketici Kredisinden Kaynaklanan
DAVA TARİHİ: 09.03.2012
KARAR TARİHİ: 09.11.2012

Mahkememizde görülmekte bulunan Tüketicinin Açtığı Tüketici Kredisinden Kaynaklanan davasının yapılan açık yargılanmasının sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; sözleşme şartlarının müzakere edilmemesi nedeni ile dosya masrafı alınmasının haksız şart niteliğinde bulunduğunu belirterek alınan dosya masrafının iadesine karar verilmesi talebinde bulunmuştur.

Davalı vekili dilekçesinde özetle; dosya masrafı alınmasına ilişkin işlemin taraflar arasında akdedilen sözleşme hükümlerine, banka prosedürüne ve Merkez Bankasınca düzenlenen masraf ve komisyon listesine uygun olduğu ile masraf tahsilinin tüketicinin bilgisi dahilinde yapıldığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.

Tüm dosya kapsamıyla; taraflar arasında konut kredisine ilişkin sözleşme akdedildiği, iş bu anlaşmaya istinaden tüketiciden dosya masrafı ve kredinin yapılandırılması sonrasında da erken kapama ücreti alındığı, alınan dosya masrafı ve erken kapama ücreti tutarının taraflar arasında ihtilaflı olmadığı, sözleme metninde vergi ve masrafların tüketiciye ait olacağı hususunun kararlaştırıldığı, Tüketici Kanununun 10/B maddesinin 1. ve 3. fıkralarının <Konut finansmanı kuruluşları tüketicilere sözleşme öncesinde kredi veya finansal kiralama işlemleri ile ilgili genel bilgiler vermek ve tüketiciye teklif ettikleri kredi veya finansal kiralama sözleşmesinin koşullarını içeren Sözleşme Öncesi Bilgi Formu vermek zorundadır. Tüketici teklifi kabul edip etmemekte serbesttir. Sözleşme Öncesi Bilgi Formunun tüketiciye verilmesini takip eden bir iş günü geçmeden imzalanan sözleşme geçersizdir. Konut finansmanı sözleşmelerinin yazılı olarak yapılması ve bu sözleşmenin bir nüshasının tüketiciye verilmesi zorunludur. Taraflar arasında akdedilen sözleşmede öngörülen şartlar, sözleşme süresi içerisinde tüketici aleyhine değiştirilemez.> şeklinde düzenlendiği, bu madde normuna göre sözleşme öncesi bilgilendirme formunun kredinin akdedilmesinden önce usulüne uygun bir şekilde düzenlenerek tüketiciye en az bir gün önce verilip sonrasında kredi sözleşmesinin düzenlenmesi gerektiği, bu prosedüre uygun olarak akdedilmeyen sözleşmelerin geçersiz addedildiği,

Madde normunda öngörülen şeklin nitelikli geçerlilik şekli olduğu, tüketiciye verilen sözleşme öncesi bilgilendirme formunun, matbu olarak düzenlenip krediye ilişkin herhangi bir bilgiyi içermediği, alınacak doya masraf tutarının yazılı olmadığı, bu itibarla sözleşmenin bu hali ile Tüketici Kanunun 10/B maddesine aykırı olarak düzenlendiği, geçerlilik şekline aykırı olarak düzenlenen sözleşmedeki tüketici aleyhine öngörülen hükümlerin BK.nun 11. (YBK 12. Madde) maddesi gereğince geçersiz olup tüketiciyi bağlayıcı nitelikte bulunmadığı, diğer yandan dosya masrafı alınmasına ilişkin şartın taraflarca müzakere edilmediği, 4077 sayılı yasanın 6. maddesinde öngörülen; Satıcı veya sağlayıcının tüketiciyle müzakere etmeden, tek taraflı olarak sözleşmeye koyduğu, tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde iyiniyet kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme koşulları haksız şarttır> şeklindeki madde normu gereğince tüketiciye fazladan yükümlülük getiren, hukuki durumunu ağırlaştıran ve tüketiciye tek taraflı olarak dayatılmış nitelikteki dosya masrafı alınmasına ilişkin sözleşme şartının, müzakere edilmediğinden dolayı haksız şart niteliğinde olduğu, dosya masrafı alınacağına ilişkin şartın, taraflarca müzakere edilerek kararlaştırıldığı hususunun, banka tarafından ispatlanamadığı gibi dosya masrafı tutarının sözleşmede açıkça belli edilmemiş olmasının, sözü geçen sözleşme şartının müzakere edilmediğini göstermekte olduğu, bu itibarla haksız şarta dayalı olarak tahsil edilen paranın iadesi gerektiği, bir an için dosya masrafı alınmasına ilişkin sözleşme şartının taraflar arasında müzakere edildiği kabul edilse dahi, bankanın kullandırdığı krediyi faizi ile birlikte belli ir vade sonunda geri alacağı, bu şekilde kullandırdığı kredi karşılığında kazanç ve kar sağladığı, kredinin tahsisi için dosya masrafı alınmasını gerektiren herhangi bir zorunlu masraf yapılmadığı, banka tarafından kredinin tahsisi için kredinin maliyetine dahil olmayan bir kısım zorunlu masrafların yapıldığı ve bunun karşılığında dosya masrafı adı altında ücret alındığı olgusunun ispatlanamadığı, zorunlu masraf adı altında banka personel giderleri vesair şeklinde kredinin maliyetine dahil olan unsurların ileri sürüldüğü, ancak maliye dahil olan unsurların kredi faiz oranına dahil olduğu ve kredinin, kararlaştırılan faiz oranı üzerinden satılmış olduğundan dolayı ancak maliyet dışı unsurların tüketiciye yansıtılıp tüketiciden talep edilebileceği, yukarıda açıklandığı üzere tüketiciye yansıtılabilecek ipotek tesis ücreti, ekspertiz ücreti vesair şeklinde herhangi bir masraf yapıldığının ispatlanamadığı, bu itibarla karşılıksız bir şekilde herhangi bir hizmet karşılığı olmaksızın dosya masrafı alınmasının, ticari ahlak ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğu, ticari ahlak ve iyiniyet kurallarına aykırı sözleşmelerin, BK'nun 20 (YBK 27. Madde) maddesi gereğince batıl olduğu, yine 6098 sayılı BK'nun 25.maddesindeki <genel işlem koşullarına, dürüstlük kurallarına aykırı olarak karşı tarafın aleyhine ve onun durumunu ağırlaştırıcı nitelikte hükümler konulamayacağı> şeklindeki madde normu yönünden de dürüstlük kuralına aykırı olarak tüketicinin aleyhine olan ve durumunu ağırlaştıran herhangi bir hizmet karşılığı olmaksızın dosya masrafı alınmasına ilişkin sözleşme şartının geçersiz olduğu, giderek bu yönden de alınan ücretin tüketiciye iadesi gerektiği;

Refinansman/Erken kapama ücreti yönünden yapılan değerlendirmede ise, Konut Finansmanı Kapsamındaki Kredilerin Yeniden Finansmanına İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olmadığı, zira sözü geçen yönetmeliğin 6. maddesinde yeniden finansman amacı ile konut finansmanı sözleşmesinde yapılan değişikliklerin, tüketiciye ne şekilde yansıyacağına ilişkin karşılaştırmalı bilginin tüketiciye yazılı olarak verileceğinin düzenleme altına alındığı, sözleşmenin yeniden yapılandırılması sonrasında tüketicinin bu işlemden dolayı ne şekilde bir yarar sağladığı, faiz oranının indirilmesinin, alınan dosya masrafı ile birlikte tüketiciye toplam maliyetinin ne kadar olduğu, yapılan işlemin tüketicinin leh ve aleyhinde doğurduğu sonuçlarının nelerden ibaret olduğu, ezcümle faiz indirimine gidilmesinin tüketiciyi ne şekilde yansıdığı hususunda ayrıntılı bilgilendirme yapılmadığı, bu itibarla usulüne uygun bir şekilde bilgilendirme yapılmamasının dosya masrafı alınmasına ilişkin işlemi geçersiz kıldığı, zira bilgilendirme yapılması olgusunun geçerlilik şekli olarak düzenlendiği, diğer yandan kredi sözleşmesinde kararlaştırılan faiz oranının indirilmesinin tarafların icap ve kabulü çerçevesinde gerçekleştirilen sözleşmenin yeniden uyarlanması halinden başka bir şey olmadığı, kredi ilişkisinin ödeme suretiyle sonlandırılması halinin mevcut olmadığı, taraflar arasındaki kredi ilişkisinin, kararlaştırılan düşük faiz oranı üzerinden devam ettiği, bu nedenle kredi ilişkisinin, kararlaştırılan düşük faiz oranı üzerinden devam ettiği, bu nedenle kredi ilişkisinin ödeme ile sona ermesi halinde hayatiyet kazanacak olan erken kapama ücretinin somut olayda uygulama yeri bulmadığı, yine tüketiciden tahsil edilen kapama ücretinin herhangi bir hizmet karşılığı olarak tahakkuk ettirilmediği, kredi sözleşmesinde kararlaştırılan faiz oranının, düşük faiz oranı üzerinden uyarlanması işleminin, bankaya herhangi bir maliyetinin bulunmadığı, ödeme planının değiştirilmesi sırasında herhangi bir zorunlu masrafta bulunulmadığı, bu hali ile ödeme plan değişiklik ücreti alınması işlemi ticari ahlak ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğu, banka tarafından yapılan işlemin, kredi ilişkisinin düşük faiz oranı üzerinden devam ettirilmesinden ibaret olduğu, sözü geçen işlem bakımından ücret alınacağı hususunda tüketiciyi bağlayıcı nitelikte herhangi bir yasal mevzuat da bulunmadığı, bankanın erken kapama ücreti alınacağına ilişkin yönetimsel kararının da yukarıda açıklandığı şekilde tek taraflı olarak kararlaştırılıp tüketiciyle müzakere edilmeden tüketiciye dayatılan haksız şart niteliğinde olduğu, <6098 sayılı BK'nun 25. maddesi gereğince genel işlem koşullarına, dürüstlük kurallarına aykırı olarak karşı tarafın aleyhine ve onun durumunu ağırlaştırıcı nitelikte hükümler konulamayacağının> düzenlendiği, bu maddenin normunun kamu düzeninden oluşu nedeni ile 6101 sayılı yasanın 7. maddesi gereğince derhal uygulanacağı, dolayısıyla herhangi bir hizmet karşılığı olmaksızın erken kapama ücreti adı altında ücret alınmasının dürüstlük kuralına aykırı olduğu, geçerli olmadığı, alınan ücretin tüketiciye iadesi gerektiği,

Faiz başlangıcı, faizin niteliği ve zamanaşımı yönünden yapılan değerlendirmede ise; iadenin hukuki dayanağının sözleşmesel ilişki olduğu, dosya masrafının alınacağına ilişkin sözleşme şartının hukuka aykırı olduğundan bahisle istirdat talebinde bulunulduğu, bu itibar ile zamanaşımı süresinin 10 yıl olması münasebetiyle zamanaşımı savunmasına itibar edilmemesi gerektiği ve davadan önce temerrüt durumunun hasıl olmaması nedeni ile faizin dava tarihinden itibaren başlayacağı ile tüketicinin tacir sıfatını haiz olmadığı, Ticaret Kanununda öngörülen bir tarafı tacir olan sözleşmelerin diğer taraf içinde ticari olduğuna ilişkin madde hükmünün, tüketici hukukunda geçerli olmadığı, zira sözü geçen madde normunun taciri korumak amacıyla vaaz edildiği, sözü geçen hükmün, ticari amaç güdülmediğinden dolayı tüketici işlemi teşkil eden iş ve işlemlerde uygulanmasının adil olmadığı, zira Tüketici Yasasının, Ticaret Yasasına göre daha özel nitelikte bir yasa olduğu ve özel yasanın uygulanması gerektiği, bu itibarla gerek Tüketici Kanununda ve gerekse taraflar arasında kararlaştırılan sözleşme hükümlerinde, haksız şarta dayalı olarak iade taleplerinde temerrüt faizinin ticari faiz olduğu hususunda her hangi bir düzenleme bulunmadığı karşısında yasal faize hükmetmek suretiyle aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: 1-Davanın KABULÜ ile; Davacı tüketiciden 1280 TL'sı dosya masrafı ve 288,96 TL'sı refinansman masrafı ve yine 1155,84 TL refinansman masrafı olarak tahsil edilip istirdatı talep edilen toplam 2724,80 TL'sı bedelin dava tarihi olan 09/03/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tahsil edilerek, davacı tarafa ödenmesine,

2-Alınması gerekli 162 TL'sı karar ve ilam harcının davalı taraftan tahsil edilerek hazineye irat kaydına,

3-Sarf edilen gider avansından kalan bakiye gider avansının istek halinde davacı tarafa ödenmesine,

4-Davacı tarafça sarf edilen 7 adet davetiye gideri olan 49 TL'sı yargılama giderinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa ödenmesine,

5-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 400 TL'sı vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine,

Dair davacı vekili ile davalı vekiline tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süresi içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi. 09.11.2012 (¤¤)

(KAYNAK: Av. Ömer DAŞBAŞ)
-------------------------------------------------------
T.C. YARGITAY
13.Hukuk Dairesi
Esas: 2013 / 3498
Karar: 2013 / 4473
Karar Tarihi: 26.02.2013


ÖZET: Davalı bankanın tacir olup, yaptığı masrafları tüketiciden isteme hakkı bulunduğu anlaşılmakta ise de, somut uyuşmazlığın tüketici hukukundan kaynaklandığı da gözetildiğinde, bankanın ancak davaya konu kredinin verilmesi için zorunlu, makul ve belgeli masrafları tüketiciden isteyebileceğinin kabulü gerekir. Buna göre; mahkemece, davalı bankadan bu yönde delilleri sorulduktan sonra, konusunda uzman bilirkişi ya da heyetinden, yukarıda belirtilen açıklamalar ışığında ve kredinin kullanılması için zorunlu ve belgeli masrafların neler olduğu hususu ile erken ödeme nedeni ile alınacak bedelin tespiti noktasında rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken bu yönler gözetilmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.(4077 S. K. m. 6, 10/B) (Tüketici Sözleşmelerindeki Haksız Şartlar Hakkında Yönetmelik m. 7)

Dava: Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: Davacı; davalı banka şubesinden konut kredisi kullandığını, komisyon ve dosya masrafı adı altında 2.420,00 TL kesintinin yapıldığını, 11.11.2011 tarihinde kalan kredi borcunu peşin olarak kapatmak üzere davalı bankaya başvurduğunda da erken kapama cezası adı altında da 1.497,36 TL kesintinin yapıldığını, erken ödeme cezası adı altında 1.497,36 TL ile komisyon ve dosya masrafı adı altında 2.420,00 TL olarak alınan bedellerin mevduat hesaplarına uygulanan en yüksek yasal değişken faiziyle davalı bankadan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; ön inceleme duruşmasında masraf adı altında tahsil edilen 2.420,00 TL'nin 450,00 TL'sinin bankaca tarafına iade edildiğini ve bununun davadan önce hesabına yatırıldığını dava açtıktan sonra öğrendiğini, bu meblağ düşüldüğünde toplam 3.467,36 TL'yi talep ettiğini, 450,00 TL'lik kısımdan feragat ettiğini bildirmiştir.

Davalı; davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, Davanın kısmen kabulü ile, 3.467,36 TL'nin, ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine; bu hususta fazlaya dair talebin feragat nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

1- Standart sözleşmeler, içeriğini kısmen veya tamamen genel işlem koşullarının oluşturduğu, tarafların karşılıklı müzakereleri sonucu değil, aksine, taraflardan biri veya üçüncü kişi tarafından önceden hazırlanmış hükümlerin Kullanıldığı sözleşme tipi olarak tanımlanmakta olup, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 4822 Sayılı Kanunla değişik 6. maddesi ile, Avrupa Konseyi'nin 05.04.1993 tarihli, 1993/13/AET Yönergesinde ve bu yönergeyi iç hukuklarına aktaran Avrupa Birliği ülkelerinde, standart sözleşmelerde yer alan hükümlerin ve özellikle bu sözleşmelerin içeriğini oluşturan genel işlem koşullarının, haksız şart olduğuna ilişkin bir karine öngörülmüştür.

Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 6.maddesinin üçüncü fıkrasına göre, <Bir sözleşme şartı önceden hazırlanmışsa ve özellikle standart sözleşmede yer alması nedeniyle tüketici içeriğine etki edememişse, o sözleşme şartının tüketiciyle müzakere edilmediği kabul edilir. Sözleşmenin bütün olarak değerlendirilmesinden, standart sözleşme olduğu sonucuna varılırsa, bu sözleşmedeki bir şartın belirli unsurlarının veya münferit bir hükmünün müzakere edilmiş olması, sözleşmenin kalan kısmına bu maddenin uygulanmasını engellemez> hükmü yer almaktadır.

Yine 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 4822 Sayılı Kanunla değişik 6. maddesi ile sözleşmelerdeki <haksız şart> kurumu düzenlenmiş ve satıcı ve sağlayıcının tüketiciyle müzakere etmeden, tek taraflı olarak sözleşmeye koyduğu, tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde iyi niyet kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme koşullarının haksız şart olup, taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu her türlü sözleşmede yer alan haksız şartlar tüketici için bağlayıcı olmadığı belirtilerek, satıcı veya sağlayıcının, bir standart şartın münferiden tartışıldığını ileri sürüyorsa, bunu ispat yükünün ise ona ait olduğu belirtilmiştir. 4077 Sayılı Kanunun değişik 6 ve 31 maddelerine dayanılarak hazırlanan Tüketici Sözleşmelerindeki Haksız Şartlar Hakkında Yönetmeliğin 7. maddesinde ise <satıcı, sağlayıcı veya kredi veren tarafından tüketici ile akdedilen sözleşmede kullanılan haksız şartların batıl olduğu> hükmü getirilmiştir. Ne var ki incelenen dosya içeriğine göre, davalıdan yapılan tahsilatlar içerisinde, dosya masrafı ve komisyon ödemeleri dışında, sözleşme kapsamında alınan erken kapatma bedelinin de bulunduğu anlaşılmaktadır.

4077 sayılı kanunun 10/B maddesinde, <Tüketici, konut finansmanı kuruluşuna borçlandığı toplam miktarı önceden ödeyebileceği gibi aynı zamanda bir ya da birden çok ödemeyi vadesinden önce yapabilir. Faiz oranının sabit olarak belirlenmesi halinde, sözleşmede yer verilmek suretiyle, bir ya da birden fazla ödemenin vadesinden önce yapılması durumunda konut finansmanı kuruluşu tarafından tüketiciden erken ödeme ücreti talep edilebilir. Erken ödeme ücreti gerekli faiz indirimi yapılarak hesaplanan ve tüketici tarafından konut finansmanı kuruluşuna erken ödenen tutarın yüzde ikisini geçemez. Oranların değişken olarak belirlenmesi halinde tüketiciden erken ödeme ücreti talep edilemez> hükmü yer almaktadır. Buna göre taraflar arasındaki kredi sözleşmesinin faiz türüne göre, davacıdan kredi borcunun erken kapatılması halinde erken kapama ücretinin tahsilinde yasal olarak hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

Davalı bankanın tacir olup, yaptığı masrafları tüketiciden isteme hakkı bulunduğu anlaşılmakta ise de, somut uyuşmazlığın tüketici hukukundan kaynaklandığı da gözetildiğinde, bankanın ancak davaya konu kredinin verilmesi için zorunlu, makul ve belgeli masrafları tüketiciden isteyebileceğinin kabulü gerekir. Buna göre; mahkemece, davalı bankadan bu yönde delilleri sorulduktan sonra, konusunda uzman bilirkişi ya da heyetinden, yukarıda belirtilen açıklamalar ışığında ve kredinin kullanılması için zorunlu ve belgeli masrafların neler olduğu hususu ile erken ödeme nedeni ile alınacak bedelin tespiti noktasında rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken bu yönler gözetilmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

2- Bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.

Sonuç: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 2.bentte açıklanan nedenle davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK'nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 26.02.2013 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
----------------------------------------------------------
T.C. YARGITAY
13.Hukuk Dairesi
Esas: 2012 / 23738
Karar: 2012 / 25211
Karar Tarihi: 08.11.2012


ÖZET: Davalı bankanın tacir olup, yaptığı masrafları tüketiciden isteme hakkı bulunduğu anlaşılmakta ise de, somut uyuşmazlığın tüketici hukukundan kaynaklandığı da gözetildiğinde, bankanın ancak davaya konu kredinin verilmesi için zorunlu, makul ve belgeli masrafları tüketiciden isteyebileceğinin kabulü gerekir. Buna göre; mahkemece, davalı bankadan bu yönde delilleri sorulduktan sonra, bilirkişiden yukarıda belirtilen açıklamalar ışığında ve kredinin kullanılması için zorunlu ve belgeli masrafların neler olduğunun tespiti noktasında rapor veya ek rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken bu yönler gözetilmeksizin eksik inceleme ile davanın tümden kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.(4077 S. K. m. 6, 31) (1086 S. K. m. 440)

Dava: Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

Karar: Davacı; 24/11/2008 tarihinde davalı bankadan 74.000 TL. tutarlı konut kredisi kullandığını, kredi kullandığı tarihte banka tarafından masraf ve expertiz masrafı olarak 1.975,00 TL. tahsil edildiğini, daha sonra konut kredisi faizlerinin düşmesi üzerine 15/04/2009 tarihinde ve 29/09/2009 tarihinde 2 kez ödeme konut kredisinin yeniden yapılandırılması için bankaya müracaat ettiğini, 1. yapılandırmada % 4 komisyon üzerinden 2.818,00 TL., 2. yapılandırmada % 3 komisyon üzerinden 1.955,00 TL. tahsil edildiğini, hem kredi başvurusu sırasında hem de yapılandırmalar sırasında alınan komisyon, masraf, expertiz ücreti vs. adı altında toplam 6.748,00 TL. tahsil edildiğini belirterek, kendisinden masraf, komisyon vs adı altında alınan 6.748,00 TL.'nin yasal faizi ile davalı bankadan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı; davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davalı banka tarafından yapılan tahsilatlara ilişkin taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinin haksız şart niteliğinde bulunduğu gerekçesi ile Davanın kabulü ile 6.748,00 TL.'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2) Standart sözleşmeler, içeriğini kısmen veya tamamen genel işlem koşullarının oluşturduğu, tarafların karşılıklı müzakereleri sonucu değil, aksine, taraflardan biri veya üçüncü kişi tarafından önceden hazırlanmış hükümlerin kullanıldığı sözleşme tipi olarak tanımlanmakta olup, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 4822 sayılı Kanunla değişik 6. maddesi ile, Avrupa Konseyi'nin 05.04.1993 tarihli, 1993/13/AET Yönergesinde ve bu yönergeyi iç hukuklarına aktaran Avrupa Birliği ülkelerinde, standart sözleşmelerde yer alan hükümlerin ve özellikle bu sözleşmelerin içeriğini oluşturan genel işlem koşullarının, haksız şart olduğuna ilişkin bir karine öngörülmüştür. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 6.maddesinin üçüncü fıkrasına göre, <Bir sözleşme şartı önceden hazırlanmışsa ve özellikle standart sözleşmede yer alması nedeniyle tüketici içeriğine etki edememişse, o sözleşme şartının tüketiciyle müzakere edilmediği kabul edilir. Sözleşmenin bütün olarak değerlendirilmesinden, standart sözleşme olduğu sonucuna varılırsa, bu sözleşmedeki bir şartın belirli unsurlarının veya münferit bir hükmünün müzakere edilmiş olması, sözleşmenin kalan kısmına bu maddenin uygulanmasını engellemez> hükmü yer almaktadır. Yine 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 4822 sayılı Kanunla değişik 6. maddesi ile sözleşmelerdeki <haksız şart> kurumu düzenlenmiş ve satıcı ve sağlayıcının tüketiciyle müzakere etmeden, tek taraflı olarak sözleşmeye koyduğu, tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde iyi niyet kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme koşullarının haksız şart olup, taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu her türlü sözleşmede yer alan haksız şartlar tüketici için bağlayıcı olmadığı belirtilerek, satıcı veya sağlayıcının, bir standart şartın münferiden tartışıldığını ileri sürüyorsa, bunu ispat yükünün ise ona ait olduğu belirtilmiştir. 4077 sayılı Kanunun değişik 6 ve 31 maddelerine dayanılarak hazırlanan Tüketici Sözleşmelerindeki Haksız Şartlar Hakkında Yönetmeliğin 7. maddesinde ise <satıcı, sağlayıcı veya kredi veren tarafından tüketici ile akdedilen sözleşmede kullanılan haksız şartların batıl olduğu> hükmü getirilmiştir.

Dosya kapsamına göre; taraflar arasında konut kredisi sözleşmesi düzenlenmiş olup, kredisi sözleşmesinin 6. maddesinde; sözleşme ekindeki belgeler ve kredi ile ilgili her türlü işlemin gerektirdiği, tescil, onay, fek vs ye ait her türlü vergi harç ve fon payları ve giderler/masraflar, mevcut veya ileride yasalarla öngörülebilecek tüm vergi fon ve harçlar ile bankaca yapılacak tüm masrafların tamamıyla müşteriye ait olacağı belirtilmiş ise de; anılan maddenin taraflarca ayrıca ve açıkça müzakere edildiği hususu kredi veren tarafından ispatlanmadığı gibi diğer ücret ve masraflar başlığı altında, miktarı sözleşme tarihi itibariyle belirlenmeyen ve ileride doğması muhtemel masrafların da tüketiciden alınacağına dair, tek taraflı olarak tanzim edilen hükmün, yukarıda açıklanan yasa ve yönetmelik hükümleri karşısında haksız şart olduğunun kabulü gerekir. Ne var ki incelenen dosya içeriğine göre, davacıdan yapılan tahsilatlar içerisinde, dosya masrafı ve komisyon ödemeleri dışında, sözleşme kapsamında alınan sigorta bedeli ile ekspertiz ücretinin de bulunduğu anlaşılmaktadır.

Hemen belirtmek gerekir ki; her ne kadar mahkemece, kredi sözleşmesi kapsamında yapılan hayat sigortasına ilişkin hükümlerin ve bu kapsamda sigorta priminin davacıdan tahsil edilmesinin tüketici aleyhine haksız şart oluşturduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmakta ise de, bir sözleşme hükmünün haksız şart olarak kabulü için gerekli bulunan açık ve haksız oransızlık unsurunun gerçekleşen somut olayda bulunmadığı anlaşılmaktadır zira, sözleşmenin bir hükmü, tüketicinin bir menfaatini ihlâl etmekle birlikte, ona önemli avantajlar da sağlıyorsa, bu kaydın tüketicinin zararına olduğunu söylemek olanaklı değildir. Davalı bankanın kredi borçlusunun hayat sigortası yapılmasındaki asıl amacının kredi borcunun teminat altına alınması olduğu, ancak belli bir prim ödeme borcu getirmekle birlikte, hayat sigortası kapsamına alınmasında davacı sigortalının da bir menfaatinin olduğu açıktır. Hal böyle olunca, sözleşme kapsamında davadan tahsil edilen sigorta primlerinin ilişkin kayıtların haksız şart niteliğinde olduğu gerekçesiyle ödenen primlerin davalıdan tahsiline karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Davalı bankanın tacir olup, yaptığı masrafları tüketiciden isteme hakkı bulunduğu anlaşılmakta ise de, somut uyuşmazlığın tüketici hukukundan kaynaklandığı da gözetildiğinde, bankanın ancak davaya konu kredinin verilmesi için zorunlu, makul ve belgeli masrafları tüketiciden isteyebileceğinin kabulü gerekir. Buna göre; mahkemece, davalı bankadan bu yönde delilleri sorulduktan sonra, bilirkişiden yukarıda belirtilen açıklamalar ışığında ve kredinin kullanılması için zorunlu ve belgeli masrafların neler olduğunun tespiti noktasında rapor veya ek rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken bu yönler gözetilmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde davanın tümden kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

Sonuç: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenler ile davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK.'nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 08.11.2012 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
---------------------------------------------------------
T.C. YARGITAY
13.Hukuk Dairesi
Esas: 2012 / 23857
Karar: 2012 / 24413
Karar Tarihi: 01.11.2012


ÖZET: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalı bankadan ... tarihinde yüz dokuz ay vadeli konut kredisi kullandığını, faizlerin düşmesi üzerine krediyi yeniden yapılandırdığını ancak bu işlem sırasından komisyon ve dosya masrafı adı altında ... TL kesinti yapıldığını, bunun Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun hükümlerine aykırı olduğunu ileri sürerek anılan meblağın iadesine karar verilmesini talep etmiştir. Sonuç olarak; ilk sözleşmede tahsil edilen komisyon ve masrafın, ilk sözleşmeye konu kredi borcunun bakiyesinin yeniden yapılandırılmasına ilişkin ikinci sözleşmede de tahsil edilmesi yasaya uygun düşmediği için davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Usul ve kanuna uygun bulunan hükmün onanması gerekmiştir.(1086 S. K. m. 440) (4077 S. K. m. 6, 6/A, 6/B, 6/C, 7, 9, 9/ A, 10, 10/A, 10/B, 11/A, 31) (5411 S. K. m. 140) (6100 S. K. m. 47) (Konut Finansmanı Kapsamındaki Kredilerin Yeniden Finansmanına İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmelik m. 7)

Dava: Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

Karar ve Sonuç: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde olmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı 120,60 TL. kalan harcın temyiz edenden alınmasına, HUMK'nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 01.11.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.

T.C.
GÖLCÜK
1. ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ) MAHKEMESİ

ESAS NO: 2012/250
KARAR NO: 2012/410

DAVA: KOMİSYON ve DOSYA MASRAFI KESİNTİSİNİN İADESİ

DAVA TARİHİ: 10/05/2012
KARAR TARİHİ: 18/07/2012
YAZIM TARİHİ: 30/07/2012

Davacı vekili tarafından açılan komisyon ve dosya masrafı kesintisinin iadesi davasının yargılaması sonucunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalı bankadan 22.01.2011 tarihinde 109 ay vadeli konut kredisi kullandığını, faizlerin düşmesi üzerine krediyi yeniden yapılandırdığını ancak bu işlem sırasından komisyon ve dosya masrafı adı altında 2.386,26 TL kesinti yapıldığını, bunun 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun hükümlerine aykırı olduğunu ileri sürerek anılan meblağın iadesine karar verilmesini talep etmiştir.

CEVAP: Davalı vekili 15/06/2012 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; 4077 S.K'nin 10'uncu maddesinin 13'üncü fıkrası gereğince erken ödeme ücreti alınmasının yasal olduğunu, yeniden yapılandırma işleminin müşterinin talebi doğrultusunda yapıldığını ve lehine olduğunu, yapılandırma işlemi için gereken masrafların müşteri ile müzakere edildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER: Taraflar arasında akdedilen konut kredisi sözleşmeleri ile sözleşme öncesi bilgi formu celp edilmiştir.

GEREKÇE: Taraflar arasında 22/01/2010 tarihinde kredi sözleşmesi imzalandığı, bilahare faizlerin düşmesi nedeniyle 07/01/2011 tarihli sözleşme ile önceki kredi hesabının kapatılıp yeniden kredi kullanımının kararlaştırıldığı, sözleşmeye göre davacının, davalı bankadan 109 ay vade ile 82.500,00 TL konut kredisi kullandığı, bankanın <komisyon ve masraf> adı altında 07/01/2011 tarihinde 2.386,00 TL kesinti yaparak krediyi davacının hesabına aktardığı sabittir.

Öncelikle belirtmek gerekir ki, birinciden bağımsız ikinci bir sözleşme akdedilmesi, piyasada faiz oranlarının düşüşü ile birlikte bankalar arasındaki rekabetin gereği olarak davalı bankanın, faiz oranında davacının talebi üzerine yaptığı indirimden ötürüdür. Taraflar, ilk kredi hesabı üzerinden yapılandırmaya gidebilecek iken eskisini kapatıp yenisini açma yolunu tercih etmişlerdir. Dolayısıyla sözleşmeler birbirinden bağımsız olmayıp ikinci sözleşme, birincinin devamı niteliğindedir. Zira ikinci sözleşme ile birinciye konu kredinin bakiye borcu yeniden yapılandırılmıştır. Davalı bankanın, bu şekilde, işlemin <yeniden yapılandırma> olarak nitelendirilmesinin önüne geçip benzer davalarla karşılaşmama, başka bir deyişle eski kredi hesabını kapatıp yenisini açma yoluyla bu neviden talepleri engelleme ve <borç yapılandırma| adı altında yapamadığı kesintiyi <komisyon ve masraf> adı altında tahsil etme amacını güttüğü izlenimi uyanmaktadır.

4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 10'uncu maddesine, 5582 S.K'nin 24'üncü maddesi ile eklenen, <Konut Finansman Sözleşmeleri> başlıklı B fıkrasına göre konut finansmanı kuruluşları, tüketicilere sözleşme öncesinde kredi veya finansal kiralama işlemleri ile ilgili genel bilgiler vermek ve tüketiciye teklif ettikleri kredi veya finansal kiralama sözleşmesinin koşullarını içeren Sözleşme Öncesi Bilgi Formu vermek zorundadır. Sözleşme Öncesi Bilgi Formunun tüketiciye verilmesini takip eden bir iş günü geçmeden imzalanan sözleşme geçersizdir. Bilgi formunun 01.01.2011, ikinci sözleşmenin ise 07.01.2011 tarihinde akdedilmiş olması karşısında bu kurala riayet edildiği görülmüştür.

4077 S.K'nin 10/B maddesinin 13'üncü bendine göre, tüketici, konut finansmanı kuruluşuna borçlandığı toplam miktarı önceden ödeyebileceği gibi aynı zamanda bir ya da birden çok ödemeyi vadesinden önce yapabilir. Her iki durumda da konut finansmanı kuruluşu, vadesinden önce ödenen taksitler için gerekli faiz indirimini yapmakla yükümlüdür. 14'üncü bende göre de, faiz oranının sabit olarak belirlenmesi halinde, sözleşmede yer verilmek suretiyle, bir ya da birden fazla ödemenin vadesinden önce yapılması durumunda konut finansmanı kuruluşu tarafından tüketiciden erken ödeme ücreti talep edilebilir. Erken ödeme ücreti gerekli faiz indirimi yapılarak hesaplanan ve tüketici tarafından konut finansmanı kuruluşuna erken ödenen tutarın % 2'sini geçemez.

Somut olay bu hükümler çerçevesinde ele alındığında; 2.386,00 TL'nin, davacıdan, kredinin yeniden yapılandırılması nedeniyle ve fakat <komisyon ve masraf adı altında alındığı sabittir. Lakin 4077 SK'de borç yapılandırmadan söz edilmemektedir. Borç yapılandırma, 29 Eylül 2007 tarih ve 26658 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Konut Finansmanı Kapsamındaki Kredilerin Yeniden Finansmanına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelikte düzenlenmiştir. Anılan yönetmelikte, borç yapılandırma halinde komisyon alınacağına ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır.

Bundan başka, yönetmeliğin 7'nci maddesine göre; konut finansmanı sözleşmesinde yeniden finansman kapsamında yapılacak değişikliklerde tüketicinin yazılı izni alınır. 6'ncı maddeye göre ise 7'nci maddede belirtilen yazılı onay alınmadan önce, konut finansmanı kuruluşunca, yeniden finansman amacıyla konut finansmanı sözleşmesinde yapılan değişikliklerin tüketiciye nasıl yansıyacağına ilişkin karşılaştırmalı bilgi, tüketiciye yazılı olarak verilir. Davacıya verilen bilgi formunda konutun tapu bilgilerine yer verilmemiştir.

Yine, 4077 SK'nin 10/B maddesinin 15'inci bendinin b fıkrasına göre, konut finansmanı sözleşmelerinde bulunması gereken unsurlar arasında, kredi sözleşmeleri için üzerine ipotek tesis edilen konuta ilişkin bilgilerin yer alması zorunludur. Bilgi formunda olduğu gibi taraflar arasında akdedilen ikinci sözleşmede de konuta ilişkin bilgilere yer verilmemiştir. Şekil şartlarına uygun düzenlenmeyen sözleşmenin geçerliliğinden bahsedilemez.

4077 SK'nun tüketicilere sağladığı en önemli haklardan biri bilgilendirme ve aydınlatılma hakkıdır. Bu kapsamda banka, kredi verdiğinde masraf, komisyon ve diğer tüm giderler dâhil olmak üzere çekilecek kredi tutarı, taksit miktarı, faiz oranı ve sabit aylık ödemeyi tüketiciye bildirmek durumundadır. Sözleşme yapılıp taksitler ödenmeye başlandıktan sonra faizlerdeki düşüş nedeniyle bankayı yapılandırmaya zorlamak hukuken mümkün değil ise de; serbest piyasa koşulları ve bankalar arası rekabet nedeniyle, kredi kullanan, krediyi tümüyle kapatarak başka bir bankadan daha uygun şartlarda kredi alabileceği için <yapılandırma> adı altında yeni bir uygulama gelişmiştir. Bankalar, mümkün olduğu kadar düşük oranda faiz ilanları yapmakta, daha sonra masraf ve komisyon adı altında aldıkları ücretlerle faiz oranını dolaylı şekilde artırmaktadırlar. Eldeki davada, davalı banka, 2.386,00 TL'lik kesintiyi <komisyon ve masraf> olarak belirtmiştir. İkinci sözleşmenin 6'ncı maddesinde <Akdi faiz, vergi ve masraflar> başlığı altında bazı hususlara yer verilmiş ise de, sözleşmede, alınacağı belirtilen masraf ve komisyona ilişkin bilgilere yer verilmemiştir. Dolayısıyla yapılan kesintinin ne kadarlık bölümünün komisyon, ne kadarlık bölümünün masraf olduğu anlaşılamamaktadır. Davalı banka, davacı tüketiciye, bu ayrımı net şekilde bildirmekle yükümlüdür. Kredi sözleşmesi ve bilgi formunun bu bilgileri içerdiğinden söz edilemez. Dolayısıyla ilk sözleşmeden masraf ve komisyon kesintisi yapan davalı bankanın, aynı borcun bakiyesine ilişkin ikinci sözleşmeden de <komisyon ve masraf> adı altında kesintisi yapması yasaya aykırıdır. Aksi durum haksız şarttır.

Bu noktada haksız şart kavramı üzerinde durmak gerekir. 4077 S.K'nin, 4822 SK değişik 6'ncı maddesi ile sözleşmelerdeki haksız şart düzenlenmiş ve <Satıcı ve sağlayıcının tüketiciyle müzakere etmeden, tek taraflı olarak sözleşmeye koyduğu, tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde iyi niyet kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme koşulları haksız şarttır. Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu her türlü sözleşmede yer alan haksız şartlar tüketici için bağlayıcı, değildir. Eğer bir sözleşme şartı önceden hazırlanmışsa ve özellikle standart sözleşmede yer alması nedeniyle tüketici içeriğine etki edememişse, o sözleşme şartının tüketiciyle müzakere edilmediği kabul edilir. Sözleşmenin bütün olarak değerlendirilmesinden, standart sözleşme olduğu sonucuna varılırsa, bu sözleşmedeki bir şartın belirli unsurlarının veya münferit bir hükmünün müzakere edilmiş olması, sözleşmenin kalan kısmına bu maddenin uygulanmasını engellemez. Bir satıcı veya sağlayıcı, bir standart şartın münferiden tartışıldığını ileri sürüyorsa, bunu ispat yükü ona aittir. 6/A, 6/B, 6/C, 7, 9, 9/A, 10, 10/A ve 11/A maddelerinde yazılı olarak düzenlenmesi öngörülen tüketici sözleşmeleri en az oniki punto ve koyu siyah harflerle düzenlenir ...> hükmü, yine 4077 SK'nin 6 ve 31'inci maddelerine dayanılarak hazırlanan Tüketici Sözleşmelerindeki Haksız Şartlar Hakkında Yönetmeliğin 7'nci maddesinde <Satıcı, sağlayıcı veya kredi veren tarafından tüketici ile akdedilen sözleşmede kullanılan haksız şartlar batıldır> hükmü getirilmiştir.

Taraflar arasında akdedilen ikinci kredi sözleşmesi davalı banka tarafından matbu, standart olarak hazırlanıp boş olan bazı kısımların rakam, isim ve adres yazılarak doldurulmuştur. Sözleşmede borç yapılandırmadan ya da komisyon adı altında kesinti yapılacağından söz edilmemektedir. Dolayısıyla tüketici aleyhine olan ve tüketiciyi <komisyon ve masraf> adı altında külfete sokan bir sözleşme hükmünün varlığı ve bu hükmün tüketici ile ayrıca müzakere edilerek kararlaştırıldığı ispat edilememiştir. Sözleşmede davacı imzası bulunmakta ise de, faiz oranının % 11,40'dan % 10,08'e düştüğü gözetildiğinde, yüksek oranlı bu faiz indirimi fırsatını kaçırmamak için bankanın şart koşmasıyla davacının sözleşmeyi imzalamak ve meblağı ödemek zorunda kaldığı kabul edilmelidir. Başka bir deyişle, tüketici, faiz düşüşü nedeniyle elde edeceği kazancın, kesilecek komisyon ve masraf bedelinden fazla olması nedeniyle kesintiye katlanmak durumunda kalmaktadır. Kimse bu fırsatı kaçırmak istemez. Faiz indirimi nedeniyle zarara uğrayan bankanın, bu zararını, davaya konu meblağı tahsil ederek kapatmak niyetinde olduğu anlaşılmaktadır. Mahkememizce benzer konuda açılan dava (2011/405 esas, 2011/533 karar), Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin 08/03/2012 tarih, 2011/18437 esas ve 2012/5840 karar sayılı ilamı ile onanmıştır.

Sonuç olarak; ilk sözleşmede tahsil edilen komisyon ve masrafın, ilk sözleşmeye konu kredi borcunun bakiyesinin yeniden yapılandırılmasına ilişkin ikinci sözleşmede de tahsil edilmesi yasaya uygun düşmediği için davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:

DAVANIN KABULÜ ile 2.386,26 TL'nin, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

2- 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 140 ve 4603 SK'da değişiklik yapan 5230 S.K. uyarınca davalı banka her türlü vergi, resim ve harçtan muaf olduğundan, harç alınmasına yer olmadığına,

3- 21 Aralık 2011 tarih ve 28149 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 12/1-2'nci maddeleri (tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir, şu kadar ki asıl alacak miktarı 3.333,33 TL'ye kadar olan davalarda avukatlık ücreti, tarifenin ikinci kısmının, ikinci bölümünde, icra mahkemelerinde takip edilen davalar için öngörülen maktu ücrettir, ancak bu ücret asıl alacağı geçemez) gözetilerek, 400,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

4- Davacı tarafından yapılan 40,00 TL (35,00 TL 5 tebligat, 5,00 TL posta) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, artan gider avanslarının 03.04.2012 tarih ve 28253 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliği'nin 47/1'inci maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde taraflara iadesine dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde Yargıtay'a temyiz yolu olmak üzere verilen karar açıkça okundu ve usulen anlatıldı. 18.07.2012 (¤¤)
----------------------------------------------------------
T.C. YARGITAY
13.Hukuk Dairesi
Esas: 2012 / 22974
Karar: 2012 / 24432
Karar Tarihi: 01.11.2012


ÖZET: Olayda, davacı banka tacir olup, yaptığı masrafları tüketiciden isteme hakkı bulunduğu anlaşılmakta ise de, somut uyuşmazlığın tüketici hukukundan kaynaklandığı da gözetildiğinde, bankanın ancak davaya konu kredinin verilmesi için zorunlu, makul ve belgeli masrafları tüketiciden isteyebileceğinin kabulü gerekir. Buna göre; mahkemece, davacı bankadan bu yönde delilleri sorulduktan sonra, konusunda uzman bilirkişi ya da heyetinden kredinin kullanılması için zorunlu ve belgeli masrafların neler olduğunun tespiti hususunda rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken bu yönler gözetilmeksizin eksik inceleme ile davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.(4077 S. K. m. 6, 31) (Tüketici Sözleşmelerindeki Haksız Şartlar Hakkında Yönetmelik m. 7) (Konut Finansmanı Kuruluşlarınca Verilecek Sözleşme Öncesi Bilgi Formu Usul Ve Esasları Hakkında Yönetmelik m. 5)

Dava: Taraflar arasındaki itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: Davacı; davalı B. ile aralarında 01.06.2009 tarihli konut kredisi sözleşmesi imzalandığını, davalının 28.06.2011 tarihinde Isparta Tüketici Sorunları Hakem Heyeti Başkanlığı'na başvurarak kullandığı krediden, kredi kullandırım işlemi, ipotek fek ücreti, peşin komisyon adı altında olmak üzere toplam 2.387,75.-TL ücret kesildiğini ifade ederek kesilen 2.387,75.-TL'nin iadesi talebinde bulunduğunu, Tüketici Sorunları Hakem Heyeti tarafından tüketicinin talebinin kabulü ile tüketiciden masraf adı altında alınan toplam 2.387,75.-TL'nin tüketiciye iadesine karar verildiğini, ancak kararın yasaya aykırı bulunduğunu belirterek kararın iptaline karar verilmesini istemiştir.

Davalı; davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, taraflar arasında 01/06/2009 tarihli konut kredisi sözleşmesi ve sözleşme öncesi bilgi formunun imzalandığı ve bu haliyle taraflar arasında sözleşmenin müzakere edilmiş olduğu gerekçesi ile davacının davasının kabulüne, Isparta Tüketici Hakem Heyeti'nin 06/09/2011 tarih 7 no'lu kararının iptaline karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Standart sözleşmeler, içeriğini kısmen veya tamamen genel işlem koşullarının oluşturduğu, tarafların karşılıklı müzakereleri sonucu değil, aksine, taraflardan biri veya üçüncü kişi tarafından önceden hazırlanmış hükümlerin kullanıldığı sözleşme tipi olarak tanımlanmakta olup, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 4822 Sayılı Kanunla değişik 6. maddesi ile, Avrupa Konseyi'nin 05.04.1993 tarihli, 1993/13/AET Yönergesinde ve bu yönergeyi iç hukuklarına aktaran Avrupa Birliği ülkelerinde, standart sözleşmelerde yer alan hükümlerin ve özellikle bu sözleşmelerin içeriğini oluşturan genel işlem koşullarının, haksız şart olduğuna ilişkin bir karine öngörülmüştür.

Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 6. maddesinin üçüncü fıkrasına göre, <Bir sözleşme şartı önceden hazırlanmışsa ve özellikle standart sözleşmede yer alması nedeniyle tüketici içeriğine etki edememişse, o sözleşme şartının tüketiciyle müzakere edilmediği kabul edilir. Sözleşmenin bütün olarak değerlendirilmesinden, standart sözleşme olduğu sonucuna varılırsa, bu sözleşmedeki bir şartın belirli unsurlarının veya münferit bir hükmünün müzakere edilmiş olması, sözleşmenin kalan kısmına bu maddenin uygulanmasını engellemez> hükmü yer almaktadır.

Yine 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 4822 Sayılı Kanunla değişik 6. maddesi ile sözleşmelerdeki <haksız şart> kurumu düzenlenmiş ve satıcı ve sağlayıcının tüketiciyle müzakere etmeden, tek taraflı olarak sözleşmeye koyduğu, tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde iyi niyet kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme koşullarının haksız şart olup, taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu her türlü sözleşmede yer alan haksız şartların tüketici için bağlayıcı olmadığı; satıcı veya sağlayıcının, bir standart şartın münferiden tartışıldığını ileri sürüyorsa, bunu ispat yükünün ona ait olduğu belirtilmiştir. 4077 Sayılı Kanunun değişik 6 ve 31. maddelerine dayanılarak hazırlanan Tüketici Sözleşmelerindeki Haksız Şartlar Hakkında Yönetmeliğin 7. maddesinde ise <satıcı, sağlayıcı veya kredi veren tarafından tüketici ile akdedilen sözleşmede kullanılan haksız şartların batıl olduğu> hükmü getirilmiştir.

Dosya kapsamına göre; taraflar arasında 01.06.2009 tarihli Konut Kredisi Sözleşmesi düzenlenmiş olup, kredi sözleşmesinin 8. maddesinde genel bir ifade ile <ileride konulabilecek tüm vergi ve masrafların borçlu müşteriye ait olacağı, borçlunun bunları ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği> belirtilmiş ise de; anılan maddenin taraflarca ayrıca ve açıkça müzakere edildiği hususu kredi veren tarafından ispatlanmadığı gibi diğer ücret ve masraflar başlığı altında, miktarı sözleşme tarihi itibariyle belirlenmeyen ve ileride doğması muhtemel masrafların da tüketiciden alınacağına dair, tek taraflı olarak tanzim edilen hükmün, yukarıda açıklanan yasa ve yönetmelik hükümleri karşısında haksız şart olduğunun kabulü gerekir.

Her ne kadar kredi sözleşmesi öncesinde hazırlandığı belirtilen <Sözleşme Öncesi Bilgi Formunda> tüketiciden alınacak masrafların listesi ve miktarının açıkça belirtildiği ileri sürülmüş ise de; Konut Finansmanı Kuruluşlarınca Verilecek Sözleşme Öncesi Bilgi Formu Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 5. maddesinde; finansmanın türüne göre, sözleşme öncesi bilgi formunun, sözleşme öncesinde tüketiciye yazılı olarak verilmesi gerektiği ve formun kredi sözleşmesinden 1 iş günü öncesinde imzalanması gerektiği belirtilmiş olup, buna göre, incelenen form üzerinde tarih bulunmadığı gibi, komisyon masrafına ilişkin kısmın sonradan el yazısı ile forma eklendiği ve taraflarca paraf edilmediği de anlaşılmakta olup, bu nedenle anılan maddenin taraflarca ayrıca ve açıkça müzakere edildiği hususunun kabulüne de olanak bulunmamaktadır.

Bununla birlikte davacı banka tacir olup, yaptığı masrafları tüketiciden isteme hakkı bulunduğu anlaşılmakta ise de, somut uyuşmazlığın tüketici hukukundan kaynaklandığı da gözetildiğinde, bankanın ancak davaya konu kredinin verilmesi için zorunlu, makul ve belgeli masrafları tüketiciden isteyebileceğinin kabulü gerekir. Buna göre; mahkemece, davacı bankadan bu yönde delilleri sorulduktan sonra, konusunda uzman bilirkişi ya da heyetinden kredinin kullanılması için zorunlu ve belgeli masrafların neler olduğunun tespiti hususunda rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken bu yönler gözetilmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, HUMK'nun 440/III-2. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 01.11.2012 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
--------------------------------------------------------
T.C. YARGITAY
13.Hukuk Dairesi
Esas: 2012 / 14050
Karar: 2012 / 18616
Karar Tarihi: 10.09.2012


ÖZET: Davacı, davalı bankadan ... TL konut kredisi kullandığını, bu kredi için davalı bankanın kendisinden ... TL masraf aldığını, bu kredinin ... tarihinde yeniden yapılandırılması sırasında da ... TL komisyon ücreti kestiğini, haksız olarak alınan toplam ... TL'nin gecikme faiziyle tarafına iadesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, tüketici, aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme koşullarının haksız şart oluşturduğu ve haksız şartların tüketici için bağlayıcı olmadığı gerekçe gösterilerek davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Kredinin kullanımı nedeniyle sigorta, expertiz, vergi v.s. ücretlerin alınmasının zorunlu olup olmadığı araştırılmamıştır. Kaldı ki kullanılan kredi nedeniyle sigorta yapılmasında tüketicinin de yararı olduğu kuşkusuzdur. Bu nedenle, kredinin verilmesi için zorunlu olduğu bildirilen masrafların neler olduğu konusunda uzman bilirkişiden alınacak raporla belirlenip, davacıdan tahsil edilen miktardan mahsup edilmeyerek davanın tümden kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.(4077 S. K. m. 6) (Tüketici Sözleşmelerindeki Haksız Şartlar Hakkında Yönetmelik m. 6)

Dava: Taraflar arasındaki dosya masrafı iadesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: Davacı, davalı bankadan 45.000.00 TL konut kredisi kullandığını, bu kredi için davalı bankanın kendisinden 1.950.00 TL masraf aldığını, bu kredinin 20.10.2012 tarihinde yeniden yapılandırılması sırasında da 517.00 TL komisyon ücreti kestiğini, haksız olarak alınan toplam 2.467.00 TL'nin gecikme faiziyle tarafına iadesine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece, tüketici, aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme koşullarının haksız şart oluşturduğu ve haksız şartların 4077 sayılı yasanın 6. maddesi gereğince tüketici için bağlayıcı olmadığı gerekçe gösterilerek davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.

4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 4822 Sayılı Kanunla değişik 6. maddesi ile <Satıcı ve sağlayıcının tüketiciyle müzakere etmeden, tek taraflı olarak sözleşmeye koyduğu, tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde iyi niyet kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme koşulları haksız şarttır.>

Ancak, Tüketici Sözleşmelerindeki Haksız Şartlar Hakkındaki Yönetmeliğin 6/3. maddesine göre <Şartların haksızlığının takdirinde, bu şartlar açık ve anlaşılır bir dille kaleme alınmış olma koşuluyla, gerek sözleşmeden doğan asli edim yükümlülükleri arasındaki, gerekse mal veya hizmetin gerçek değeri ile sözleşmede belirlenen fiyatı arasındaki dengeye ilişkin bir değerlendirme yapılamaz.> hükmü getirilmiştir.

Kredinin kullanımı nedeniyle sigorta, expertiz, vergi v.s. ücretlerin alınmasının zorunlu olup olmadığı araştırılmamıştır. Kaldı ki kullanılan kredi nedeniyle sigorta yapılmasında tüketicinin de yararı olduğu kuşkusuzdur.

Bu nedenle, kredinin verilmesi için zorunlu olduğu bildirilen masrafların neler olduğu konusunda uzman bilirkişiden alınacak raporla belirlenip, davacıdan tahsil edilen miktardan mahsup edilmeyerek davanın tümden kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 36.65 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, 10.09.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.


NOT: KONUNUN ÖNEMİ GEREĞİ YEREL MAHKEME İLAMINI AŞAĞIDA YAYIMLIYORUZ.

T.C.
NEVŞEHİR
1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
(TÜKETİCİ MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO: 2011/375
KARAR NO: 2012/144

DAVA: Tüketicinin Açtığı Tüketici Kredisinden Kaynaklanan
DAVA TARİHİ: 22/11/2011
KARAR TARİHİ: 12/04/2012

Davacının dilekçesi üzerine yapılan yargılama sonucunda;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava: Davacı 18/11/2011 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; Nevşehir Şubesi Türkiye Halk Bankasından 06.08.2009 tarihinde 45.000,00 TL konut kredisi kullandığını, kullanmış olduğu konut kredisini çekme esnasında tarafından Dosya+Hayat Sigortası adı altında 1.950,00 TL kesildiğini, aynı kredinin konut kredi faizlerinin düşmesi sebebiyle 20.10.2010 tarihinde yeniden yapılandırma esnasında ise 517,00 TL yapılandırma komisyonu adı altında ücret tahsil edilerek toplam 2.467,00 TL ücretin tarafından tahsili ile mağduriyetini sebep olduğunu, banka tarafından Dosya+Hayat Sigortası+Yeniden Yapılandırma Komisyonu adı altında tarafından kesilen 2.467,00 TL'nin bankanın uyguladığı oran üzerinden uygulanacak gecikme faizi ile birlikte tahsil edilerek tarafına ödenmesini talep ve dava etmiştir.

Cevap: Davalıya, duruşma gün ve saatini bildirir, dava dilekçesi ekli davetiye usulüne uygun tebliğ edilmiş, davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zaman aşımına uğradığını, davacıdan toplamda 1.931,00 tahsil edildiğini, masrafın isteminin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, kredi kullandırılmadan önce davacı-müşteriye teslim edilen ve müşteri tarafından incelenerek imzalanan sözleşme öncesi bilgi formunun ücret komisyonu ve masraflar başlıklı 6. maddesinde müşteriden talep edilecek faiz dışı masraf kalemlerinin tek tek sayıldığını, 517,00 TL yapılandırma masrafının iadesi talebinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacının talep ettiği masrafların bu masraflardan olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Deliller: Kredi sözleşmesi

Gerekçe: Dava, tüketici kredisinden kaynaklanan masrafın tahsili talebine ilişkindir.

Davacı 04.01.2012 havale tarihli cevaba cevap dilekçesinde; dosya masrafı+hayat sigortası primi olarak dava dilekçesinde 1.950,00 TL sehven yazıldığını, bu tutarı kasten yüksek gösterme gibi bir amacının olmağını, davalı tarafça da belirtilen 1.931,00 TL'nin doğru tutar olduğunu beyan etmiştir.

4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 6 maddesinde (Değişik madde: 06.03.2008 - 4822 S.K./7. md.) <Satıcı veya sağlayıcının tüketiciyle müzakere etmeden, tek taraflı olarak sözleşmeye koyduğu, tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde iyi niyet kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme koşulları haksız şarttır.

Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu her türlü sözleşmede yer alan haksız şartlar tüketici için bağlayıcı değildir. Eğer bir sözleşme şartı önceden hazırlanmışsa ve özellikle standart sözleşmede yer alması nedeniyle tüketici içeriğine etki edememişse, o sözleşme şartının tüketiciyle müzakere edilmediği kabul edilir. Sözleşmenin bütün olarak değerlendirilmesinden, standart sözleşme olduğu sonucuna varılırsa, bu sözleşmedeki bir şartın belirli unsurlarının veya münferit bir hükmünün müzakere edilmiş olması, sözleşmenin kalan kısmına bu maddenin uygulanmasını engellemez. Bir satıcı veya sağlayıcı, bir standart şartın münferiden tartışıldığını ileri sürüyorsa, bunu ispat yükü ona aittir.> hükmü geçmektedir.

Aynı kanunun Konut Finansmanı Sözleşmeleri başlıklı 10/B maddesinde (Ek madde: 21/02/2007-5582 S.K./24.mad.) <... Tüketici, konut finansmanı kuruluşuna borçlandığı toplam miktarı önceden ödeyebileceği gibi aynı zamanda bir ya da birden çok ödemeyi vadesinden önce yapabilir. Her iki durumda da konut finansmanı kuruluşu, vadesinden önce ödenen taksitler ipin gerekli faiz indirimini yapmakla yükümlüdür. Ödenen miktara göre gerekli faiz indiriminin ve kredinin tüketiciye yıllık maliyet oranının hesaplanmasında Bakanlık tarafından çıkartılan ilgili yönetmelik hükümleri uygulanır.> hükmü geçmektedir.

Yapılan yargılama soncunda, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme koşulları haksız şart olduğu, taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu her türlü sözleşmede yer alan haksız şartlar tüketici için bağlayıcı olmadığı kanaatine ulaşılarak, bu hususların 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda da ayrıntılı olarak açıklanması üzerine, davanın kabulüne ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle

Davanın KABULÜ ile

1- 2 467,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Harplar Tarifesince belirlenen 146,55 TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan tahsiline,

3- Davacının yapmış olduğu, 21,00 TL tebligat ücreti, 7,50 TL müzekkere ücreti olmak üzere toplam 28,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

4- Davalının, yatırmış olduğu, gider avansından arta kalan kısmın, karar kesinleşince ve istek halinde davalıya ladesine,

Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. Yasa yolunun temyiz merciinin Yargıtay, süresinin tebliğinden itibaren 15 gün olduğu, hazır olan taraflara bildirildi. Açıkça okundu usulen anlatıldı. 12.04.2012 (¤¤)