Mesajı Okuyun
Old 04-10-2009, 23:01   #1
Durdu GÜNEŞ

 
Varsayılan Avukat Olsalardi Neyİ Savunurlardi?

AVUKAT OLSALARDI NEYİ SAVUNURLARDI? (MİZAHUKUK)

Av. Durdu GÜNEŞ
Biz insanlar hayvanların davranışlarına dileğimiz anlamı veririz. Atasözlerimize, fıkralarımıza, öykülerimize, masallarımıza malzeme yaparız. Onları kendi düşüncelerimize uygun rollerde oynatırızi
Bir an empatik bir hayalle onlara avukatlık rolü verip bizim bu davranışımıza karşı kendilerini nasıl savunacaklarını düşünsek neler derlerdi acaba diye merak ettimi
İşte savunmalardan örnekler;

Her yerde aynı öteriz ama insanlar kendi dillerine göre farklı algılarlar. Hatta bazıları biraz erken öttüğümüzü düşünüp başımızı kesmeyi bile kendilerine hak olarak görürler. Ben avukat olsam kendi gerçekliğimizle algılanmamızı savunurdum.
Horoz

İnsanlar “itin ayağını taştan mı esirgiyorsun?” derler. İtin ayağında can yok mu? Onlar acı çekmez mi? Onların da damarından kan akmaz mı? Ben can taşıyan herkesin hukukunu savunurdum.
Köpek

Rakıya “ aslan sütü” diyen insanoğlu kendi ana sütüne “ana sütü gibi helal” diye benzetme yaparken niye bizim sütümüze haram anlam katıyor. Ben insanoğlunun kendini merkez yaparak başkasına haksızlık yapmasına engel olurdum.
Aslan

"Aslan varken kediye ciğer düşmez.” diyen insanoğluna karşı, gücün adaletini değil, adaletin gücünü savunurdum.
Kedi

İnsanlar “alçak tavuk kendini ferik gösterir.” diyor. Biz ne isek oyuz. İnsanlar boyalanır, cilalanır kendini olduğundan küçük göstermeye çalışır. Ben bize izafe edilen anlayışın saçmalığına karşı mücadele verirdim.
Tavuk

"Eşeğe rakı içirmişler çulunu bahşiş vermiş” diye bir söz çıkarmışlar hakkımızda. Asparagas haber bu. Su gibi aziz bir nimet varken niye rakı içeyim. İnsan mıyım ben?
Eşek

İnsanlar “yalaka koyun kasabın bıçağını yalar.” diye hakkımızda hüküm vermişler. Zalimlerin elini eteğini öpen sürü tabiatlı insan davranışıdır bu. Bizim gerçekliğimizle bir ilgisi yoktur. Yalakalık sıfatını kendinde göremeyip bize yamamaya çalışanlara karşı koyun haklarını savunurdum.
Koyun

İnsanlar birbirine hakaret babında “kuş beyinli” derler. Oysa kuşlar, insanlar gibi beyinlerini kötüye kullanmazlar ve ihtiyaçlarını karşılayacak kadar beyinlerini kullanırlar. Bu anlamda kuş beyni bir hakaret değil iltifat olarak kabul edilmelidir. Diğer yandan kuşun ötmesi bir şarkıdır, doğa şenliğidir. Ama insanlar bunu zararlı bir deyime dönüştürmüştür. Ben doğanın neşesinde büyük payı olan kuşlara karşı haksız yakıştırmaları önlemek için savunma yapardım.
Serçe

İnsanlar karganın ağzından peynir kaptığıma dair rivayeti tekrarlar dururlar. Oysa aynı insanlar “dünyada ahmak varken dolandırıcı açlıktan ölmez.” derler. Burada sorgulanması gereken ahmaklıktır. Ben tilkilerin aklını ihtiyaçları doğrultusunda kullandığını savunurdum.
Tilki