Mesajı Okuyun
Old 31-01-2017, 05:08   #7
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan

1920’den 2017’ye…
“Milli birlik ve Beraberlik “
“FESLİLER – SARIKLILAR – KALPAKLILAR “
İmparatorluktan ULUS DEVLETE…
Ümmetten Ulusa
Ya HİLÂFET ve SALTANAT ?

Görünen o ki, referanduma sunulacak olan Anayasa Değişikliğinin” (belki de Cumhurbaşkanı meclise geri gönderir!) “ ve sonrasındaki olası adımların “hareket noktası”, ilk meclisin (1920) kabul etmiş olduğu 29 Nisan 1920 tarih ve 2 No.lu “VATANA İHANET KANUNA” egemen olan görüştür. Yasanın 1. Maddesinde yazılmış olduğu üzere AMAÇ: VATANI, “HİLAFET VE SALTANATI” KURTARMAKTIR.

Nitekim bu görüş, 5 Eylül 1920 tarihli Nisabı Müzakere Kanunu’nun 1. Maddesinde de vurgulanmış, “Büyük Millet Meclisi, HİLÂFET VE SALTANATIN, vatan ve milletin istihlâs ve istiklâlinden ibaret olan gayesinin husulüne kadar şeraiti âtiye dairesinde müstemirren inikat edecektir” hükmüne yer verilmiştir.

VATAN KURTULMUŞTU… YA SONRA…. SONRA NE OLMUŞTU PEKİ…

Ümmet yerine HALK, Osmanlı yerine TÜRK, Türkiye, Şeriat yerine Cumhuriyet… Ve bir de Cumhurbaşkanı !

Üstelik bütün bunlar, “Halka sorulmadan, Referandum falan yapılmadan ! ” Mecliste şiddetli tartışmalar sonunda gerçekleşmiş, meclis içindeki ve dışındaki karşıt görüşler (Feslilerle, Sarıklılar) etkisiz kılınmış, “Kalpaklıların” bir ULUS yaratmak, yeni bir Devlet kurmak ülküsü gerçekleşme yoluna girmiş idi.

Meclis, olanla da yetinmemiş, Saltanat kaldırılmış (01.11.1922), Halifelik kaldırılmış (02.03.1924), “LAİKLİK İLKESİ” Anayasal hüküm olmuştu.

İlk Mecliste “FESLİLER – SARIKLILAR” grubunun savunduğu fikirler, görüş ve düşünceler, günümüze “ 2.Cumhuriyetçiler, Yeni Osmanlıcılar ve Laiklik yerine Sekülarizm” savunucularıyla, kuşaktan kuşağa taşınmış, beslenmiş ve yaygınlaştırılmaya çalışmıştır... Ne yazık ki, başarılı olamadıkları da söylenemez.

“ KURTULUŞ SAVAŞINDAN SONRA TÜRKİYE‟YE BİR DELİ GÖMLEĞİ GİYDİRİLMİŞTİR….Devlet alfabe değiştirir mi? Dil devrimi, dilimizi ve kültürümüzü devirdi, bizler de altında kaldık.” iddiası, sahip ve savunucuları için… İlk Meclisin “Milli birlik ve Beraberlik” ruhuyla, yasal hükümlere bağlamış olduğu “HİLÂFET ve SALTANAT” konusu unutulamaz ve Devrim Kanunları kabul edilemezdi..!

Geçen yıl 93. Yıldönümünü biraz buruk kutladığımız Cumhuriyetimizin “halkımıza giydirilmiş bir deli gömleği” olduğu düşüncesi… bir Ümmetten, bir ULUS yaratmanın olanaksızlığı fikrine dayanıyor… Gerçekten öyle mi…

Ümmetin “Padişahsız” ve “Halifesiz” bırakılmış olmasını, 1920 tarihli “VATANA İHANET” ve “NİSABI MÜZAKERE” kanunlarına aykırılık olarak gören, aldatıldığını düşünen, Sevr’e karşın Osmanlı’nın devam edebileceğini savunan anlayış, bugün “Anayasada değişiklik yapan Kanun” olarak, somutlaşarak karşımıza çıkmakla, ilk ve sonraki Meclislerdeki karşıcıların ve Sevr’in uygulanmasını talep eden, Lozan’ı asla hazmedememiş olan kimi devletlerin tarihsel arzu ve hedeflerine yeniden bir kapı açmıştır.

Osmanlı Meclisi Mebusan’ı İngilizlerin İstanbul’u ve meclisi işgali üzerine, kendi iradesiyle meclisi kapatmak zorunda kalmış idi.

Oysa, TBMM. de 21 OCAK 2017 tarihli “Anayasa Değişikliği Teklifinin “ yasalaştırması oturumunda, hiç bir zorunluluk yokken, kendini hukuken feshetmiştir.

07 Şubat 2017 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere çalışmasına ara veren meclis, son sözü halkımıza bırakmıştır.

HEDEF: 29 EKİM 2023… 100. YILINDA TÜRKİYE CUMHURİYETİ…

N’OLCAK ŞİMDİ….

Devam edecek.