Mesajı Okuyun
Old 24-04-2007, 10:21   #7
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

Husumete ilişkin de aşağıdaki karar yardımcı olabilir zannediyoruz...

T.C. YARGITAY
Hukuk Dairesi

Esas: 2002/4-37
Karar: 2002/192
Karar Tarihi: 20.03.2002

ÖZET: Dava konusu yazıda bu takipsizlik kararından hiç söz edilmeksizin sadece fezlekede yer alan suçlulardan bahsedilmiş ve böylece objektif habercilik kuralı ihlal edilmiştir. Bu durum davacıların kişilik haklarına saldırı oluşturduğundan mahkemece uygun bir manevi tazminatın tahsiline karar verilmesi gerekirken isteğin tümden reddedilmiş olması bozmayı gerektirmiştir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

(818 S. K. m. 49)

Dava : Taraflar arasındaki Manevi Tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Malatya Asliye 2. Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 28.3.2000 gün ve 1999/706 2000/138 sayılı kararın incelenmesi davacılar tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 22.6.2000 gün ve 2000/6214-6161 sayılı ilamiyle; ( ...1-Dava yayın yolu ile kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat isteğine ilişkindir. Mahkemece dava reddedilmiş ve kararı davacılar temyiz etmiştir.

Yayın yolu ile gerçekleştirilen eylemlerde kimlerin sorumlu tutulacağı Basın Kanunu 16 ve 17. maddelerinde gösterilmiştir. Bu madde hükümlerine göre yazıyı yazan ile birlikte sorumlu yazı işleri müdürü ve yayın organının sahibi de sorumludurlar. Davalılar Cafer Yorkent, Orhan Olcay, Yılmaz Özdil ve Recai Seyrek dava konusu yayının yapıldığı gazetede yazı işleri müdürü olarak görevli olup sorumlu müdür olarak gösterilmemişlerdir. Davalı gazetenin ayrı bir sorumlu yazı işleri müdürü bulunduğu gözetildiğinde bu davalılar yönünden davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmelidir. Mahkemece bu yön üzerinde durulmadan davanın esası ile ilgili olarak tüm davalılar için aynı gerekçe ile red kararı verilmiş olması doğru değilse de adı geçen dört davalı yönünden sonucu bakımından doğru olan hükmün HUMK.nun 438. maddesi uyarınca gerekçesi değiştirilerek onanmalıdır.

2-Davacıların diğer davalılar Ulusal Basın Gazetecilik AŞ ve Saygı Öztürk ile ilgili temyiz itirazlarına gelince;

Davacılar vekili davalı şirkete ait Star gazetesinin 21.6.1999 günlü nüshasında yayınlanan Kayıp Liste başlıklı yazıda 1992 yılında yapılan Fethullahçı listesinin kaybolduğu, sonuçta listenin kopyasının Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesinde bulunup güncelleştirildiği ve yeniden DGMne sunulduğu açıklandıktan sonra kayıp listedeki şahıslar meyanında müvekkilinin adından da söz edildiğini, müvekkilinin 1991 yılında Polis Akademisinden mezun olduktan sonra çeşitli görevlerde bulunduğunun, halen Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanlığı görevinde bulunduğunu, hiçbir illegal örgüte mensup olmadığını, bu haberin neşrinden sonra hakkında 20.3.1998 tarihli takipsizlik kararı verilmiş olduğunu öğrendiğini, listede adının yer almasının sebebini öğrenemediğini bir düşmanlıktan kaynaklanabileceğini, bu yazı nedeniyle müvekkilinin zarar gördüğünü ileri sürmüştür.

Davalılar vekili ise haberin gerçek olduğunu, resmi belgelere dayandığını savunmuş ve davanın reddini istemiştir.

Mahkemece dava konusu haberin Emniyet Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanlığınca yapılan tahkikat fezlekesine göre kaleme alındığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olup hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Gerçekten de 28.8.1992 tarihli fezlekede davacının adı da yer almaktadır. Ne var ki fezlekede yer alan suçlamalarla ilgili olarak Ankara DGM Başsavcılığınca 20.3.1998 günlü takipsizlik kararı verilmiştir. Dava konusu yazıda bu takipsizlik kararından hiç söz edilmeksizin sadece fezlekede yer alan suçlulardan bahsedilmiş ve böylece objektif habercilik kuralı ihlal edilmiştir.

Bu durum davacıların kişilik haklarına saldırı oluşturduğundan mahkemece uygun bir manevi tazminatın tahsiline karar verilmesi gerekirken isteğin tümden reddedilmiş olması bozmayı gerektirmiştir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Karar : Dava yayın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedenine dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir.

Yerel mahkemenin davanın reddine ilişkin olarak kurduğu hüküm, Özel dairesince yukarıda belirtilen gerekçe ile bozulmuştur.

Hemen belirtmek gerekir ki; davalıların manevi tazminatla sorumlu tutulabilmeleri için haberin gerçeklik, kamu yararı ( kamunun bilgilendirilmesi ) güncellik ve haberin gerçeğe bağlı kalınarak verilmesi ilkelerine aykırı olması gerekir.

Somut olayda; içlerinde davacıların da yer aldığı kişiler hakkında işte kayıp liste manşeti ile başlayan ve Emniyet arşivindeki Fethullahçı Polisler listesinin buhar edildiği ortaya çıktı ibaresi ile devam eden dava konusu yazıda; Cumhuriyet yerine şeriata dayalı bir düzen kurmak üzere Fethullah Hocanın Talebeleri isimli bir örgüt kurmak suçundan dolayı soruşturma yapıldığı açıklanmıştır. 20.3.1998 tarihinde sanıkların böyle bir örgüt kurduklarına dair kamu davası açılmasını gerektirir kanıt bulunamadığı gerekçesi ile takipsizlik kararı verildiği belirlenmiş olup DGM Savcılığına ait dosya içeriğine göre haberin doğru olduğu konusunda duraksama bulunmamaktadır.

Yerel mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık 21.6.1999 günlü haberde davacılarında aralarında bulunduğu kişiler hakkında verilen 20.3.1998 tarihli takipsizlik kararından söz edilmeyişinin kişilik haklarına saldırı niteliği taşıyıp taşımadığı konusunda toplanmaktadır.

Gerçekten, Fethullah Hoca yakınlığı kuşkusu ile izlenen polisler hakkında soruşturma yapılmış olması, haberin ana öğesini oluşturmakta ve gerçeği saptamakta bulunduğundan, bu soruşturma neticesinde takipsizlik kararı verilmiş olmasının haber içeriğinde yer almaması takipsizlik kararının davalılar yönünden gizlilik derecesi de taşıdığı gözetildiğinde tali bir unsur sayılmalı ve salt bu hususun kişilik haklarına saldırı teşkil etmeyeceği kabul edilmelidir.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme kararında ve yukarıda açıklanan gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.

Sonuç : Davacılar Vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı (1.720.000) lira bakiye temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 20.3.2002 gününde oyçokluğu ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************