Mesajı Okuyun
Old 03-02-2006, 10:13   #32
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan A.Y.Mahkemesi Kararı ve Karşıoy Gerekçesi

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Resmi Gazete tarih/sayı:15.11.2002-24937
Esas Sayısı : 1997/61
Karar Sayısı : 1998/59
Karar Günü : 29.9.1998
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesi

İtiraz konusu "Kadın evlenmekle kocasının soyadını alır" kuralı kimi
sosyal gerçeklerin doğurduğu zorunluluklardan ve yasakoyucunun
yıllar boyu kökleşmiş bir geleneği kurumsallaştırmasından
kaynaklanmaktadır. "Aile hukuku" öğretisinde de kadının erkeğe göre
farklı yaratıldığı, zorunluluklar ve toplumsal gerçekler karşısında
kadının korunması, aile bağlarının güçlendirilmesi, evlilik
birliğinde düzen ve uyum sağlanması, aile içinde iki başlılığın
önlenmesi gerektiği gibi hususlarda görüşler bulunmaktadır.
Kullanılan aile isminin kuşaktan kuşağa doğumla geçmesiyle aile
birliği ve bütünlüğü devam etmiş olacaktır. Aile birliğinin
sağlanması için yasakoyucu eşlerden birisine öncelik tanımıştır.
Kamu yararı, kamu düzeni ve kimi zorunluluklar soyadının kocadan
geçmesinin tercih nedeni olduğunu göstermektedir. Kaldı ki itiraz
konusu kural da aile isminin sadece erkeğin soyadına bağlanacağı
öngörülmemekte, kadının başvurusu durumunda kocanın soyadıyla
birlikte kızlık soyadını da kullanma olanağı bulunmaktadır.
Kadının evlenmekle kocasının soyadını almasının cinsiyet ayırımına
dayanan bir farklılaşma yarattığı savı da yerinde değildir.
Anayasa'nın 10. maddesinde öngörülen eşitlik, herkesin her yönden
aynı kurallara bağlı olacağı anlamına gelmez.
Kişilerin haklı bir nedene dayanarak değişik kurallara bağlı
tutulmaları eşitlik ilkelerine aykırılık oluşturmaz. Durum ve
konumlarındaki özellikler kimi kişilerin ya da topluluklar için
değişik kuralları ve uygulamaları gerekli kılabilir. Yasakoyucunun
aile soyadı olarak kocanın soyadına öncelik vermesi belirtilen haklı
nedenler karşısında eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmamaktadır.


tam metin:

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Resmi Gazete tarih/sayı:15.11.2002-24937
Esas Sayısı : 1997/61
Karar Sayısı : 1998/59
Karar Günü : 29.9.1998
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU: 17.2.1926 günlü, 743 sayılı Türk Kanunu
Medenisi'nin 14.5.1997 günlü, 4248 sayılı Yasa ile değiştirilen 153.
maddesinin birinci fıkrasının Anayasa'nın 12. ve 17. maddelerine
aykırılığı savıyla iptali istemidir.
I- OLAY
Evlenerek kocasının soyadını alan kadının, evlenmeden önceki
soyadını aile soyadı olarak kullanmak için açtığı davada, Mahkeme,
743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin 153. maddesinin birinci
fıkrasının Anayasa'ya aykırılık savını ciddî bularak iptali için
başvurmuştur.
II- İTİRAZIN GEREKÇESİ
Başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir:
"Anayasa'nın 12. maddesi, herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz,
devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahip olduğunu
vurgulamaktadır. Gene Anayasa'nın 17. maddesi, herkesin yaşama,
maddî ve manevî varlığını koruma ve özellikle geliştirme hakkına
sahip olduğunu açıklamaktadır.
Bu demektir ki, kişiye özgü bu hak ve hürriyetlerin kullanılması,
sınırlaması ve devredilmesi hak sahibi birey kendi iradesinden
kaynaklanmaktadır. Bireyin, sosyal olma özelliği, diğer bireylere
zarar vermeden ve onların egemenlik haklarına sınırlamadan sosyal
birey olmanın gerektirdiği hak ve özgürlüklerin olabildiğince
kullanılmasını ve geliştirmesini gerektirir.
Toplumsal ahlâk ve toplumsal barış kurallarına saygılı olmak
kaydıyla, bireyin insan olma anlamında ve fizyolojik yapısından
gelen olabildiğince özgür ve seçkin yaşam hakkına sahip olması onun
en doğal hakkıdır.
Böyle bir hak ve özgürlüğe sahip olabilecek kişi daha gelişmiş
örneklerini çevresine ve bulunduğu toplum katmanlarına taşıyacak,
çağdaş hak ve özgürlükler, tabulardan arınarak yayılacak ve kök
salacaktır.
Gelişmiş toplumların, özellikle çağdaş toplumların kazanımlarına
öncül kaynağı, kültürel ve sosyal açıdan bireylerin önündeki
yarardan çok zarar ortamı yaratan, kronik bağlılıkları giderek
ortadan kaldırmakla gerçekleşmiştir.
Birey ağırlıklı olması gerekirken, Devlet ağırlıklı toplumlarda,
örf, ahlâki nedenler vs. gerekçelerle bireylerin özgür iç dünyaları
baskı altına alınmış, sindirilen bireysel özgürlük özlemleri giderek
bireyin iç ve dış dünyasını karartan onun düşünme ve hayal kurma
yeteneklerini ortadan kaldıran kuramsal bir hale dönüşmüştür ve
fertler verileni doğru sayıp, alan, verilmeyeni hak görmeyen
kişiliğe bürünmüştür.
İşte bu toplumsal yaşam biçiminde baskın çıkan erkek birey bulunduğu
ortama pek de uyan bir tarzda aldığı öğreti ve gelenek etkisiyle
elindeki erki kadın bireye ve çocuklarına yansıtmıştır. Bu yansıma
giderek şekillenmiş ve hatta kuramsallaşarak yasalarda yerini
bulmuştur.
Örneğin; Medenî Yasamızın Md. 153. ve 154. maddeleri, aynı Yasa'nın
196/1-2 maddeleri, 197/3, 200, 212 ve 263. vb. kısa örneklerinde
görüldüğü üzere, erkek bireyin egemenliği giderek yasalarla güvence
altına alınmış ve eşit olması gereken kadın ve erkek egemenliği
erkek lehine kurumlaştırılmıştır.
Şimdi özellikle Avrupa toplumlarında ve onlardan sağlıklı biçimde
esinlenen Türk toplumunda görünen o ki, Türk kadını kimlik arayışını
başlatmıştır ve bunda hem haklıdır ve hem de kararlıdır. Bu
çabasındaki amacı erkeği dışlamak, onun önüne geçmek, onu ikinci
sıraya itmek olmayıp, onunla yan yana, kol kola, omuz omuza ve eşit
koşullarda, eşit bulvarlarda yürümektir.
Kadının bu özlemi ne bir sınıf mücadelesi ne de iktidar hırsıdır,
sadece, alnı açık, başı dik, onur mücadelesidir.
Özetlersek, artık cinsiyet ayrımının çağdaş toplumun erdem ve onuru
ile bağdaşmayacağı bir noktaya gelinmiştir. Dosyamızdaki maddî olaya
gelince; erkek ve kadının uzlaşıp karar vermeleri halinde, kadının
soyadı aile soyadı olarak kayda geçebilmelidir.
Kuşkusuz, uygulama ile idarî bilimlerde ilk etapta bir takım
intibaksızlık ve telaş yaşanacaktır. Ancak her yenilik doğuran
düzenlemede olduğu gibi, idarenin yeni duruma uyum sağlayıp
düzenleme yapması zor değildir.
Şimdi; eşlerin uzlaşması halinde, kadının soyadının aile soyadı
olarak kabul ve tesciline Medenî Yasa'nın md. 153. olanak
tanımamıştır. Yasa'nın bu maddesi kanımızca Anayasa'nın 12. ve 17.
maddelerine aykırıdır.
Ve anılan Yasa maddesinin iptaliyle, yasamanın yeni bir düzenleme
yapmasına olanak tanımak gerekir.
Mahkememiz davacı tarafından ve ona katılan diğer eşin istemlerine
katılmıştır ve eşlerin itirazlarını ciddî görmüştür. Böylece,
Anayasa'nın 152. maddesi gereği Anayasa Mahkemesi'nin bu konuda
vereceği karara kadar yargılamayı durdurmayı kararlaştırmıştır."
III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralı
743 sayılı Yasa'nın 153. maddesinin değişik birinci fıkrası şöyledir:
"Kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır; ancak evlendirme
memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuru ile
kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir. Daha önce
iki soyadı kullanan kadın, bu haktan sadece bir soyadı için
yararlanabilir."
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
İtiraz başvurunda dayanılan Anayasa kuralları şunlardır:
1- "MADDE 12.- Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez,
vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir.
Temel hak ve hürriyetler, kişinin topluma, ailesine ve diğer
kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva eder."
2- "MADDE 17.- Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve
geliştirme hakkına sahiptir.
Tıbbî zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut
bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbî deneylere
tâbi tutulamaz.
Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle
bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tâbi tutulamaz.
Mahkemelerce verilen ölüm cezalarının yerine getirilmesi hali ile
meşrû müdafaa hali, yakalama ve tutuklama kararlarının yerine
getirilmesi, bir tutuklu veya hükümlünün kaçmasının önlenmesi, bir
ayaklanma veya isyanın bastırılması, sıkıyönetim veya olağanüstü
hallerde yetkili merciin verdiği emirlerin uygulanması sırasında
silah kullanılmasına kanunun cevaz verdiği zorunlu durumlarda
meydana gelen öldürme fiilleri, birinci fıkra hükmü dışındadır."
C- İlgili Görülen Anayasa Kuralı
İlgili görülen kural şöyledir:
"MADDE 10.- Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce,
felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım
gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde
eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar."
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi gereğince Güven DİNÇER,
Selçuk TÜZÜN, Ahmet Necdet SEZER, Haşim KILIÇ, Yalçın ACARGÜN,
Mustafa BUMİN, Sacit ADALI, Ali HÜNER, Lütfi F. TUNCEL, Nurettin
TURAN ve Fulya KANTARCIOĞLU'nun katılmalarıyla 21.10.1997 günü
yapılan ilk inceleme toplantısında, öncelikle sınırlama sorunu
üzerinde durulmuştur.
Anayasa'nın 152. ve 2949 sayılı Yasa'nın 28. maddelerine göre,
Anayasa Mahkemesi'ne itiraz yoluyla yapılacak başvurular itiraz
yoluna başvuran Mahkeme'nin bakmakta olduğu davada uygulayacağı yasa
kuralları ile sınırlıdır.
İtiraz yoluna başvuran Mahkeme'nin bakmakta olduğu davada
uygulayacağı 743 sayılı Yasa'nın 153. maddesinin 4248 sayılı Yasa
ile değiştirilen birinci fıkrasında, evlenmede hangi soyadının nasıl
kullanılacağı konusu düzenlenmiştir.
Bakılmakta olan davada davacı kadın kendi soyasının aile soyadı
olmasını istediğinden, esas incelemenin fıkrada yer alan, "Kadın
evlenmekle kocasının soyadını alır" sözcükleriyle sınırlı olarak
yapılmasına ve işin esasının incelenmesine oybirliğiyle karar
verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararı ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu
Yasa kuralı, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile
diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp
düşünüldü:
A- İtiraz Konusu Kuralın Anlam ve Kapsamı
Medenî Kanun'un "Evlenmenin Umumi Hükümleri"ni düzenleyen beşinci
bölümünde yer alan 4248 sayılı Kanunla değişik 153. maddesinin ilk
fıkrasında, kadının evlenmekle kocasının soyadını alacağı hükme
bağlanmış, ancak kadının evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus
idaresine yapacağı yazılı başvuru ile "önceki soyadını" kocasının
soyadının önüne ekleyerek kullanabileceği, daha önce iki soyadı
kullanan kadının bu haktan sadece bir soyadı için yararlanabileceği
öngörülmüştür. Böylece, kadın, ilke olarak, evlenmekle kocasının
soyadını almakta, ancak, dilerse evlenmeden önceki soyadını
kocasının soyadının önüne ekleyerek veya kocasının ölümünden veya
boşanmasından sonra ikinci kez evlenirse, önceki kocasının soyadını
yeni kocasının soyadı ile birlikte kullanabilme olanağına sahip
olmaktadır. Fıkranın son cümlesine göre de bu haktan sadece bir
soyadı için yararlanabilecektir.
Medenî Kanun'da belirtilen isim, öz ad ve soyadından oluşmaktadır.
Medenî Kanun'da soyadı yerine "aile ismi" deyiminin de kullanıldığı
görülmektedir. Öğretide soyadı, bir aileyi tanıtan, onun bireylerini
başka bireylerinden ayırt eden, aile bireylerinin kimliğinin ortak
unsurunu oluşturan ve kuşaktan kuşağa aktarılan aile adı olarak
tanımlanmaktadır.
Soyadı, Türk hukukuna 21.6.1934 günlü, 2525 sayılı Soyadı Kanunu ile
girmiştir. Buna göre, her Türk öz adından başka soyadını da taşımak
zorundadır. Soyadı seçme görevi ve hakkı evlilik birliğinin başkanı
olarak kocaya âittir. Bununla birlikte, kocanın ölmüş ve karının
evlenmemiş olması ya da kocanın akıl hastalığı veya akıl zayıflığı
nedeniyle vesâyet altında bulunması ve evliliğin devam etmesi
durumlarında soyadı seçmek hak ve görevi karınındır.
Medenî Kanun'un 153. maddesinin birinci fıkrasının ilk cümlesi
uyarınca, kadın evlenmekle kocasının soyadını almaktadır. Buna bağlı
olarak, koca herhangi bir sebeple soyadını değiştirirse, karının
soyadı da değişecektir. Kocasının soyadını taşıdığı için evli
kadının tek başına soyadının değiştirilmesini isteme yetkisi yoktur.
Yargıtay bir kararında, kocanın soyadının değişmesi halinde karının
soyadının da "kendiliğinden" değişmesi gerektiğini, bu gereğin
kayden yerine getirilmesinin nüfus idaresine verilmiş idarî bir
görev olduğunu belirtmiştir.
Medenî Kanun'un boşanan kadının kişisel durumunu düzenleyen 3678
sayılı Kanunla değişik 141. maddesinde boşanan kadının bekârlık
soyadını yeniden alacağı öngörülmekte, hakimin, bazı koşulların
varlığı halinde, boşanmadan sonra kadının eski kocasının soyadını
taşımasına izin vereceği hükme bağlanmaktadır. Bu koşullar, kadının
kocasının soyadını taşımaya devam etmesinde bir çıkarının bulunması,
bunun kocaya bir zarar vermeyeceğinin sabit olması ve kadının bunu
talep etmesidir.
B- Anayasa'ya Aykırılık Sorunu
Mahkeme başvuru kararında, herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz,
devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere, yaşama, maddî ve
manevî varlığını koruma ve geliştirme haklarına sahip olduğunu,
kişiye özgü bütün bu hak ve özgürlüklerin kullanılması, sınırlanması
ve devredilmesinin bizzat kendi iradesine dayandığını, kimsenin
kimseye zarar vermeden ve hakkını zedelemeden sosyal birey olmasının
gerektirdiği hak ve özgürlükleri de olabildiğince kullanarak ve
geliştirerek yaşaması gerektiğini belirterek devlet ağırlıklı
toplumlarda örf, ahlâk ve benzeri gerekçelerle bireylerin özgür iç
dünyalarının baskı altına alındığını, sindirilen özgürlük
özlemlerinin kişilerin iç ve dış dünyalarını kararttığını, böyle bir
toplum yapısında baskın çıkan erkeğin elindeki erki kadına ve çocuğa
karşı kullandığını, buna karşılık, Avrupa'dan da esinlenen Türk
kadınının kendi kimlik arayışına başladığını, bu onur mücadelesinin
amacının erkeği dışlamak ve önüne geçmek olmayıp yanyana ve eşit
şartlarda yürümek olduğunu, bundan böyle cinsiyet ayrımına son
verilmesi ve dava konusu olayda olduğu gibi, kadın ve erkeğin
uzlaşması halinde kadının soyadının aile soyadı olarak kayda
geçilmesinin gerektiğini, ne var ki, Medenî Kanun'un 153. maddesinin
1. fıkrasının bunu engellediğini, bu nedenle kuralın Anayasa'nın 12.
ve 17. maddelerine aykırılık oluşturduğunu ileri sürmektedir.
Anayasa'nın 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı, dokunulmaz,
devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere, 17. maddesinde
de yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına
sahip olduğu belirtilmektedir.
İtiraz konusu "Kadın evlenmekle kocasının soyadını alır" kuralı kimi
sosyal gerçeklerin doğurduğu zorunluluklardan ve yasakoyucunun
yıllar boyu kökleşmiş bir geleneği kurumsallaştırmasından
kaynaklanmaktadır. "Aile hukuku" öğretisinde de kadının erkeğe göre
farklı yaratıldığı, zorunluluklar ve toplumsal gerçekler karşısında
kadının korunması, aile bağlarının güçlendirilmesi, evlilik
birliğinde düzen ve uyum sağlanması, aile içinde iki başlılığın
önlenmesi gerektiği gibi hususlarda görüşler bulunmaktadır.
Kullanılan aile isminin kuşaktan kuşağa doğumla geçmesiyle aile
birliği ve bütünlüğü devam etmiş olacaktır. Aile birliğinin
sağlanması için yasakoyucu eşlerden birisine öncelik tanımıştır.
Kamu yararı, kamu düzeni ve kimi zorunluluklar soyadının kocadan
geçmesinin tercih nedeni olduğunu göstermektedir. Kaldı ki itiraz
konusu kural da aile isminin sadece erkeğin soyadına bağlanacağı
öngörülmemekte, kadının başvurusu durumunda kocanın soyadıyla
birlikte kızlık soyadını da kullanma olanağı bulunmaktadır.
Kadının evlenmekle kocasının soyadını almasının cinsiyet ayırımına
dayanan bir farklılaşma yarattığı savı da yerinde değildir.
Anayasa'nın 10. maddesinde öngörülen eşitlik, herkesin her yönden
aynı kurallara bağlı olacağı anlamına gelmez.
Kişilerin haklı bir nedene dayanarak değişik kurallara bağlı
tutulmaları eşitlik ilkelerine aykırılık oluşturmaz. Durum ve
konumlarındaki özellikler kimi kişilerin ya da topluluklar için
değişik kuralları ve uygulamaları gerekli kılabilir. Yasakoyucunun
aile soyadı olarak kocanın soyadına öncelik vermesi belirtilen haklı
nedenler karşısında eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmamaktadır.
Bu nedenle, itiraz konusu kural Anayasa'nın 10., 12. ve 17.
maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Yalçın ACARGÜN, Mustafa BUMİN ve Fulya KANTARCIOĞLU bu görüşlere
katılmamışlardır.
VI- SONUÇ
17.2.1926 günlü, 743 sayılı "Türk Kanunu Medenisi"nin 153.
maddesinin 4248 sayılı Yasa ile değiştirilen birinci
fıkrasındaki "Kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır" kuralının
Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, Yalçın ACARGÜN,
Mustafa BUMİN ile Fulya KANTARCIOĞLU'nun karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA
29.9.1998 gününde karar verildi.
Başkan
Ahmet Necdet SEZER Üye
Samia AKBULUT Üye
Haşim KILIÇ
Üye
Yalçın ACARGÜN Üye
Mustafa BUMİN Üye
Sacit ADALI
Üye
Ali HÜNER Üye
Lütfi F. TUNCEL Üye
Fulya KANTACIOĞLU
Üye
Mahir Can ILICAK Üye
Rüştü SÖNMEZ