Mesajı Okuyun
Old 15-10-2002, 12:40   #8
Av.M.Aydın Bilen

 
Varsayılan

Sn.Kıvılcım,öncelikle estağfurullah diyerek başlamak istiyorum.Yanlış yorumlanacak bir şey de göremiyorum.Zira forumun mesleki bilgileri paylaşma ve fikir teatisinde bulunma ortamı olduğu düşüncesideyim.
Sorularınızın cevaplarına gelince;

1-Muvazaaya dayanıldığında zaten murisin bilgisi dışında işlem yapılmıştır diyemeyeceksiniz.Muris ile diğer mirasçının eşi birlikte hareket ederek öteki mirasçılardan mal kaçırmak amacı taşımaktadırlar iddiasını ileri sürmek gerekir.Hile olgusu ileri sürüldüğünde ancak terditli ve muvazaa iddiasıyla çelişmeyecek şekilde ileri sürülebilir.Esasen bu durumda dava çok karmaşık bir hal de alacaktır.

2-İşte meselenin bütün inceliği aslında bu sorunuzdadır.Süre nasıl geçmemiştir?Bunun iki gerekçesi vardır:

a-)3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 maddesinde özetle "Kadastro tutanağının kesinleşmesinden önceki nedenlere dayanarak 10 yıl geçtikten sonra dava açılamaz " demektedir.
Aksi düşünceden hareket edersek Kadastrodan sonraki nedenlere dayalı olarak dava açılması genel hükümlere tabidir sonucuna ulaşırız.Dolayısıyla hak düşürücü süre olan 10 yıllık süre devre dışı kalmış olur.
Muvazaada süre olmadığından sorun kalmayacaktır.

b-Muvazaaya dayanıldığında davacı miras hakkında dayalı olarak dava açmış olacaktır.Oysa hileye dayandığında murisin külli halefi olarak dava açmak zorundadır.
Davacı miras hakkına dayalı olarak muvazaa iddiasında bulunursa mirası hakettiği tarih önem kazanacaktır.Bu durumda da muris 1995 yılında öldüğüne göre Kadastro Kanunu'ndaki 10 yıllık süre yine geçmemiş olacaktır.

3-Hile iddiasına dayanıldığında yukarıda da arz ettiğim gibi davacı külli halef olarak dava açmak zorunda ve kadastrodan önceki nedene atıfta bulunmak zorundadır.Bu durumda hem BK.da belirtilen 1 yıllık süre hem de Kad.Kan.10 yıllık süre geçmiş olacaktır.

Sanıyorum bu cevaplar yeterince aydınlatıcı olmuştur.Çalışmalarınızda başarılar.

Selam ve saygılarımla...

Av.M.Aydın Bilen