Mesajı Okuyun
Old 05-09-2012, 09:01   #17
hırs

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

3. HUKUK DAİRESİ

E. 2010/7256

K. 2010/8796

T. 17.5.2010

• MANEVİ TAZMİNAT İSTEMİ ( Ceza Mahkemesi Tarafından 4616 S. Kanun Gereğince Verilen "Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasına İlişkin Karar" Cezanın İnfazına İlişkin Bir Husus Olduğu - Bu Karar Eylemin Hukuka Aykırılığını Etkilemeyeceği )

• HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI ( İlişkin Karar Cezanın İnfazına İlişkin Bir Husus Olduğu - Bu Karar Eylemin Hukuka Aykırılığını Etkilemeyeceği )

• HUKUKA AYKIRILIĞIN CEZA MAHKEMESİ KARARI İLE SABİT OLMASI ( Manevi Tazminat İstemi - Ceza Mahkemesi Tarafından 4616 S. Kanun Gereğince Verilen "Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasına İlişkin Karar" Cezanın İnfazına İlişkin Bir Husus Olduğu /Bu Karar Eylemin Hukuka Aykırılığını Etkilemeyeceği )

818/m.53

ÖZET : Dava, manevi tazminat istemidir. Somut olayda, davalının ceza mahkemesi kararı ile davaya konu tazminata konu eylemi gerçekleştirdikleri ve o fiilin hukuka aykırı olduğu sabit bulunmaktadır. Ceza Mahkemesi tarafından 4616 Sayılı Kanun gereğince verilen "hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karar" cezanın infazına ilişkin bir husustur. Yoksa bu karar eylemin hukuka aykırılığını etkilemez. Öyle ise mahkemece, yapılacak yargılama neticesinde hasıl olacak sonuca göre işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekir.
DAVA : Dava dilekçesinde 3.000 TL manevi tazminatın yasal faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili dilekçesinde, tarafların önceye dayalı arkadaş oldukları sonradan bu arkadaşlıklarının bozulduğunu, olay günü, davalının davacıyı çantası ile başına vurarak yere düşürdüğünü beyan ederek 3000 TL. manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davalı bu eylem nedeni ile ceza mahkemesinde mahkum olmuş ve mahkemece hükümün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, Sulh Ceza Mahkemesi'nin hükümün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararı, haksız fiilin sübutu konusunda kesin delil teşkil etmediği, davalının davacıya müessir fiilde bulunduğuna ilişkin iddiadan başka somut delil bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Her ne kadar ceza hakiminin mahkumiyet ve beraate ilişkin olarak verdiği karar, kusurun varlığı, nispeti, zarar miktarı gibi konularda hukuk hakimini bağlamaz ( B.K.md.53 ) ise de, gerek öğretide ve gerekse de Yargıtay'ın yerleşmiş içtihatlarında, mahkumiyet kararının, o fiilin hukuka aykırılığını tespit etmesi bakımından, hukuk hakimini bağlayıcı vasıfta olduğu kabul edilmektedir.
Somut olayda, davalının ceza mahkemesi kararı ile davaya konu tazminata konu eylemi gerçekleştirdikleri ve o fiilin hukuka aykırı olduğu sabit bulunmaktadır. Ceza Mahkemesi tarafından 4616 Sayılı Kanun gereğince verilen "hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karar" cezanın infazına ilişkin bir husustur. Yoksa bu karar eylemin hukuka aykırılığını etkilemez.
Öyle ise mahkemece, yukarıdaki ilke ve esaslar gereğince yapılacak yargılama neticesinde hasıl olacak sonuca göre işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu sebeplerle yerinde olduğundan kabulüyle hükümün H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istenmesi halinde temyiz edene iadesine, 17.5.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
yarx