Mesajı Okuyun
Old 26-10-2010, 11:47   #61
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
Davalıya usulüne uygun bir tebligat yok. Yani davadan haberi de yok. Duruşma günü davacı da duruşmaya gelmemiş. yazdıklarınızdan hakimin neye karar vereceğini anlamadım. Siz, ısrarla davacının davasını takipten vageçemeyeceğini yazmaktasınız. Hakim olsanız dosya bu haldeyken ve duruşmaya kimse gelmemişse; neye karar verirsiniz. Davayı müracaata bırakmayacaksanız, erteleyecek misiniz? Neye karar vereceksiniz?

Sayın Ergin,

Dava ikame edildikten sonra tebligatın yapılamamış olması, yapılamayacağı anlamına gelmez.

Davanın niteliği itibariyle re'sen icrası gereken işlemler noktasında HUMK.415 hükmü hakim tarafından değerlendirilebilir.

Keza Dava açılırken Davacıdan tebligatlar için yeterli masraf (pul vs) alınmaktadır. Yetmezse HUMK.413'e göre masrafları tamamlaması da emredilebilmektedir. Bu emre rağmen Davacı yine masraf vermezse, HUMK.414 'e göre, netice-i talebinden -kanunen- sarfınazar(*) etmiş sayılır.

Esasen sizin belirttiğiniz, tebligat kanununa 2003 yılındaki değişiklikle ilave edilen 34/son fıkra hükmü, 414 hükmü ile paraleldir.

Özetle;

Davalıya dava dilekçesini tebliğ için dosyaya yatırılmış Tebligat masrafı olduğu sürece davaya devam edilmelidir.

Tebligat masrafı bittiğinde eksiklik HUMK.413-414'e göre tamamlattırılır. Verilen süreye rağmen masraf yatırılmazsa, re'sen icrası gereken hususlar söz konusu ise hakim re'sen HUMK:415'i uygulayarak tebliğ imkanını tebligat kanunu çerçevesinde sağlamaya çalışır. (**)

Re'sen icrası söz konusu olamayan türden bir dava ise, verilen süreye rağmen de masraf yatırılmazsa hakim bu duurmda HUMK.414/son cümle ve Teb.K.34 Son cümle uyarınca davacının talebinden sarfınazar ettiğine karar verir.

Böyle bir durumda dahi Davalı, davayı haricen öğrenmiş ise, isterse -süresi içinde olmak kaydıyla- davayı HUMK:409. çerçevesinde yenileyebilir ve kendisi takip edebilir.

Sonradan eklenen not:

(*) Her ne kadar HUMK. 414'te kanun sadece, "sarfınazar etmiş sayılır" demişse de sonuçları bakımından bu ifadeyi Tebligat Kanunu 34/son fıkra gibi anlamak ve 409. u uygulamak gerekir kanaatindeyim.

(**) Çünkü, mahkemeler her iki tarafın da hukuki yararını eşit kollamak zorundadır. Davalının, aleyhinde ikame edilen davanın yargılamasının yapılmasını ve neticelendirilmesini istemekte hukuki yararı olabilir.