Mesajı Okuyun
Old 15-11-2007, 16:08   #3
halit pamuk

 
Varsayılan

Kanaatimce, tavzih değil, temyiz etmeniz gerekecek.



T.C.
YARGITAY
19. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/1903
K. 2005/11592
T. 24.11.2005
• MADDİ HATA ( Hükümde Olmayan Vekalet Ücretinin Tavzih Yolu İle Hükme Eklenmesi Usul ve Kanuna Aykırı Olduğu )
• MENFİ TESPİT VE İSTİRDAT DAVASI ( Hükümde Olmayan Vekalet Ücretinin Tavzih Yolu İle Hükme Eklenmesi Usul ve Kanuna Aykırı Olduğu )
• VEKALET ÜCRETİ ( Hükümde Olmayan Vekalet Ücretinin Tavzih Yolu İle Hükme Eklenmesi Usul ve Kanuna Aykırı Olduğu )
• TAVZİH ( Tavzih Yoluyla Hükmün Değiştirilemeyeceği - Hükümde Olmayan Vekalet Ücretinin Tavzih Yolu İle Hükme Eklenmesi Usul ve Kanuna Aykırı Olduğu )
1086/m.455
2004/m.72
ÖZET : Tavzih yolu ile hüküm değiştirilemez. Taraflar arasındaki menfi tespit-istirdat davası sonunda verilen ve temyiz edilmeksizin kesinleşen kararda davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi nedeniyle davalı banka tarafından kararda maddi hata bulunduğundan bahisle düzeltme talebinde bulunulmuş, mahkemece talep kabul edilerek verilen tavzih kararı ile vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesi şeklinde kararda düzeltme yapılmıştır. Hükümde olmayan vekalet ücretinin tavzih yolu ile hükme eklenmesi usul ve kanuna aykırıdır.

DAVA : Taraflar arasındaki menfi tespit-istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, davalı bankanın, tarımsal kredi nedeniyle kefalet ilişkisinden dolayı müvekkili aleyhine takibe geçtiğini, oysa ki, müvekkilin kefalet limitinin 6.000.000.000.- TL. olmasına rağmen davalının 40.106.040.581.- TL. üzerinden takibe geçtiğini ve müvekkili evinde haciz işlemi yaptığını belirterek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespiti ile %40 tazminata, ayrıca müvekkilinin manevi zarara uğradığı için manevi tazminata da karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davacının müteselsilen sorumlu olduğunu, bu nedenle limitle sorumluluğunun sözkonusu olmadığını öne sürerek davanın reddi ile %40 tazminata hükmedilmesini istemiştir.

Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda davacının istirdat talebinin vazgeçme nedeniyle yasal koşulları oluşmadığından reddine, İİK'nın 72. maddesi uyarınca menfi tespit talebinin ödeme nedeniyle istirdat davasına dönüştüğü için menfi tespit davasının konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına, davacının icra inkar ve manevi tazminat, davalı bankanın da tazminat taleplerinin reddine, davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmiş, hüküm temyiz edilmeden 01.11.2004 tarihinde kesinleşmiş, ancak, davalı banka vekili 22.11.2004 tarihli dilekçesi ile kararda maddi hata olması nedeniyle bu hususun düzeltilmesi talebinde bulunmuş, mahkemece bu talebin kabulü ile 29.11.2004 tarihli tavzih kararı ile vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesi şeklinde kararda düzeltme yapılmış, bu husus davacı vekilince temyiz edilmiştir.

Davacı vekilinin temyizi, yerel mahkemenin 29.11.2004 tarihli tavzih kararına yöneliktir. Hükümlerin tavzihi HUMK'nın 455. maddesinde düzenlenmiş olup "Hüküm müphem ve gayri vazıh olur veya mütenakız fıkraları ihtiva ederse icrasına kadar iki taraftan her biri iphamın tavzihini ve tenakuzun ref'ini isteyebilir" hükmünü içermektedir. Tavzih yolu ile hüküm değiştirilemez. Davalı vekilinin tavzih talebine konu ettiği husus temyiz edilebilirse de, bu hüküm temyiz edilmeden kesinleşmiştir. Hükmün tavzih yolu ile değiştirilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan tavzih kararının bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile yerel mahkemenin 29.11.2004 tarihli ek kararının ( BOZULMASINA ), peşin harcın istek halinde iadesine, 24.11.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi



T.C.

YARGITAY

13. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/9220

K. 2005/14972

T. 11.10.2005

• ERKEN ÖDEME İNDİRİMİ ( Sözleşmede Borcun Erken Ödenmesi Halinde Davacıların Erken Ödeme İndiriminden Yararlanacaklarına İlişkin Herhangi Bir Şart Bulunmamasına Göre Kapatma Ücreti Alınacağı Kararlaştırıldığından Bu Şart Tarafları Bağlayacağı )

• KREDİNİN ERKEN ÖDENMESİ ( Sözleşmede Davacıların Erken Ödeme İndiriminden Yararlanacaklarına İlişkin Herhangi Bir Şart Bulunmamasına Göre Kapatma Ücreti Alınacağı Kararlaştırıldığından Bu Şart Tarafları Bağlayacağı )

• MENFİ TESPİT DAVASI ( Sözleşme Tarafların Serbest İradeleriyle Düzenlenmiş Olup Aksine Bir İddia Da İleri Sürülmemiş Olduğundan Sözleşmede Haksız Şartların Varlığından Söz Edilemeyeceği - Erken Ödeme İndirimi )

• SÖZLEŞMEDE HAKSIZ ŞART ( Sözleşme Tarafların Serbest İradeleriyle Düzenlenmiş Olup Aksine Bir İddia Da İleri Sürülmemiş Olduğundan Sözleşmede Haksız Şartların Varlığından Söz Edilemeyeceği - Erken Ödeme İndirimi )

• TAVZİH AÇIKLAMA ( Talep Edilmesine Rağmen Karar İle Hüküm Altına Alınmayan Bir Husus Tavzih Kararı İle Sonradan Hüküm Altına Alınamayacağı )




ÖZET : Davaya konu sözleşmenin düzenlendiği tarih itibariyle henüz 4077 sayılı Yasayı değiştiren 4822 sayılı Yasa yürürlüğe girmemiş olduğundan ve sözleşme mevcut yasalara ve Bankalar Yasası ile Borçlar Kanunu hükümlerine aykırı olmadığından, sözleşme tarafların serbest iradeleriyle düzenlenmiş olup, aksine bir iddia da ileri sürülmemiş olduğundan, sözleşmede haksız şartların varlığından söz edilemez. Anılan sözleşmede borcun erken ödenmesi halinde davacıların erken ödeme indiriminden yararlanacaklarına ilişkin herhangi bir şart bulunmamaktadır. Sözleşmede kredinin erken ödenmesi halinde kapatma ücreti alınacağı kararlaştırıldığından bu şart tarafları bağlar.
Öte yandan, hükmün anlaşılamayacak biçimde bulunması, veya açıklıkla anlaşılamaz ve çelişik fıkralar içermesi halinde bu usuli eksikler tavzih yoluyla düzeltilir. Ancak, talep edilmesine rağmen karar ile hüküm altına alınmayan bir husus tavzih kararı ile sonradan hüküm altına alınamaz.
DAVA : Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacılardan A. U'nun davalı bankadan 10.500.000.000.TL konut kredisi kullandığını, diğer davacının da sözleşmeyi kefil olarak imzaladığını, kredinin 72 ayda taksitler halinde geri ödenmesinin kararlaştırıldığını, davalının bu krediye karşılık olarak hem ipotek aldığını hem de 26.023.000.000 TL tutarında teminat senedi aldığını, kredi borcunu erkenden ödeyip borcu kapattıklarını, erken ödeme sırasında davalı bankanın kendilerinden 558.997.677 TL erken kapatma ücreti ve %5 BSMV istediğini, sözleşmede bulunan tüm bu şartların haksız şart niteliğinde bulunduğunu, erken ödeme indiriminden yararlanmaları gerekirken davalının sözleşmeye dayanarak erken ödeme bedeli istediğini, tüm bu hususların 4077 sayılı Yasa kapsamına aykırı bulunduğunu ileri sürerek istenen 558.997.677 TL'den borçlu olmadıklarının tespitine, erken ödeme indiriminden yararlanmalarının sağlanmasına, bu nedenle fazladan ödenen paradan şimdilik 500.000.000 TL'nin tahsiline, ipoteğin fekkine, teminat senedinin iadesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, aralarındaki sözleşmenin 1.6.2000 tarihinde düzenlendiğini, bu tarih itibariyle 4822 sayılı yasanın henüz yürürlükte bulunmadığını ve sözleşmenin Bankalar Kanuna aykırı bir yanının bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, taraflar arasında düzenlenen 1.6.2000 tarihli sözleşmenin haksız şartlar içerdiği ve 4077 sayılı Yasanın 6. maddesine aykırı bulunduğu, anılan kredinin 49 ay geri ödemeli olması halinde davacıların 2.838.196.924 TL daha az ödemede bulunmalarının gerektiği gerekçe gösterilerek davacıların 2.838.196.924 TL fazla ödediklerinin tespitiyle şimdilik bunun 500.000.000 TL'sinin tahsiline, ipoteğin fekkine, teminat senedinin iadesine karar verilmiş; davacıların talebi üzerine de tavzih kararı ile de davacıların erken ödeme nedeniyle davalıya 558.997.677 TL borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davada dayanılan 1.6.2000 tarihli sözleşmenin düzenlendiği tarih itibariyle henüz 4077 sayılı Yasayı değiştiren 4822 sayılı Yasa yürürlüğe girmemiş olup davada dayanılan sözleşmenin yürürlükteki mevcut yasalara ve Bankalar Yasası ile BK hükümlerine aykırı herhangi bir yönü bulunmamaktadır. Sözleşme tarafların serbest iradeleriyle düzenlenmiş olup, aksine bir iddia da ileri sürülmemiştir.
O nedenle, sözleşmede haksız şartların varlığından söz edilemez. Anılan sözleşmede borcun erken ödenmesi halinde davacıların erken ödeme indiriminden yararlanacaklarına ilişkin herhangi bir şart bulunmadığı gibi o tarih itibariyle bu konuda mevcut bir yasal düzenleme de yoktur. O nedenle sözleşme hükümleri tarafları bağlar. Mevcut sözleşmenin 10. maddesi ve özellikle bu sözleşmenin eki mahiyetinde olduğu belirtilen ödeme planı altındaki ( 3 ) maddesinde açıkça "iş bu kredinin vadesinden önce kapatılması durumunda bankaca kalan bakiye üzerinden %9 oranında kapatma ücreti uygulanacağı" hükme bağlanmıştır. Bu nedenle davacılar %9 oranında kapatma ücretinden sorumlu oldukları gibi herhangi bir ihtirazi kayıt dermeyan etmeksizin 1.7.2004 günü bakiye borçlarını ödediklerinden fazladan ödemede bulunduklarını ileri sürerek, talepte bulunamazlar.
Hal böyle olunca davacıların diğer taleplerinin reddine, davalı bankaca istenen erken ödeme bedelinin yatırılması şartıyla teminat senedinin iadesine ve ipoteğin fekkine karar verilmesi gerekir. Öte yandan, HUMK'nın 455. maddesi hükmünce hükmün müphem, gayrivazıh olması veya mütenakız fıkralar içermesi halinde bu usuli eksikler tavzih yoluyla düzeltilir. Talep edilmesine rağmen karar ile hüküm altına alınmayan bir husus tavzih kararı ile sonradan hüküm altına alınamaz. Mahkemenin bu hususu da gözardı ederek sonradan hükmün değiştirilmesine yol açacak şekilde davacıların davalıya 558.997.677 TL borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmiş olması da kabul şekli bakımından usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 11.10.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.