Mesajı Okuyun
Old 21-10-2004, 11:35   #6
ciril

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2002/19-563
K. 2002/576
T. 3.7.2002
• MENFİ TESBİT DAVASI ( Alacaklı Davalının Şirketten Gerçek Alacağı Olmadığının ve Verilen Takip Dayanağı Senedinin Muvazaalı Olarak Verildiğinin Tespitini İstemesi )
• TASARRUFUN İPTALİ DAVASI ( Davalı Şirket Tarafından Davacıya Satılan Taşınmazla İlgili Olarak Tasarrufun İptalinin İstenmesi )
• AKTİF HUSUMET EHLİYETİ ( Davacının Davalılar Arasında Yapılan Hukuki İşlemden ve Buna Dayalı Olarak Açılan Tasarrufun İptali Davasından Olumsuz Yönde Etkilenebilmesi )
• DAVA AÇMAKTA HUKUKİ YARAR ( Tasarrufun İptali Davasında Oluşturulacak Karar Davacının Muvazaa İddiasıyla İlgili Sonuç ve Açıklamayı İçereceğinden Dava Açmasında Menfaatinin Olmaması )
2004/m.72,277
ÖZET : Dava, davalı Şirket tarafından davacıya satılan taşınmazla ilgili olarak tasarrufun iptali davası açan Alacaklı davalının şirketten gerçek alacağı olmadığının ve verilen takip dayanağı senedinin muvazaalı olarak verildiğinin tespit davasıdır. Mahkemece, davacının takip borçlusu olmadığı ve İİK.'nun 72. maddesine göre bu davayı açmakla aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacının, davalılar arasında yapılan hukuki işlemden ve buna dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasından, olumsuz yönde etkilenebileceğinden, davada aktif husumet ehliyetine sahip olduğu kabul edilmelidir. Ancak, davacı aleyhine açılan tasarrufun iptali davasında İİK.nun 277 maddesi uyarınca yapılacak olan araştırma ve inceleme sonucunda oluşturulacak karar, davacının ileri sürdüğü muvazaa iddiasının yerindeliği bir sonuç ve açıklamayı da içereceğinden, davacının menfi tesbit davası açmakta hukuki yararının bulunmadığının kabulü gerekmektedir. Karar bu gerekçe ile düzeltilerek onanmalıdır.

DAVA : Taraflar arasında menfi tespit davasının yargılaması sonunda; Zeytinburnu Asliye 2. Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen, 15.12.1999 gün ve 1998/475-1999/988 sayılı kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 03.04.2001 gün ve 2001/1937-2472 sayılı ilamı ile; ( ...Davacı vekili, müvekkilinin davalılardan T... Turizm A.Ş.'ne ait gayrimenkulleri, bedelini ödeyerek satın almasına karşın, şirket ortaklarının muvazaalı olarak diğer davalı Abdullah İ... lehine 15.000.000.000.TL tutarında senet düzenlediklerini ve adı geçen davalının bu senede dayanarak aleyhinde tasarrufun iptali davası açtığını ileri sürerek davalı Abdullah İ...'in bu alacağının gerçek bir alacak olmadığının tesbitini talep ve dava etmiştir.

Mahkemece, dosya içeriğine göre borca ve takibe konu senetteki imzanın şirket yetkilisi Enver T... H....'ya ait olduğu ve rıza hilafına elden çıktığı iddiasının ispatlanamadığı ve davacının İİK.nun 72. maddesi gereği takip borçlusu olmaması ve husumet ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı vekili, davalı şirket ortaklarının davalı Abdullah İ...'e muvazaalı olarak eski tarihli borç senedi verdiğini ve adı geçenin bu senede dayalı olarak tasarrufun iptali davası açtığını, gerçekte davalı şirketin diğer davalıya hiçbir borcu bulunmadığının tesbitini talep etmiş olup bu durumda mahkemece, tasarrufun iptali davasının sonucu beklenmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir... ) gerekçesiyle bozularak dosya geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği düşünüldü:

KARAR : Dava, davalı T... A.Ş. tarafından davacıya satılan taşınmazla ilgili tasarrufun iptali davası açan davalı Abdullah İ...'in, T... A.Ş'den gerçek bir alacağı olmadığı iddiasına dayalı menfi tesbit davasıdır.

Davacı, davalı şirketin diğer davalıya muvazaalı olarak borçlanıp, yapılan takip sonucu borçlu şirket tarafından satılan taşınmazla ilgili açılan tasarrufun iptali davasından zarar göreceğini ileri sürerek bu menfi tesbit davasını açmıştır. Davacının, davalılar arasında yapılan hukuki işlemden ve buna dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasından, olumsuz yönde etkilenebileceğinden davada aktif husumet ehliyetine sahip olduğu kabul edilmelidir.

Ne var ki ; davalı Abdullah İ...'in lehdar olduğu 05 Ocak 1995 vadeli senede dayalı olarak 08.08.1996 tarihinde açılan tasarrufun iptali davasında, İcra ve İflas Kanunun 277 ve devamı maddeleri uyarınca yapılacak olan araştırma ve inceleme sonunda oluşturulacak karar, davacının ileri sürdüğü muvazaa iddiasının da yerindeliği yönünden bir sonuç ve açıklamayı içereceğinden, davacının menfi tesbit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığının kabulü gerekmektedir.

Mahkemece davanın reddine ilişkin hükmün bu gerekçeyle onanması gerekmiştir.

SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilam harcı peşin alınmış olduğundan başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 03.07.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.

yarx