Mesajı Okuyun
Old 25-10-2011, 21:56   #3
oceans17

 
Varsayılan

Sayın Tayfun,

Senedin sebebini oluşturan asıl borcun doğum anının eğer tasarruftan önce olduğunu ispat edebilirseniz İİK 277 vd hükümleri gereği davanızı açabilirsiniz.

ayrıca aşağıdaki kararların da size yardımcı olabileceğini düşünüyorum. İyi çalışmalar. Saygılarımla.

T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/6067
K. 2004/14091
T. 13.12.2004
• MUVAZAA İDDİASINA DAYALI TASARRUFUN İPTALİ İSTEMİ ( Trafik Kazası Nedeniyle Davaya Konu Edilen Taşınmaz ve Otonun Hükmedilecek Tazminattan Kurtulmak Amacıyla Devredildiği İddiası )
• TASARRUFUN İPTALİ İSTEMİ ( Trafik Kazası Nedeniyle Davaya Konu Edilen Taşınmaz ve Otonun Hükmedilecek Tazminattan Kurtulmak Amacıyla Muvazaalı Devredildiği İddiası - Tazminat Davasının Sonucu Beklenmesi Gereği )
• TRAFİK KAZASI NEDENİYLE TAZMİNAT ( Taşınmaz ve Otonun Hükmedilecek Tazminattan Kurtulmak Amacıyla Devredildiği İddiası - Muvazaalı İşlem Sonucuna Varılması Durumunda Malların Haciz ve Satışını İsteyebilme Yönünde Hüküm Kurulması Gerektiği )
• TAPU VE OTO TESCİL KAYDI İPTAL EDİLMEDEN HACİZ VE SATIŞ İSTEYEBİLME ( Muvazaalı İşlem Sonucuna Varılması Durumunda - Taşınmaz ve Otonun Hükmedilecek Tazminattan Kurtulmak Amacıyla Devredildiği İddiası )
• HACİZ VE SATIŞ İSTEYEBİLME ( Taşınmaz ve Otonun Hükmedilecek Tazminattan Kurtulmak Amacıyla Devredildiği İddiası - Muvazaalı İşlem Sonucuna Varılması/Tapu ve Tescil Kaydı İptaline Gerek Olmadığı )
818/m.18
2004/m.277, 283/1
ÖZET : Davacı trafik kazası nedeniyle, davaya konu edilen taşınmazın ve otonun hükmedilecek tazminattan kurtulmak amacıyla, muvazalı olarak devredildiği iddiası ile eldeki bu davayı açmıştır. Davacının bu davadaki amacı, açtığı tazminat davası sonucu hak kazanacağı alacaklarını alabilmeye yönelik olarak, muvazaalı olduğunu ileri sürdüğü hukuki işlemlerin kendisi yönünden geçersizliğini sağlamaktır.

Davalıların muvazaalı işlem yaptığı sonucuna varılması durumunda, davacının açtığı tazminat davasının sonucu beklenmeli, o dava sonunda davacının tahsili gereken bir alacağı bulunduğu takdirde, tapu ve tescil kaydı iptaline gerek olmaksızın dava konusu malların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünde hüküm kurulmalıdır.

DAVA : Davacı Sağlık Bakanlığı vekili Avukat N. K. tarafından, davalılar S. T. ve diğerleri aleyhine 14.8.2002 gününde verilen dilekçe ile danışıklı işlemlerin iptalinin istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; aktif husumet ( sıfat ) yokluğu nedeniyle davanın reddine dair verilen 27.5.2003 günlü kararın Yargıtay' ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:

DAVA : Dava, trafik kazası nedeniyle davacı tarafından açılan davadaki tazminatı ödememek için davalılar tarafından yapılan işlemlerin danışıklı olduğu iddiasına ilişkindir. Mahkemece, davacının alacaklı sıfatının belirsizliği ve aciz belgesi bulunmadığı nedenleriyle davanın reddine karar verilmiştir.

Dava, Borçlar Yasasının 18. maddesinde düzenlenen biçim ile dava konusu işlemin danışıklı yapıldığı ( muvazaa ) iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Kural olarak üçüncü kişiler, danışıklı işlem ( muvazaalı muamele ) nedeniyle hakları zarara uğratıldığı takdirde tek taraflı veya çok taraflı olan bu hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. Çünkü; danışıklı bir hukuki işlem ile üçüncü kişilere zarar verilmesi, onlara karşı işlenmiş bir haksız eylem niteliğindedir. Ancak, üçüncü kişilerin danışıklı işlem ile haklarının zarara uğratıldığının benimsenebilmesi için, onların, danışıklı işlemde bulunandan alacakları bulunmalı ve danışıklı işlem o alacağın ödenmesini önlemek amacıyla yapılmış bulunmalıdır.
Diğer yandan; zarara uğradıklarını ileri süren üçüncü kişilerin, danışıklı işlemde bulunduğu iddia edilen kişi hakkında tazminat davası açmış olmaları, bu davanın kabulü için tek başına yeterli olmadığından danışıklı işlemde bulunanın, üçüncü kişilere borçlu bulunduğunun gerçekleşmesi ve borcunu ödememek için danışıklı hukuki işlem yapmış olması gerekir.

BK'nun 18. maddesine dayanılarak açılan iptal davalarında, İİK'nun 277. maddesinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarından farklı olarak aciz belgesi bulunması koşulu aranmaz.
Davacı trafik kazası nedeniyle, davaya konu edilen taşınmazın ve otonun hükmedilecek tazminattan kurtulmak amacıyla, danışıklı olarak devredildiği iddiası ile eldeki bu davayı açmıştır. Davacının bu davadaki amacı, açtığı tazminat davası sonucu hak kazanacağı alacaklarını alabilmeye yönelik olarak, danışıklı olduğunu ileri sürdüğü hukuki işlemlerin kendisi yönünden geçersizliğini sağlamaktır. Davacı zararının, olay gününde doğduğunun benimsenmesi gerekir. Trafik kazası sorumluları aleyhine davacı tarafından tazminat davası açıldığı dosyadaki bilgilerden anlaşılmaktadır. Yargılama sonunda davaya konu edilen satış işlemlerinin danışıklı olduğunun kanıtlanması halinde davacı, satışa konu edilen maldan da alacağın tahsili için yararlanabilecektir. Ancak, davacının bu hakkı ayni değil, şahsi sonuç doğuracağından, danışıklı işlemin kanıtlanması durumunda tapunun ve otonun tescil kaydının iptaline değil, İcra ve İflas Yasasının 283/1. maddesi benzetme yoluyla ( kıyasen ) uygulanarak, iptal ve tescile gerek olmaksızın taşınmazın ve otonun haciz ve satışına karar verilecektir. Bu davada güdülen amaçta bu olduğundan, davacının karşılanması gereken bir alacağı bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerekir. Bunun için de davacının açtığı tazminat davasının sonucu beklenilmeli ve ona göre karar verilmelidir.

O halde somut olayda, satış işlemlerinde danışıklılığın bulunup bulunmadığı konusu araştırılmalı; davalıların danışıklı bir davranış içinde bulundukları sonucuna varılması durumunda, davacının açtığı tazminat davasının sonucu beklenilmeli, o dava sonunda davacının tahsili gereken bir alacağı bulunduğu takdirde İcra ve İflas Yasasının 283/1. maddesi benzetme yoluyla uygulanmak suretiyle, tapu ve tescil kaydı iptaline gerek olmadan davacının alacağını alabilmesini sağlamak için dava konusu malların haciz ve satışını isteyebilmeleri yönünde hüküm kurulmalıdır. Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeden, yerinde görülmeyen yazılı gerekçeyle, istemin reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıdaki nedenlerle BOZULMASINA; 13.12.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/8923
K. 2005/8209
T. 14.7.2005
• MUVAZAA İDDİASINA DAYALI TASARRUFUN İPTALİ ( Kendi Açtığı Boşanma Ve Tazminat Davasında Hak Kazanacağı Alacağını Alabilmeye Yönelik Üçüncü Kişiye Açtığı Danışık İddiasına Dayalı - Satışın Danışık Olup Olmadığının Araştırılması Gereği )
• TAPU İPTALİ ( Kendi Açtığı Boşanma Ve Tazminat Davasında Hak Kazanacağı Alacağını Alabilmeye Yönelik Üçüncü Kişiye Açtığı Danışık İddiasına Dayalı Tasarrufun İptali Davası - Satışın Danışık Olup Olmadığının Araştırılması Gereği )
• BOŞANMA VE TAZMİNAT DAVASI ( Üçüncü Kişiye Açılan Muvazaa İddiasına Dayalı Tasarrufun İptali Davası - Satışın Danışık Olup Olmadığının Araştırılması Gereği )
2004/m.283/1
818/m.18
ÖZET : Kendi açtığı boşanma ve tazminat davasında hak kazanacağı alacağını alabilmeye yönelik üçüncü kişiye açtığı danışık iddiasına dayalı tasarrufun iptali davasında; satışın danışık olup olmadığı araştırılmalı, danışıklık varsa, boşanma ve tazminat davasının sonucu beklenmeli, tahsili gereken bir alacak olması halinde İcra ve İflas Yasasının 283/1. maddesi uygulanmak suretiyle, tapu iptaline gerek olmadan davacıların alacaklarını alabilmelerini sağlamak için dava konusu taşınmazın haciz ve satışını isteyebilmeleri yönünde hüküm kurulmalıdır.

DAVA : Davacı Fatma vekili tarafından, davalı Songül ve Hakan aleyhine 11.2.2004 gününde verilen dilekçe ile tasarrufun iptalinin istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; istemin reddine dair verilen 25.3.2004 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:

KARAR : Davacı, davalılardan Hakan hakkında açtığı boşanma, maddi ve manevi tazminat davasının yargılaması sırasında davalının taşınmazlarını diğer davalı Songül'e sattığının anlaşıldığını, satış işleminin gerçek olmayıp açtığı dava sonunda hükmedilecek tazminatı ödememek amacına yönelik olduğunu ileri sürerek muvazaalı olarak yapılan tasarrufun iptal edilmesi isteminde bulunmuştur.

Yerel mahkemece, davacı ile davalılardan Hakan arasında alacak-borç ilişkisini gösterir kanıt sunulmadığı gibi hakkında icra takibi de bulunmadığı, halen yargılaması devam eden dosya dayanak gösterilerek istemde bulunulamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, Borçlar Yasasının 18. maddesinde düzenlenmiş bulunan danışık ( muvazaa ) iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Kural olarak üçüncü kişiler, danışıklı işlem ( muvazaalı muamele ) nedeniyle hakları zarara uğratıldığı takdirde tek taraflı veya çok taraflı olan bu hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. Çünkü; danışıklı bir hukuki işlem ile üçüncü kişilere zarar verilmesi, onlara karşı işlenmiş bir haksız eylem niteliğindedir. Ancak, üçüncü kişilerin danışıklı işlem ile haklarının nazara uğratıldığının benimsenebilmesi için, onların, danışıklı işlemde bulunandan alacakları bulunmalı ve danışıklı işlem o alacağın ödenmesini önlemek amacıyla yapılmış olmalıdır.

Diğer yandan; zarara uğradıklarını ileri süren üçüncü kişilerin, danışıklı işlemde bulunduğu iddia edilen kişi hakkında tazminat davası açmış olmaları, bu davanın kabulü için tek başına yeterli olmadığından danışıklı işlemde bulunanın, üçüncü kişilere borçlu bulunduğunun gerçekleşmesi ve borcunu ödememek için danışıklı hukuki işlem yapmış olması gerekir.

Davacı, davalılardan Hakan'ın hükmedilecek tazminatı ödememek amacıyla dava konusu edilen taşınmazların danışıklı olarak davalıya devredildiği iddiası ile eldeki bu davayı açmıştır. Davacının bu davayı açmaktaki amacı, açtığı dava sonucu hak kazanacağı alacağını alabilmeye yönelik olarak, danışıklı olduğunu ileri sürdükleri hukuki işlemlerin kendisi yönünden geçersizliğini sağlamaktır. Yargılama sonunda davaya konu edilen satışın danışıklı olduğunun kanıtlanması halinde davacı, satışa konu edilen maldan da alacağın tahsili için yararlanabilecektir. Ancak, davacının bu hakkı ayni değil şahsi sonuç doğuracağından, danışıklı işlemin kanıtlanması durumunda tapunun iptaline değil, İcra ve İflas Yasasının 283/1. maddesi gereğince, iptal ve tescile gerek olmaksızın taşınmazın haciz ve satışına karar verilecektir. Bu davada güdülen amaçta da bu olduğundan, davacının karşılanması gereken bir alacağı bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerekir. Bunun için de davacının açtığı boşanma ve tazminat davasının sonucu beklenilmeli ve ona göre karar verilmelidir.

O halde somut olayda, satış işlemlerinin danışıklı olup-olmadığı konusu araştırılmalı; davalıların danışıklı bir davranış içinde bulundukları sonucuna varılması durumunda, davacının açtığı boşanma ve tazminat davasının sonucu beklenilmeli, o dava sonunda davacının tahsili gereken bir alacağı bulunduğu takdirde İcra ve İflas Yasasının 283/1. maddesi uygulanmak suretiyle, tapu iptaline gerek olmadan davacıların alacaklarını alabilmelerini sağlamak için dava konusu taşınmazın haciz ve satışını isteyebilmeleri yönünde hüküm kurulmalıdır. Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeden, yerinde görülmeyen yazılı gerekçeyle, istemin reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıdaki nedenlerle ( BOZULMASINA ) ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 14.7.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.

4. Hukuk Dairesi 2001/10280 E., 2002/1176 K.

· MUVAZAA

· TASARRUFUN İPTALİ

"İçtihat Metni"

Dava, davalılar arasında gerçekleşen araç satışının muvazaa (BK.'nun 18) nedeniyle iptali isteğine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş ve karar davacılar tarafından temyiz edilmiştir.

Davacılar, trafik kazası sonucu desteklerinin ölümü nedeniyle davalı C. Talay aleyhine açmış oldukları tazminat davasında verilecek tazminatın tahsilini önlemek amacıyla davalı C Talay adına kayıtlı kamyonetin diğer davalıya yapılan resmi satış işleminin muvazaa nedeniyle iptalini istemişlerdir. Trafik kazasının gerçekleştiği tarih (30.8.1996) ile satış tarihinin (5.9.1996) yakınlığı, davalı C Talay'ın bu araçla mesleğini icra ediyor olması ve halen aracın elinde bulunması, satış bedelinin bir kısmının davalı Cuma Talay'a değil de onun nikahsız eşine ödendiği iddiasının samimi bulunmayışı ve dosyadaki tüm bilgi ve belgelere göre satışın muvazaalı olduğu anlaşılmaktadır. Davacıların henüz kesinleşmiş bir alacakları bulunmasa bile böyle bir satış aleyhine dava açabilirler. Bu nedenle İ.İ.K.'nun 277. ve 283. maddeleri kıyasen uygulanmak suretiyle satışın iptaline gerek kalmadan, bu satışın davacılara karşı ileri sürülmeyecek şekilde davacıların söz konusu tazminat davasında doğacak haklarını alabilmek için bu aracın haciz ve satışını isteyebileceğine karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler üzerinde durulmadan davanın reddine karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 4/2/2002 gününde oybirliğiyle karar verildi