Mesajı Okuyun
Old 17-04-2008, 10:58   #6
karabekir

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Kemal Yıldırım
Sayın karabekir; siz fiili olarak avukatlık yapmadığınızı belirtmiştiniz yanılmıyorsam. Alıntıdaki düşüncenizin sebebinin bu olduğunu düşünüyorum. Sırf borçtan dolayı hapis cezası verilmemeli diyorsunuz. Sizden bir de akrabanızı alacaklı olarak düşünüp karar vermenizi isteyeceğim. İnanın alacağı tahsil etmek o kadar zor ki. Mal beyanında bulunmamadan ya da karşılıksız çekten dolayı çıkan cezalar alacaklının alacağını elde etmesinin belki de en önemli yolları. Anayasa Mahkemesi' nin iptal kararında dediği gibi bu durum belki hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmıyor olabilir. Ama unutmayın ki; alacaklının alacağını tahsil edebilmesi için kabul edilmiş olan yolların da bu şekilde tek tek elinden alınmasının da hukuk devleti ilkesi ile bağdaşır yanı yoktur. Hele de ülkemizde. Siz değerlendirmenizi yalnızca borçlu akrabanızı düşünerek yapıyorsunuz. Hukukçu olmak olaylara objektif bakabilmeyi gerektirir. Yapılan icra takibi sonucunda, hiçbir şekilde tahsilat yapıalamamasına rağmen, ya da borçluya ulaşılamamasına rağmen, mal beyanında bulunmmadan ya da karşılıksız çekten dolayı ceza çıktığında borçluların duyar duymaz borçlarını ödediğini görebilseniz bu yorumu yapmadınız. Size kolaylıklar diliyorum..

Saygılarımla..

Selam ve saygılarla...

Hukuk fakültesi mezunuyum ancak avukatlık yapmıyorum demiştim, haklısınız.
Hayır, akrabamı düşünerek bunu söylemedim. Alacaklı konumunda olduğum davalar da oldu. Ben, borçtan dolayı hapse karşıyım. Zira ortadaki mesele alacak-verecek meselesi. Bugünkü anlayış gelişen bir anlayış. Borçtan dolayı alacaklının esiri konumuna düşmeyi dahi düzenlemiş bir zamanlar hukuk. Bugün geliştiği ölçüde alacak-verecek ilişkilerinde bir hile-ikrah olmadığı müddetçe de hapisle cezalandırılmayı mümkün olmaz görmek daha doğru bir yaklaşımdır.

Buradaki mesele müvekkilinizin parasını alamamak olarak görülmemelidir. Tamam, maddi olarak bu bir meseledir ama ortada bu duruma düşmeyi istemeyen, bir hilesi olmayan, dahası ekonomik kriz nedeniyle bu duruma düşmüş insanların hapisle cezalandırılması meselesi vardır. Böyle bir durumda ticari hayatın bitmesi mümkündür. Yani kimse çekle işlem yapmayabilir zira elinizde pimi çekilmiş bir bomba vardır sürekli krizli ülkelerde...

Objektif olduğumu düşünüyorum. Ancak, sanıyorum ki; siz alacağınızı tahsil etmek borçluya yapılacak birçok şeyi mübah olarak görüyorsunuz. Ben, sadece borçlu açısından bakmıyorum vakıaya. Avukatlık yapan çok samimi arkadaşlarım var ve kardeşimin eşi de avukat. Avukatların elinde en etkili yol bu olabilir ancak bu doğru bir yol olmayabilir...

Aslında bunu tartışmak istemiyordum. Ben, meseledeki hukuki garabeti ortaya koymaya çalışmıştım. Yani çek kanunundan dolayı ancak mükerrirlere verebiliyorsunuz ve verdiğiniz ceza 1-5 yıl arasında. Ancak adli para cezası dolayısıyla birden fazla çek yaprağı da dikkate alındığında 5 yıl hapiste kalmanız işten sayılmıyor. Yani mükerrir değilsiniz, geleceğe güvenmişsiniz ve işlerim iyi giderse borçları öderim demişsiniz işiniz bozulmuş ve iflas etmişsiniz. Eviniz gitmiş arabanız gitmiş, kiraya çıkmışsınız, içtiğiniz sigaranın markasını değiştirmişsiniz sokakta işportaya çıkmaya başlamışsınız...Ama devlet kendi alacağı için sizi mükerrirlere verilecek cezadan daha ağır bir cezayla cezalandırıyor. Bu insan için belki de hapsolmak daha hayırlı olabilir de; karısı ne olacak, çocuğu ne olacak...

Evet haklısınız; çekleri imzalarken düşünecekti...

Saygılar efendim...

NOT:Bakın ayrıca bu borç alacaklıya ödenecek değil devlet kendi alacağı için hapis kararı alıyor ama sizin alacağınız için böyle birşey yok. Yani devletin alacağı ödenirse bu kişi hapis yatmayacak...Hapse neden olan adli para cezasının ödenmemesinin hapse çevrilmesi...